
Piraye, Canan Tan
Kardeşim almış bu kitabı, okumuş.
Ben de merak ettim nedir diye, okumaya başladım.
72 sayfa kadar okuyabildim. Çünkü aşırı derecede içim şişti.
İpek Ongun’un 13-17 yaş kızlara hitap eden “Bir Genç Kızın Gizli Defteri” kitaplarını andıran basitlikte bir dili var. Gelgelelim ben 13-17 yaş arasında değilim.
Kardeşime sordum kitabın ne anlattığını. Anlattı. Ağalı, konaklı dizi tadında bir kitapmış. Kardeşim anlatırken ruhumu teslim ettim sıkıntıdan.
Piraye, Canan Tan
Diş hekimliği okuyan güzel ve modern kızımız Piraye, Haşim adlı Diyarbakırlı bir aşiret ağasıyla evlenir. Diyarbakır’da Haşim’in maaile kaldığı konakta yaşamaya başlarlar.
Gerisi az çok tahmin edebileceğiniz şekilde kuma, şiddet, gelin-kaynana…
Ay şiştim.
Daraldım.
Yazarken bile vefat ettim.
Bu tarz hikayeler “Ay ne var ki?” diye düşünülerek önemsenmeyebilir. Ancak bana kalırsa önemli. Okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, diziler… Bunlar kafalarımızda birtakım kodlar oluşturuyor. Hele çocuksak, gençsek çok daha önemli.
Televizyondaki yapımları gözünüzün önüne getirin. Evet o saçma sapan dizileri. Hani entrikalı, kavgalı gürültülü, huzursuz, herkesin birbirinin ardından iş çevirdiği, şiddet içerikli yapımlar. Onu izleyerek yetişen bir çocuğun beynindeki aşk algısı, sevgi algısı, ilişki algısı nasıl olur dersiniz?
Bu çarpık algının daha büyük ve acı versiyonu mahkeme kararlarında da görülüyor.
Çok taze bir tane örnek vereyim:
“Maktule ile ayrılmayı düşünmeyen, evlenmeyi isteyen sanık, maktulenin evlenme isteğini bir türlü kabul etmemesi, ayrılma düşüncesini kendisine hissettirip açıklaması sonucu içindeki tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi ve ruh hali üzerinde yarattığı hiddetle yanına bıçak alarak maktule ile her zaman buluştukları parka gitmiş ve o hiddetin sonucu olarak maktuleye bıçak darbelerini vurmuştur.”
Bu cinayet “tutkulu sevgi” olarak yorumlandı adli makamlar tarafından.
Haberin detaylarına şuradan ulaşabilirsiniz: http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/gokcer-tahincioglu/tutkulu-sevgi-skandalina-2643355/
Aşkı, sevgiyi bu şekilde yorumlayan bence ruh hastası ama artık normali bu gibi aşılanan algının oluşumunda bu kitaplar, bu diziler, bu filmler, hatta şarkılar… Hepsinin etkisi var.
Bireysel olarak ne yapabiliriz?
Ben kendi adıma bunları okumamayı, izlememeyi tercih ediyorum. Ancak bu tercihi yapamadığım zamanlardan geçerek bu seçiciliğe ulaştım. Siz de çocuklarınıza, yakınlarınıza en azından bunları okumasını, izlemesini tavsiye etmeyerek bir şey yapmış olabilirsiniz.
Peki ne okuyalım derseniz…
Beyinle ilgili daha önceki yazılarımda bahsettiğim kitapları okuyun, en güzeli.
• Incognito: Beynin Gizli Hayatı
• Beyin | Senin Hikayen
Saygılarımla,
Hülya Erarslan
4 YORUMLAR
Harika bir konu seçmişsin. Ben de bu kitabı içim şişe şişe okumuş, duruma da sinir olmuştum. Sonra tüm o ağalı, zalim kayınvelideli, üstüne üstlük de ezik bir gelin modeli yarattıkları diziler mantar gibi çoğaldı. Ne acı 🙁 Hayatın kurguyu taklit ettiğine şüphe yok. Daha olumlu, eşitlik ve koşulsuz sevgi üzerine eserler kurgulayabilmelerini dilerim…
Geçen Şevket Altuğ’un bir röportajı yayınlandı. “Ben bu tarz dizilerde yer almam.” diye. O da bizim gibi düşünüyor 🙂
Kesinlikle ağalı, kumalı, psikolojik şiddet içeren, entrikalı dizilerden ben de hiç hazzetmiyorum ve evet bana da kalırsa anlatım, sahnelenme, akış vb 12-13 yaş çocuklara hitap ediyor. Zaten genel olarak tüm diziler bir şekilde dram ve entrika dolu olduğu için Türk dizisi seyretmeyerek kendimi koruyorum.
Kitap konusunda da aynısı geçerli benim için…
Kitap konusunu D&R büyük ölçüde elinde tutuyor ve bu tarz kitapları ön raflara koyarak aslında ne okuyacağımıza karar veriyor. Bilinçli okur bunlara kanmayabilir ama genel olarak insanlar -12-13 yaş da dahil- kitapçı diye girdiği bu yerlerde gözüne sokulan bu kitaplara meyledebiliyor ne yazık ki.