Her zaman dakik olan insanlar vardır. Hiçbir yere geç kalmayacakları, kendilerini tanıyan herkes tarafından bilinir. Kişisel imajın, nezaketin ve güvenilirliğin bir ölçüsü olarak kabul edilen bir davranış biçimidir bu.
Bir de her zaman, her yere geç kalanlar vardır. Her nedense, hiçbir yere zamanında gidemezler. Herkes bilir onların gecikeceğini. Aile ya da yakın arkadaş çevrelerinde çoğu zaman tolere edilebilirler. Genelde geç kalma özellikleri bilindiği için, görüşme saatinden biraz önceye zaman söylenir onlara ya da geç kalmalarına kimse çok aldırmaz. Fakat profesyonel dünyada geç kalmak ya da arkadaş toplantılarından çok daha önemli olan yerlere geç kalmak, bu alışkanlığı olan insanların hayatında birçok kaybı beraberinde getirebilir.
Geç Kalma Alışkanlığının Sebepleri
Bu alışkanlığı edinmenin ilk sebebi, hayatı ciddiye almamaktır. Hayata karşı tutumu bu şekilde olan bireyler sadece kendi rahatları için yaşarlar. Fakat bu rahatlık uzun süreli rahatlık değildir. Sadece anlık olarak rahatlarını düşünürler ve konforlarını bozmak istemezler. Hayatın bu şekilde güzel yaşandığını zannederler ama aslında uzun vadede konforlu bir hayat yaşayamazlar. Çünkü yapılması gerekenler zamanında yapılmamıştır. Ayrıca umarsızlıktan dolayı her yere geç kalmaları, muhatap oldukları insanlara saygı duymadıklarının da göstergesidir aynı zamanda. Bu davranışlar üst üste geldikçe kendilerine de kimse saygı göstermez olur. Saygı göstermeyen ve görmeyen bir bireyin de hayatını güzel ve rahat yaşaması imkansızdır.
Sürekli bir yerlere geç kalmanın bir diğer sebebi de insanın taşıyabileceğinden çok daha fazla sorumluluğu yüklenmesidir. Mecbur olunan ya da olunmayan her şeyi görev edinen insanlar vardır. Bunu bazen, başkasının söz konusu işi gerektiği gibi yapamayacağını düşündükleri için yaparlar bazen de kimsenin isteğini geri çeviremedikleri için. Ama her ne sebeple olursa olsun, gelinen nokta aynıdır. Sürekli koşturmaca halinde olma, sürekli yoğun olma, sürekli stres altında olma ve tabii ki kaçınılmaz olarak hep bir yerlere geç kalma.
Tüm bu genel gözlemlerin ve görüşlerin dışında, bir de yapılan bilimsel araştırmalardan çıkan bazı sonuçlar da var:
Amerikalı davranış bilimci, Alfie Kohn, sürekli geç kalan bireylerin büyük bir çoğunluğunun “dikkat çekme” eğiliminde olduğunu söylüyor.
2016 yılında Washington Üniversitesi’nde Psikolog Emily Waldun ve Mark McDaniel’in yaptıkları araştırmalarda, bireylerin zaman tahmin edici olma özelliklerinin değişkenlik gösterdiği ve insanların sadece yüzde 40’ının yapacakları işlerin ne kadar süreceğini önceden doğru tahmin ettikleri ortaya çıkmıştır.
Geç Kalmanın Üstesinden Gelmek
Sürekli geç kalan birey belki hayata yeni atıldığında bu durumdan rahatsızlık duymaz ama zamanla bazı fırsatları kaçırdığını, kötü bir imaja sahip olduğunu fark eder. Bu farkındalıklarla birlikte belki pişmanlıklar başlar ama her şeye geç kalıyor olmak bir kader değildir. İnsan, hangi sebepten geç kaldığını tespit ederek bu durumun üstesinden gelebilir.
Her şeyden önce, hayatta bazı önceliklerin olması gerektiğini ve bu önceliklerin önem sırasının doğru belirlenmesi gerektiğini fark etmek gerekir. Daha sonra da alınacak sorumlulukların bireyin kapasitesini aşmaması gerekir. Kimse her şeye birden yetişemez. Bu sebeple gerekli olan sorumluklar alınmalı; paylaşılması ya da devredilmesi mümkün olan sorumluluklar verilmelidir.
Hangi işin ne kadar süreceğini tahmin etmek de öğrenilebilir bir durumdur. İşleri yaparken zaman tutmak, mümkün olduğu kadar tek işe konsantre olarak o işi bitirmek ve sonra diğer bir işe geçmek, zamanı etkin kullanmak ve zamanın farkında olmak için atılacak en doğru başlangıç adımları olacaktır.
Zamanı fark edenler geç kalmazlar, geç kalmayanların da pişmanlıkları az olur.
Nalan Erpolat
No Comments