Sağlıklı Beslenme & Diyet

Doğru Beslenme, Düzensiz Beslenmedir

16 Kasım 2022

Yazı: Doğru Beslenme, Düzensiz Beslenmedir | Yazan: Uzm. Dyt. Şeydanur Özpınar

Bir arkadaşınız, birlikte öğle yemeğine çıktığınızda, size artık karbonhidrat tüketmeyi bıraktığını söylüyor. Kuzeniniz yemeklerinin kalorisini, bir kilo verme uygulamasında hesaplamak için yemek masasında telefona kendini odaklamış ve sizi yalnız bırakıyor. Ve en yakın arkadaşınız daha sonra buluşup hamburger keyfi yapacağınız günün programını yaparken hemen ardından spor programını ayarlamak için spor hocasını arıyor.

Bunun gibi senaryolar normalleşti ancak bunların hepsi, hekim ve diyetisyenlerin yeme bozukluğu belirtileri olarak gördüğü davranışlar.

Peki, toplum olarak beslenmemiz neden bu durumda? Neden ya çok iyi ya çok kötü besleniyoruz?

Gelin birlikte inceleyelim.

Günümüzde İnternet ve sosyal medyanın çok büyük kolaylıklar getirdiği tabii ki reddedilemez. Bilgiye çok hızlı ve kısa sürede ulaşıyor olmakla birlikte bu bilgiyi yine çok hızlı bir şekilde sevdiklerimizle de paylaşabiliyoruz. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Fakat konu, bahsi olunan bilginin “doğruluğu” olduğu noktada sorun başlıyor, işler biraz karışıyor. Çünkü bilgiyi “filtreleme” imkânımız olmuyor ve bu durumda ise hız bizim düşmanımız oluyor.

Sosyal medya veya İnternet erişimi olan herkes her konuyla ilgili fikrini beyan edebiliyor. Hem de hiçbir kaynak gösterme mecburiyeti olmadan. Mevcut fikir birkaç kişinin şahsi yorumlamasıyla bambaşka kitlelere ulaşabiliyor ve bir gün bir bakıyorsunuz, açlık orucu moda olmuş.

İşte bu bilgi kirliliğinden en çok etkilenen branşlardan biri de beslenme bilimi. Eskiden mücadele ettiğimiz tek konu “sirkeli su zayıflatır” , “ekmek zehirdir” gibi konularken son yıllarda “temiz beslenme” furyası ortaya çıktı ve bu furya ile birlikte yüzlerce bireyin beslenme algısı tamamen bozuldu. Bir dilim kek yediği için kendini suçlu hisseden bireyler ilerleyen dönemlerde “kendini kusturmaya” başladı ve devamında geldi yeme bozuklukları.

Tahmin ettiğiniz üzere bu sorundan en çok etkilenen ise gençler oldu. Türkiye’de yeme bozukluğu kadınlarda erkeklere kıyasla dört kat daha fazla gözlemleniyor. Fakat zannedilmesin ki erkeklerde bu problem görülmüyor. Hayır! Genç kadınlarımız yağ kaybını sağlayarak yağ oranını düşürmeye çalışırken, genç erkeklerimiz ise kas alarak yağ oranını düşürmeye çalışıyor. Bu uğurda onlarca ilaç takviyesi ve protein tozu kullanan gençlerimiz var. Sonrası mı? Sonrası çoğunda karaciğer ve böbrek hasarı.

Doğru beslenme, düzensiz beslenme midir gerçekten?

Yin Yang | Dengeli BeslenmeYin ve yang felsefesini hiç okudunuz mu? Eğer okumadıysanız size biraz özetlemek istiyorum. Yin ve yang felsefesi, iki zıtlığın bir araya gelmesi ve birlikte var olması anlamına gelmektedir. Evrendeki her şeyin zıddıyla bir arada uyum içinde yaşadığını anlatmaktadır. Gece ile gündüz gibi, mutluluk ve mutsuzluk gibi. Yin ve yang ayrılamaz bir bütündür. Ayırmaya çalıştığınız takdirde denge bozulur ve her iki parça da tekrar bir araya gelmek için türlü yollar ararlar.
Yani hayatta her zaman mutlu olabilmek mümkün değildir. Bazen kötü zamanlar da geçirebilirsiniz.

Beslenmede de yin ve yang dengesinin olduğunu savunan bir diyetisyenim. Her zaman düzenli ve kusursuz beslenmeye çalışmak sizi bedenen daha sağlıklı yapabilir fakat ruhsal sağlığınız bu durumdan o kadar da olumlu yönde etkilenmeyebilir. “Sağlıklı beslenmek zorundayım” düşüncesiyle çocuğunun doğum gününde bir dilim pasta yiyemeyen bir annenin, gerçekten mutlu olabileceğini düşünüyor musunuz? Ben düşünmüyorum. Tam tersi, devamlı sağlıksız beslenen bir bireyin de bedensel sağlığı tamamen bozulabilir. Bahsetmeye çalıştığımız şey “dengedir”.

Düzensiz beslenme, hayatınızın normal olduğunun göstergelerinden biridir. Bu noktada düzensiz beslenmeden kastettiğiniz şeyin ne olduğu daha önemlidir.

Danışanlarımı, beslenme durumlarına göre iki sınıfa ayırmaktayım:

  1. Dengesiz ve düzensiz beslenenler; genellikle öğün düzeni hiç olmayan, sık bağırsak problemleri yaşayan, gece çok sık atıştıran bireylerdir. Evlerinde genelde pek yemek pişmez ve bu sebeple çoğunlukla dışarıdan yerler. Tercih ettikleri besinler ise bol yağlı ve bol karbonhidratlı olur. Bu bireyler genellikle yemek yedikten sonra suçluluk hissi duyarlar.
  2. Düzensiz beslenenler; genellikle iki ana öğün şeklinde beslenirler ve aralarda minik ara öğünler yaparlar. Bu ara öğünler bazen meyve ve çerez içerirken bazen gofret veya kek içerebilmektedir. Akşam yemeklerini çoğunlukla evde pişen yemeklerden yana tercih ederler ve haftada bir veya iki gün düşük karbonhidratlı yüksek protein ve yağlı öğünler yerler. (Arnavut ciğeri, kaşar peynirli kasap köfte, kebap vb.)

Bu bireyleri sakince incelediğinizde eğer ikinci gruptaki bireylerin içerisinde olduğunuzu düşünüyorsanız, tebrikler! Normal bir beslenme düzenine sahipsiniz ve yeme bozukluğunuz yok. Peki, ikinci gruptasınız ama kilonuzun fazla olduğunu düşünüyorsunuz. “Normal bir düzenim varsa neden kilom fazla?” diye de sorabilirsiniz.

Eğer ikinci grupta olduğunuz hâlde kilo probleminiz varsa büyük ihtimalle hareketsiz bir bireysiniz. Günlük beslenme rutininize hareket eklediğiniz noktada sorunun çok kısa bir sürede çözüldüğünü göreceksiniz.

Kendinizi yemek yediğiniz için suçladığınız, besinlerden korktuğunuz bir yaşam tahmin ettiğinizden daha zor ve yıpratıcı olabilir. Hayatınızın her anında yin ve yang dengesini sağlayabilmeniz dileğiyle!
 
 
Uzm. Dyt. Şeydanur Özpınar
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan