Biraz Kitap

Hukuk

26 Haziran 2018

Hukuk, Frederic Bastiat


Hukuk, Frederic Bastiat

Frederic Bastiat, 1801-1850 yılları arasında yaşamış Fransız bir aktivist. Tüccarlık, çiftçilik, hakimlik, parlamenterlik yapmış, bu süreçte ekonomi ile ilgili önemli köşe yazıları kaleme almış.

Sosyalizm Eleştirisi

Bastiat, “Hukuk” adlı bu eserinde devleti ekonomik açıdan değerlendirmiş, bunu yaparken de sosyalizme vermiş veriştirmiş.

Sosyalizmi savunanlara da –ne kadar ünlü isimler olursa olsun- lafını hiç sakınmamış.

Örneğin Montesquieu için demiş ki:

“Bilinçsiz hayranları, ‘Bunu Montesquieu söylediyse mutlaka doğru ve harika bir şeydir’ diyebilirler.”

Rousseau için de alaylı bir dil kullanmış:

“Bu konuda anlı şanlı Rousseau acaba neler söylemiş?”

Hakkını teslim edelim

Fransız iktisatçı, devlet adamı ve gazeteci olan Frederic Bastiat, Karl Marx ile aynı dönemde yaşamış. Marx’ın gelecekle ilgili tahminleri doğru çıkmadı ama Bastiat’ınkiler geçerliliğini koruyor. Buna rağmen Bastiat, Marx’tan az tanınıyor.

Edison ile Tesla gibi yani, hakkı teslim edilmemiş birisi. Hakkını teslim edelim.

Frederic Bastiat sosyalizm karşıtı ve bu konuda çok net.

Sosyalizme karşı çok sert olan Bastiat’a göre:

“Eğer güçlü bir millet olarak kalmak istiyorsanız, mevzuatımıza sızmış her sosyalizm partikülünü söküp çıkarmakla işe başlamalısınız.”

“Hukuk örgütlenmiş adalettir”

diyor ve ekliyor:

“Mademki hukukun güç kullanarak organize edebileceği tek şey adalettir, o halde işgücü, sosyal yardım, tarım, ticaret, endüstri, eğitim, sanat ve din gibi insan faaliyetlerini organize etmeye yönelik güç kullanma düşüncesini meşrulaştırmak mümkün değildir. Bu faaliyetlerden herhangi birinin yasayla düzenlenmesi ve örgütlenmesi, zorunlu olarak temel örgütün yani adaletin tahrip edilmesine yol açar.”

“Güç kullanma yoluyla insanlara işgücünün istihdamını eğitimin konu ve yönetimini veya dinsel bir inanç ve itikadı zorla dayatmaya kalktığı andan itibaren hukuk müdahaleci bir eyleme dönüşür.(…) Artık düşünme melekesini kullanma zorunluluğu da kalmadığından halk, beşeri özelliklerini, kişiliğini ve mülkiyetini de yitirmiştir.”

Yani diyor ki kanun koyucu öyle her ota bota da karışmasın. İnsanları özgür bıraksın.

“İnsanlara özgürlük tanımanın tekin bir yol olmadığı doğruysa, kendileri de insanlık aleminin birer üyesi olan siyasi organizatörlerin kusurlu olmalarını önleyen şey acaba nedir?”

Hiç!

“Hukukun bilincimize, fikirlerimize, tercihlerimize, eğitimimize, işimize, ticaretimize, yeteneklerimize karışmak ve düzenlemek gibi bir fonksiyonu yoktur. Hukukun görevi, bu hakların özgürce kullanımı sağlamak ve herhangi bir kişinin, başka kişilerin bu hakları özgürce kullanımına müdahale etmesini engellemektir.”

“Bu misyonun sınırını aşıp ona dinsel, kardeşlikçi, sosyal adaletçi, hayırsever, eşitlikçi, sınai, edebi ve sanatsal boyutlar eklemeye çalıştığımız takdirde sınırları belirsiz bir arazide kaybolur, her biri hukuku ele geçirerek size dayatan bir ütopya veya daha kötüsü ütopyalar bataklığında boğulursunuz. Adaletin aksine, kardeşlik ve hayırseverlik kavramlarının açık ve kesin sınırları yoktur. Bir kere bu hedeflere yönelmeye görün, nerede duracağınızı kestiremezsiniz.”

İsyanları önlemenin yolu istikrar.

Frederic Bastiat, istikrarlı bir hükümeti, organize gücünü sadece adaletsizliği önlemeye yönelten hükümet olarak tanımlayıp böyle bir rejimde hiçbir devrim, isyan ve başkaldırı olmayacağını iddia ediyor.

Gayet mantıklı şeyler söylemiş, üstelik de çat çat çat diye.

Saygılarımla,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan