Korkular ve kaygılar, en olağan duygulardan. En büyük kaygılar bilinmezlikten gelen korkulardan doğar. İnsan, öngöremediği zaman korkar. Bir de öngörüldüğü halde korkutan bir şey vardır ki o da ölümdür.
İnsan, öleceğini bilerek yaşayan tek canlı. Her insan öleceğini bilse de ölümden korkar. Bu, direkt bir korku olmasa da hayatın içerisinde kaçma ve korunma güdüleri bu korkudan kaynaklanır. Her insan, elinden geldiği kadar ölümden kaçmak ve sevdiklerini ölümden korumak ister. Fakat bir noktada bunun son bulacağını da bilir. Ne yapılırsa yapılsın, ölümden kaçış yoktur. Halk arasındaki deyişle, korkunun da ecele faydası yoktur.
Ölümün en kesin gerçek olduğu bilinse de nerede, ne zaman ve nasıl geleceği asla bilinemez. İşte ölüm korkusunun, hayat kaygısına dönüştüğü nokta burasıdır. Bu kaygı “ya ölürsem” ile “ya ölmezsem” arasında bir yerlerdedir. İnsan, ölümcül tehlikelerden elinden geldiği kadar kaçar kaçmasına da ömrünün fazla uzun olması ihtimalini de göz önünde bulundurarak bir miktar gelecek kaygısı yaşar ve hayattaki son anına kadar maddi-manevi olarak zorlanmamak için tedbirlerini almaya çalışır.
Bu miktardaki korku ve kaygı sağlıklı bi çizgidir. Fakat bu çizgi aşılırsa insan düşünceleri sağlıksız, hayat da zor hale gelir.
Hastalık Hastalığı
Sağlıklı çizginin en kolay aşılabildiği nokta, hastalık kaygısıdır. Her an hasta olacağını düşünmek, bedende en ufacık bir belirtiyi tehlikeli ve ölümcül hastalık sinyali olarak değerlendirmek hastalık hastalığının, terimsel ismiyle “hipokondriyazis”in belirtileridir.
Zor bir durumdur ve altında “ya hasta olursam” kaygısı yatar. Bu sebeple her küçük ihtimal bile tehdit olarak algılanır. Bu durumda olan insanlar, iyi olduklarını uzmanlardan duysalar bile, iyi hissetme halleri kısa sürer ve hemen kaygılı hallerine dönüş yaparlar.
Bu durumdan sıyrılmak isteyen her insan, bedenine odaklanmayı azaltarak ve olumsuz düşünceleri uzaklaştırarak bunu başarabilir. Tabii ki uzman bir hekime giderek, kuşkularla ilgili görüş almak önemlidir ama iyi olduğuna inanmayıp aynı konu ile ilgili doktor doktor dolaşmak hayatı zorlaştıran bir durumdur. Bu sebeple, gerekli tetkikler yapıldıktan sonra olumsuz düşünmemeye gayret etmek insanın başarabileceği bir durumdur.
Hasta Olmaktan Korkmak
Hastalık kaygısının sağlıksız olan diğer bir uç noktası da hasta olmaktan korkulduğu için hiç hekime gitmeme durumudur.
“Ya bir şey çıkarsa”, “Ya kötü bir hastalığım varsa” düşüncesinin davranışa dönmüş halidir bu. Bu da doktor doktor gezmek kadar yanlıştır aslında. Erken teşhisin tüm hastalıklarda öneminin büyük olduğunu günümüzde herkes biliyor. Bu sebeple en azından rutin bazı kontrollerin yapılması, kaliteli bir yaşam için gereklidir.
Hasta olduğunu duymaktan korktuğu için doktora gitmeyen bireyler de aslında şunu bilmelidir. Hasta olmak, hasta olmaktan korkmak kadar kötü değildir. En büyük hastalıklarda bile, insanlar ilk önce büyük bir yıkım yaşayabilirler ama tedavi süresinde, kendilerinin de şaşırabileceği bir direnç göstererek mücadeleye başlarlar.
Zihinde oluşan olumsuz senaryolar, yaşanılan zor durumlardan her zaman daha kötüdür. Bu sebeple hastalık gelmeden önce hastalıktan korkmak, yüreklere çok büyük bir yüktür. Gerekli tedbirleri gerektiği kadar aldıktan sonra, mevcut olan sağlıklı hayatı yaşamaktır doğru olan.
Nalan Erpolat
No Comments