Biraz Kitap

Yüzbaşının Kızı

27 Aralık 2022

Kitap: Yüzbaşının Kızı | Yazar: Aleksandr Puşkin | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Yüzbaşının Kızı | Aleksandr Puşkin

Bir Rus klasiği okuyayım ama tuğla gibi olmasın, betimlemelerle içim daralmasın, binlerce karakter arasında boğulmayayım mı diyorsunuz? (Yuoo, kimse öyle bir şey demiyor.) Bu kitap tam size göre.

Yüzbaşının Kızı | Petroviç

Pyotr Andreyiç Grinev
Pyotr Petroviç
Petruşa

Aynı insan bunlar. Bir öyle bir böyle hitap ediyorlar kendisine. Rus klasiklerinde en zor bulduğum şey de bu zaten. Birkaç isimli olmak, onlardan bazen birini bazen diğerini, bazen de kısaltılmış halini kullanmak. Ben “Petroviç” diyeceğim kendisine.

Babası, Petroviç’i asker ocağına gönderiyor. Petroviç, Petersburg’da yapmak istiyor görevini ama babası Petersburg’da hovardalık ve serserilik yapacağını düşündüğü için, hayır oğlum diyor, seni taşraya gönderiyorum. Aferin babası, böyle çok mu iyi oldu sanki? Taşrada olunca zannediyor ki biricik oğlu güvende olacak. Bununla da yetinmiyor, oğluşunun yanına emektar bir uşak da veriyor. İhtiyar uşak, pardon uşak demişim, köle, Petroviç’i Petroviç’in kendisinden bile korumaya çalışıyor. Bu uğurda canını feda etmeye hazır. Öyle bir adanmışlığı ve hayatsızlığı var. Ama o da engelleyemeyecek Petroviç’in serüvenini.

Ben Petroviç’te bir hovardalık ya da serserilik nüvesi görmedim. Gayet de düzgün, beyefendi bir kişilik. Bu genç adamı taşrada görevlendirmek onun ruhunu öldürmek demek. Nitekim öyle de oluyor. Ta ki… Evet aşk! Ölü ruhları hemen canlandırır.

Yüzbaşının Kızı | Maşa

Kitaba adını veren yüzbaşının kızı Maria İvonovna. Kısaca ve tatlıca söylenişiyle Maşa.
Küçücük yerde her an bir düşman saldırısı olabilir korkusuyla yaşamış, saf, temiz bir kızcağız. Tekdüze hayatına Petroviç’in girmesiyle onun için de yeni heyecanlar başlıyor.

Yüzbaşının Kızı | Serüven Kısmı

Kitabın başlarında bu küçük kale şehirdeki hayatın öldürücü derecede monoton olacağını düşünmüştüm. Bu açıdan bir Tatar Çölü gibi gözükmüştü gözüme.

Bkz: Tatar Çölü

Ama yanılmışım. Hiç de monoton değil. Önce aşkla bozulan monotonluk daha sonra düellolar, düşman saldırıları, karşılıksız kalmayan iyilikler, yanlış anlamalar, hainlik suçlamaları… ile bir an durmuyor, bir an. Bu kısımlar en sevdiğim şekilde ilerliyor, sadece olay bazında. Yazar olaylarla ilgili duygu ve düşüncelerine yer vermiyor. Olayları anlatıyor, duygu ve düşünceyi okuyucuya bırakıyor. En güzeli. Bu nedenle kitapta altı çizilecek vurucu bir cümle yok. Bence olmasına gerek de yok.

İçinde Ruslar, Kazaklar, asiler, subaylar, çarlar, sahte çarlar, çariçeler bulunan, temposunu ve kurgusunu çok beğendiğim bir roman oldu. O kadar beğenmişim ki bu benim ikinci okuyuşum. On yıl kadar önce okumuştum. Doğal olarak unuttum. Şimdi tekrar hatırladım. Memnunum.
 
 
Saygılar,
Hülya Erarslan
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan