Kırmızı

Had

13 Şubat 2019

* Yazarın Notu: Bu yazıyı, Jacob Gurevitsch/Mapa De Soledad dinleyerek okumanız tavsiye olunur. YouTube linki için tıklayabilirsiniz.

Had

Had.
3 harf.
Tek hece.
Kuvveti anlamında gizli;
ufacık 1 kelime.
Önümde uzanan;
derinliğini tahmin edemediğim,
ufuk çizgisini göremediğim
1 okyanus büyüklüğünde.

Şehrin en sevdiğim semtlerinden birindeyim. Adına yaraşır güzellikteki Opera Palas’ın, görkemli siyah büyük kapısından içeri giriyorum duygusal beynimin kıvrımlarında dolanan 1 sızı eşliğinde.

Bilir misiniz, 1 insanın en büyük korkularından biridir, kendini tüm çıplaklığı ile 1 başkasına anlatmak. Maskesiz, filtresiz, aynaya konuşur gibi kendiyle gözgöze.

Camın kenarındaki ahşap kolçaklı eski 1 koltukta oturuyorum yüzüm ona dönük.

Bu yaşlı koltuğun işittikleri, gördükleri, hissettikleri (maddenin duygusu olduğuna inanırım ben her varlık gibi) onu haddinden fazla yıpratmış belli ki.. Üzerini kaplayan koyu yeşil çiçek desenli brokar kumaşın ba(ğ)zı kısımları, insan acısı kesiklerinden ilmek ilmek sökülmüş. Konuşurken, o ilmeklerden birine takılıyor sağ elimin 2 parmağı mütemadiyen. Görmesin diye avucumun içine saklamaya çalışıyorum, bir yandan onu takip ederken. Her hareketimi kocaman gözleriyle saniye saniye izleyen bu kadar tecrübeli 1 akıl hocasının tekrar eden bu davranışımı yakalaması uzun sürmüyor. Çabucak çekiyorum elimi, siniyorum yaşımdan beklenmeyecek 1 ürkeklikle. Küçüldüğümü hayal ediyorum Alice gibi ve saklanmaya çalışıyorum ilmeklerden birinden süzülerek, oturduğum koltuğun içine. O, beyaz tavşanı andıran sakalları ve kocaman gözleriyle gülüyor bu halime. “Hiç sorun değil..” diyor beni o panik ilmeğinden kurtarmak istercesine.

Uzun uzun dinliyor. Uzun uzun anlatıyorum.

Sonu soru işaretleri ile biten, öznesi hep ben, cümleler kuruyorum.

1 tavşandan, 1 akıl hocasına dönüşüyor itinayla.

“Sen 1 hayata sahipsin. Hepimiz gibi. Bu hayat senin bahçen. Hepimizin olduğu gibi. Ve varoluşundan sonuna dek, bu bahçeye iyi bakmalısın. Bunu ancak sen yapabilirsin. Amaçlanan, bahçenin temiz, güzel, renkli, kokulu çiçekler, şifalı bitkiler, meyve ağaçları ile dolu olmasıdır. Ne yazık ki ba(ğ)zen bu bahçeyi yabani otlar, zararlı bitkiler, dikenli sarmaşıklar, zehirli mantarlar sarar ve işte o zaman bahçe senin için yaşanması zor 1 yer olmaya başlar.

Biliyor musun buradaki en önemli 2 nokta nedir? Birincisi, bahçeye iyi bakmak, her daim güzel tohumlar ekmek, güzel fideler dikmektir ve ikincisi de bahçeyi iyi koruyabilmektir. O bahçe sana ait olduğuna göre, o bahçenin sınırlarını da senin belirlemen gerekir. Bahçenin etrafını çevreleyeceğin çitleri sık aralıklarla çakarsan, içeriden yalnız senin açabildiğin 1 kapı koyarsan, bahçeye dışarıdan hiç kimse ya da hiçbir şey canının istediği gibi girip çıkamaz, tohumunu ekemez, fidesini dikemez. Ama eğer bahçenin etrafına tek 1 çit çakmaz, tellerle çevirmez, sana ait haddi yani sınırı belirlemezsen, herkes istediği gibi bu bahçeye girer, çıkar, ba(ğ)zen binbir emekle ektiğin begonvillerini söküp atar, ba(ğ)zen sarmaşık güllerini dikenleri üzerindeyken senin boynuna 1 gerdanlık gibi takar.”

Ne yazık ki dünya; aynı toprağın mahsulü eşdeğer bitkilerin yetiştiği 1 bahçe, her insanın aynı nezaket, görgü, akıl, ruh ve incelikle büyüyüp olgunlaştığı 1 yer değildir. Bu nedenle, yaşam boyunca tecrübe ettiğim odur ki, benim belirlediğim sınırlara rağmen haddini aşanlar da olabilecektir ve bu farklılıklar içerisinde yaşamı sürdürebilmek; aklın rehberliğinde çokça sükûnetle, sabır eşliğinde, modern zamanların tabiri “empati”, tüm zamanların genel geçer düsturu “ruhsal ve fiziksel şartların tamamı dikkate alınmak suretiyle kendini karşındakinin yerine koymak” ile mümkündür. Denenmiş tüm örnekler bunu doğrular niteliktedir.

Had. Etkisi manasında, bilgisi insanın mayasında saklı 1 kelime.

Kendine yakışır biçimde had bildirmek, söz söyleme sanatına çok hakim olmayı gerektirdiğinden, bunun için de anlatılanı çok iyi dinlemeli, davranışı çok iyi gözlemlemeli, dinlenilen ve gözlemlenen üzerine düşünmeli, düşünüleni anlamalı ve 1 daha düşünmeli, varılan sonuca istinaden açıklaması ile birlikte davranışa dönüştürmelidir.

Ve bu ancak, 1 insanın kendi haddini bilmesi ile gerçekleşebilmektedir.

Nurdan Yılmaztürk

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

14 YORUMLAR

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 13 Şubat 2019 at 17:44

    Üniversite yıllarında, bir odamın duvarları şiir ve sözlerle doluydu, birçok öğrencinin evinde olduğu gibi… Duvarımın en büyük puntolarla yazılmış cümlesi şuydu; ”Aptal ve cahil olduklarında bile bağışla, dinle onları… Çünkü; herkesin bir hikayesi vardır…”
    M.Ö. 9 yüzyılda yazılmış bir tapınak yazıtından alıntı olan bu cümleyi bir seyahat esnasında, bir yazıhanenin duvarında görmüş ve not etmiştim…
     
    Çok doğru bulduğum tespitlerinizle, harika konuyu çok iyi işlemişsiniz… Birçok şeye biz karar veririz, biz izin veririz dediğiniz gibi.
     
    Kaleminiz ve yüreğiniz dert görmesin…

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 3 Mart 2019 at 13:12

      ”Aptal ve cahil olduklarında bile bağışla, dinle onları… Çünkü; herkesin bir hikayesi vardır…” güzel cümle.
      ve evet herkesin 1 hikayesi var.
      empati önemli 1 konu. iletişimde büyük fayda sağlanıyor insana.
      güzel kararlarla dolu hayatlarda hiçbirimizin yüreği dert görmesin.

  • Yanıtla Zeynep Mete 13 Şubat 2019 at 17:51

    Sevgili Nurdan Hanım;
     
    Güzel yazınızın konusunun günümüz güncelindeki önemi nedeniyle size teşekkür etmek istiyorum. Keşke doğanın sahip olduğu had ve hudut bilincine insanoğlu da sahip olabilse. Bir bitki ait olmadığı toprakta yaşayamaz, bir hayvan da öyle. Oysa çoğu insan illâ kendisine ve duygusal, düşünsel yeteneklerine ait olmayan yerlerde yeşermeye çabalar bir ömür.
     
    Sizin de büyük bir ustalıkla belirttiğiniz gibi had bilmek için önce kendini ve denileni doğru anlamak, anlamlandırmak gerek, bunun için de sabır, saygı ve empati şart galiba. Tüm umudum insanoğlunun haddi ve haddudu eşliğinde birlikte mutlu yaşaması.
     
    Kıymetli satırlarınız için tekrar teşekkür ediyorum, kaleminize sağlık.

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 3 Mart 2019 at 13:14

      ben teşekkür ederim yorumunuz için.
      hudut çok kuvvetli kelime.
      tüm varlıklar özelinde kullanılabilecek güçte.
      kendimden başladığımda bunu belirlemeye, başkalarınınkini de görebildiğimi farkettim.
      insan olmanın bu kıymetli bilgisini dilerim herkes 1 gün mutlaka kullanmayı dener.
       
      sevgiyle. sağlıkla.

  • Yanıtla Ferit Sağlam 13 Şubat 2019 at 19:38

    Geçmişinde bir “Sanayi Devrimi” tecrübesi bulunmaksızın, içinde bulunduğu çağın gereğiymişçesine Teknoloji 4.0 Devrimi’ni yaşıyor-MUŞ GİBİ yapan bizim gibi Az Gelişmiş Kalmaya Mahkum Tüketim Toplumlarında ahlak, görgü, terbiye, izan gibi değerlerin bir çoğunun gelecek nesillere aktarımı sadece DNA yoluyla gerçekleşemeyeceğinden, bu aktarım beraberinde ebeveynlerin emek yoğun çabasını da gerektirdiğinden ve bu çaba sarfedilmediğinde yaşayıp gördüğümüz üzere toplumun cari dönemdeki gibi insansı neandertallerden müteşekkil hali; hümanizme olan inancı tüm kromozomlarına yerleşik senin gibi bir bireyi dahi bir ütopiste dönüştürebiliyor.
     
    Bir tanem, zaman zaman bu konuda fikir ayrılığına düşsek de seninle; her zaman savunduğum üzere, çare oldukça basit bence. Yaşadığımız coğrafyayı da süjesi olan insanını da yeniden keşfe çabalamak gereksizce yapılan bir vakit israfı.
     
    Abdülhamid Ziyaeddin, namıdiğer Ziya Paşa sarf edeli yüz elli yıl geçse de üzerinden, aşağıdaki konuda kendisiyle hala hemfikirim:
     
    ”Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 3 Mart 2019 at 13:17

      hayatımdaki değerli bilge 🙂
      insan olmanın özünde özgürlük ve sınırlar birarada olduğundan, kişiler aklın verdiği gücü kimi zaman yeterince kullanamazlarsa da inanıyorum ki ben; dil, empati ve iyi niyet, tüm güçlerin üzerinde.
       
      sevgiyle.

  • Yanıtla Beril Erem 13 Şubat 2019 at 21:28

    Sevgili Nurdan,
     
    Bu kadar hassas, önemli bir konuyu yine bütün inceliğini aklından, kalbinden geçirip klavyenin ucundan dökmüşsün satırlara.
     
    Evet, “had” gerçekten çok kuvvetli bir kelime.
     
    Kendini tatmin noktasında kullanıldığında saldırgan, kendini korumak noktasında da eğer zarafetle kullanılıyorsa daha farklı bir güce dönüşüyor. Bu silahı kuşanmak mı diyelim yoksa bu gücü doğru kullanmak mı; bilemedim ama hem senin hem de sevgili Zeynep Mete‘nin de dediği gibi mutlaka önce empati kurarak.
     
    Her zaman had bildirmeyi üstünlük görecek, okuduğunu anlamlandıramadığı için görgüsüz, hoyrat söz dağarcıkları ardına saklanacak insanlar olacaktır.
     
    Kaleminin inceliğini ve bu konuyu aktarımındaki masalsı sahne kurgunu çok sevdiğimi söyleyerek teşekkür ediyor ve bir sonraki yazında buluşmak dileğiyle diyorum:)
     
    Biraz 80’lerdeki TRT akşam kapanışı gibi oldu ama….

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 3 Mart 2019 at 13:22

      ahahhahha dergimizin en akıcı hikayecisi 🙂 🙂
      bu yazımı içtenlikle değerlendirişini çok sevdim.
       
      bilginin bile iyiden iyiye makineleştiği bu devirde empati çok daha önemli bence. içinde barındırdığı duyguyu korumak ve hoyrat iletişim dillerinden kişiyi uzakta tutmak anlamında çok değerli.
      hayatı güzel yaşamak için çokça içselleştirmek gerekli.
      zira, diğer türlüsü kişinin en çok, kendine zarar..
       
      80lerdeki TRT akşamlarındaki insan ruhlarıyla kalalım biz de.. öylesi çok şahane bence 🙂 🙂

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 14 Şubat 2019 at 00:30

    O kadar güzel anlatmışsın ki. Evet günümüzde hadsiz insanlara oldukça fazla maruz kalıyoruz.
     
    Bir de kendileri son derece HAD sahibi görenler yok mu 😬😄🦋

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 3 Mart 2019 at 13:24

      mavi kelebek, had sahipleri, hak sahipleri, hadsizler.. hep varlar, hep olacaklar ne yazık ki.. insanlar buna dönüşmeyi kendi seçmedikleri sürece nesil buna evrilmekte. sen, ben gibi insanlar ne sayıda olursak olalım, 1 sonraki nesle bu halimizle iyi örnekler olmaya çabaladıkça iyi, kötüyü her şekilde yenecektir bence 🙂 🙂
       
      sevgiyle.

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 14 Şubat 2019 at 14:10

    Açıkcası ben şu çitleri sıkılaştırma önerini çok tuttum 🙃 Nedense şu sıralar pek iyi geldi bu fikir 😉
     
    Uzun süre bahçeli bir evde yaşamış ve bahçenin de bakımına yardımcı olmuş biri olarak şunu da eklemek isterim ki siz bahçenizdeki çimi ne kadar verimli sulasanız, ne kadar düzenli biçseniz, gerekli gübre ve ilaçları da ihmal etmeseniz bile aralarından yabancı ve çimene zarar veren otların çıkmasını engelleyemezsiniz. Doğa bu 😉 Yapılacak tek şey o otları yayılmalarına fırsat vermeden kökleriyle topraktan çıkarmak. Bunun için de gözünüz her an bahçenizde olmalı. Bu otların tüm bahçeyi ele geçirmesini istemiyorsanız yayılmadan müdahale etmelisiniz 😉
     
    Sanırım kendi hayatımda da her zaman yaptığım bu oldu. Harika bahçeme girmeyi başaran yabani ve çim yiyen otlar oldu elbette. Doğa bu 😉 Ama her seferinde kökleriyle söküp çitlerin dışına çıkarmayı başardım 🙃
     
    Her zamanki gibi ilham veren, üzerine kafa yorduran bir yazıydı. Analitik zekânı ve kaleminin gücünü seviyorum.
     
    Öperim güzellik 😘

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 3 Mart 2019 at 13:28

      ben de seni aklından öperim canım benim.
       
      bahçelerimize verdiğimiz çabanın çokluğunun tüm yaptıklarımıza yansımasını keyifle izliyorum ben de. köklerinden sökebildiğimiz kadarıyla yabancıl otlar da bitmekte mutlaka ama ağaçlarımız, çiçeklerimiz, çimenlerimiz, şifalı bitkilerimiz öyle çok ki..
      şükür tüm bunlara 🙂 🙂
       
      sevgiyle. sağlıkla.

  • Yanıtla Didem Elif 15 Şubat 2019 at 22:42

    1icik Nurdan;
     
    Anlatım gücünü ilk günden beri seviyorum biliyorsun. Had adlı yazın ile çok ince ayardan had bildirmişsin. Bu hafta hep bunu düşündüm. Haddimi aşıp aşmadığımı… Haftanın anlam ve önemine uygun güzel bir yazıydı…. Kendime aldıklarım var bu anlamda.
     
    Sevgiler öpüyorum çok.

    • Yanıtla Nurdan Yılmaztürk 3 Mart 2019 at 13:31

      1icik didemcim.
      bu yazıdan kendine aldıkların ve bana verdiğin bu bilgi için çok teşekkür ederim.
      yazdığım 1 yazıyla 1ilerini düşündürmek bu hayatta, büyük armağan bana.
      beni çok sevindirdin.
      çok teşekkür ederim ben de sana.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan