Ay Işığı Yolcusu

Çiçekler İçinde, Defne

9 Ağustos 2022

Yazı: Çiçekler İçinde, Defne | Yazan: Atakan Balcı

Çiçekler içinde bir defne dalı vardı, rûhu çiçek ki onun. Ne güzel, rengârenk açardı, yeşil, yeşil ve yine yeşil. Kimi yeşil mor, kimi yeşil zümrüt, kimi yeşil aldı, rengârenk yemyeşil açardı gönlü çiçek.

Çiçekli yüzüyle hep Güneş’e bakardı, göklerde güneşti seviyorum, eşsizdi duyuşu, duyuruşu içtenliğini. Gülüşü içimi ferahlatan, güzeller güzeli yıldız ışıklarından öperim, defne dalının, defne dalımın.

Gözleri aşka bedel, kar tanelerinin sonsuz olasılıkla dolu desenlerini içererek akıyor damarlarımda. Damarlarımı tenime bağımlı sanmayın, tinim/rûhumla öperim ben bakışlarındaki Cezâyir menekşesini. Leylâk moru bir gülüşü var, yerden göğün sonsuzluğuna uçuruyor. Kanatlarım kanar göğünde, ansızın yere çalıyor bağlarımın taştan örülü ateşler içinde varlığını.

Bağır, çağır nereye kadar. Bir türlü anlamıyorum, onlar da anlamıyor bir türlü sevgiyi, saygıyı, empatiyi, gerçek iletişimi. Yaşamım çiçeklere gebeyken, azot özdekleşti atmosferden üzerime üzerime. Bu gök benim değil, bu atmosferin insanı/kişisi değilim. Ben, doğamın öz çemberinin gerektirdiği kadar gübreyim. Kurtulabilmek bu kötülükten, kurtulabilirim. Kurtulabilsem üzerime dayatılan deli gömleğinden çiçekler içindeyim. Umursamamak zor, olanaksız değil elbette, yol üzreyim.

Kalıcı barış, gerçek mi yüksek dorukların varlıklarında? Kalıcılık gerçekliğin içinde mi, neresinde, gerçek mi? Gerçek ve gerçekliğin al yeşili, leylâk yeşili, zümrüt yeşili gülümseyişleri farklı farklı mı öper ışık saçanları? Gerçek öper diyelim, peki. Gerçeklik öper mi yürek tenini? Yüksek doruklar göreli evrende, gerçeklik evreninde aynı noktaları mı kucaklar? Gerçeklik öper mi…

“En güzel şeyler sözcüklerle anlatılamaz. En derin anıların yazıtları yoktur.”

Demiş Hermann Melville. Unuttuğu, belki, bir nokta var hücrelerden daha öze işleyen; en derin acılar sığar mı ki göklere?

Dostoyevski iken de söylemiştim, duyumsamıştım aynısını sanırım. Havalar soğuduğunda, gölgemi anımsayacak mısın? İçimdeki esenlikli sıcaklık hep var olacak, esişin, adımlayışım, gülümseyişin, renkler, rengârenk yeşiller. Ben hep var olacağım. Sen de olacak mısın? Leylâk moru gecelerin aydınlığı, defne yaprağının öpüşüydü uzaklardan. Öpüşmek dudaktan, tenden ötede. Tenler öpüşürken bile tinler kucaklaşır, meşk budur, seviden gelen.

Güneş idim, gökyüzüydüm bakışlarında. Toprak idi, bulut oldum savruldum. Defne dalı, rengârenk yeşilliğinde çiçekler açardı. Işığımı eksik mi bıraktım? Derinliklerinde sıcak ellerini mi tutmadım? Defne dalı yüzünü yere çevirdi. Göklerin en ulu katı, sevi ve gerçeklik adına(ve başka şeyler) yasaklamamış mıydı yüzümüzü yere çevirmeyi? Birbirine bakmak yolun neresinde karardı, yolun neresinde engel vardı? Yüzünü yere çevirdi defne dalı. Kar altında mı kaldı? Kardelen olur, yeniden açar mı? Göğe bakar mı?
 
 
Sevi ve ışık ile, İlhan İrem ne ulu bir ışık tini!…
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan