Vincent entelektüel biriydi. Kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplarda sayısız roman karakterinden bahsediyor, sanatçıların eserleri hakkında yorumlar yapıyordu. Zaman zaman renk teorisi konusundaki engin bilgilerini paylaşıyordu. Özellikle Japon sanatına hayranlık duymaktaydı. Japonların bir otu dahi dikkatle incelemeleri, sadelikleri, güçlü renk ve çizgileri onu derinden etkiliyordu.…
Japonların sağlıklı ve uzun yaşamalarında mutfak kültürlerinin önemli bir payı var. Birinci bölümde tatlıdan uzak durmalarının, mevsiminde tüketilen kaliteli gıdaların ve hijyenin önemini vurgulamıştım. Bu yazımda da sır perdesini aralamaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.…
27 yaşında yağlı boyayla tanışan Vincent’ın hayatı bütünüyle değişti. Oradan oraya savrulduğu iş arayışları son buldu. Rüzgarın estiği yönde gitmesine gerek yoktu artık. Gerekirse rüzgara karşı ilerleyecekti. Bir ömür tutkuyla bağlanıp büyük bir şevkle yapacağı işini bulmuştu.…
Siz hiç kilolu bir Japon gördüğünüzü hatırlıyor musunuz? Tokyo gibi milyonlarca insana ev sahipliği yapan bir şehirde dahi kilolu kişi sayısı yok denecek kadar az. Japonların sahip olmadıkları fazla kilolar yaşam sürelerine eklenmiş gibi âdeta. Ortalama ömür erkeklerde 81’i, kadınlarda 87’yi bulmuş durumda. 100…
Başkasının ayakkabısını giyip yürümeyi denedim Önce sıktı, sonra nasır tuttu ayağım Rengini de sevmemiştim Bir numara büyük alayım! P.E ⚜ Not: Van Gogh’un eserlerindeki tinselliği ve dışavurumcu ifadeyi kavrayabilmek için sanatçıyı tanımak önem arz ediyor. Ne mutlu ki kardeşi Theo’ya yazmış olduğu…
Yazarın “kahve” ile ilgili diğer yazıları için: * 3. Nesil Kahve Demleme Yöntemleri * Filtre Kahve mi, Espresso mu? * Vazgeçilmezimiz Türk Kahvesi Geçtiğimiz ay 3. nesil kahveyi ve bu anlayışla birlikte ortaya çıkan Chemex, Hario V60, Aeropress demleme tekniklerini mercek altına almıştık. Bu…
Hızla akıp gidiyor zaman En durgun suda bile Dost mudur, düşman mıdır? Sabırla bekleyene P.E. Seyahat etmenin en güzel yanı başka hayatlarla tanışmak. Varlığından haberdar olunmayan hayatlar. Bolivya’dan döndüğümde sahip olduklarım için şükranla doldum. Performans sanatlarıyla ve heykellerle bezenmiş renkli Avrupa sokaklarında yürürken ülkemde…
Dışarıdaki hayatın normale döndüğü şu günlerde maskesiz oturulan tıklım tıkış kafelerin yanından geçerken gözlerim fal taşı gibi açılıyor, kimi kısa saç tellerim yer çekimine meydan okuyarak isyanla havaya dikiliyor. Hemen bitişiğinde oturan arkadaşıyla tükürüklerini saça saça konuşup, bir taraftan da dumanı tüten kahvesini yudumlamaya…
Abartın gülmeyi! Sevmeyi, sevilmeyi Paylaşmayı, sevişmeyi Zamanla sonlu Mekânla sınırlı hayatlarda Abartın yaşamayı! P.E Şişman mı? Kesinlikle değil bence. Fernando Botero’nun figürleri şişmanlıktan öte; balon misali şişirilmişler. Botero’nun resim ve heykellerindeki abartılı hacimleri, rengi özgürce kullandığı geniş yüzeyleri yerkürede ve hatta kâinatta varlığımla doldurduğum…
Taze öğütülmüş mis gibi kahve kokusu anne misali mutfağın dört bir yanını sarıp sarmalarken…. Derin bir nefes al. Kahvenin eşlikçisi o güzel anılar, dostluklar, sevinçler, kahkahalar, paylaşımlar dolsun zihnine. Uykusuz geçen gecelerini, vermiş olduğun emekleri, aştığın bütün zorlukları gülümseyerek hatırla. Seni sen yapan her…