Portofino’da Aşk

Şimdi sizi o kadar güzel bir yere, çok güzel bir manzaraya, mükemmel bir sese götüreceğim ki hayran kalacaksınız ve oradan hiç dönmek istemeyeceksiniz. Aslında bu kısımları sözlü olarak anlatmak isterdim size ki gözlerinizi kapatıp daha güzel hayal edebilesiniz.

Portofino’da Aşk

Biraz geçmişe gidiyoruz, sene 2012, bir çok aşk buluşmalarına, filmlere sahne olmuş çok romantik bir yerdeyiz. Etrafta tatlı bir telaş var, belli ki akşam için bir şeylerin hazırlığı var bu sevimli kasabada.

Buraya gelirken arabada size sol taraftan eşlik eden mükemmel bir deniz manzarası vardı, hatta yolda durmak istediniz bu unutulmaz güzelliği ölümsüzleştirmek için ama yol o kadar dar ve virajlı ki buna maalesef hiç imkan yok. Kaderinize razı olup, biraz da aklınız o manzarada kalarak devam ediyorsunuz yola. Veee işte sonunda tabelayı gördünüz, minicik, şirin bir merkeze girdiniz. Arabanızı da otoparka bırakıp başlıyorsunuz meydana doğru yürümeye.

Akşamüstü olmuş, yemek yerleri akşam için hazırlıkta, siz de akşam için sabırsızlanıyorsunuz. Konser için sahne ortadaki meydana hazırlanmış, son rötuşlar yapılıyor. Şöyle sahneye dönüp baktığınızda deniz hemen arkanızda, önünüzde her biri farklı renklerde, 3-4 katlı inanılmaz şirin binalar, bir nizam yanyana, iki tarafa doğru dizilmiş, sanki kollarını açmış sizi kucaklar gibi.

Binaların hemen arkasındaki yamaçlarda yer alan yeşillik, ağaçlar, o kadar güzel ki etrafta olmayan renk yok. Denizden bakınca ayrı tablo, arkanızı dönüp denize bakınca ayrı bir tablo. Birbirine yakın minik kayıklar, tekneler, az uzakta yelkenliler, yatlar denize serpiştirilmiş, hafif hafif meltemle sallanıyorlar. Mavi üstüne beyaz bir manzara. İşte böyle büyülü bir yerdesiniz, “Portofino”dasınız.

Sahne önüne hazırlanmış masalar ve sandalyeler dolmaya başlıyor yavaştan. Gelen bayanlar, baylar oldukça şık, etrafta inanılmaz bir güzellik var. Siz de yerinize oturdunuz ve etraftaki bu güzellikleri içinize zerre zerre sindirerek beklemeye başlıyorsunuz konser zamanını. Bir yandan da soğuk beyaz şarabınızı sipariş ettiniz ve işte geldi. Bir yudum aldınız ve ağzınızda bıraktığı, serinleten tadın zevkine vararak kendi kendinize tebessüm ediyorsunuz. “Hayat güzel gerçekten,” diye geçirdiniz içinizden.

Konser için hazırlanan yerler doldu ve orkestra da yerini aldı. Çok güzel bir gece olacak.

Konser

Artık siz de sabırsızlanmaya başladınız. Orkestra hazırlıklarını bitirdiğine göre konser başlasın o zaman. Ve işte sahnedeki piyanodan tınılar akmaya başladı. Sayısı az ama alanı dolduran bu elit topluluktan çıktı bir alkış kıyamet, derken yerini almak için sahneye çıkan Andrea Bocelli, o müthiş ses, kulağa, ruha, kalbe iyi gelen ses.

Akşamüstü yerini yavaş yavaş akşama bırakmaya başladı ezgilerin sarhoşluğuyla. Kibrit kutusu gibi binaların çevresini saran ışıklar da yandı, atmosfer harika.

Her şarkı geçişinde 16 Grammy ödüllü David Foster ile ayrı bir mizah, hikaye, karşılıklı konuşmalarla geçen konseri hayranlıkla dinliyor ve izliyorsunuz. Andrea Bocelli bir çok şarkıda farklı enstrümanları ile eşlik eden sanatçılarla aynı sahneyi paylaşıyor. Bu konser hayatınızda ve hafızanızda hiç unutmayacağınız bir anı olarak kalacak.

Bu arada size bir sır vereyim mi, Portofino’ya evet gittim, ama bu konserde hiç bulunmadım 😉

📍Konser linikine buradan ulaşabilirsiniz, iyi keyifler…

Dip Not: 2013 yılında “Portofino’da Aşk” adındaki sinema filminde, Andrea Bocelli’nin 2012 yılında Portofino’da özel bir davetli grubuna verdiği konser görüntülerine de yer verilmiştir.

Birçok kişinin bildiği gibi ünlü aşk şarkılarına yer verdiği konserinde davetlileri adeta büyüler Bocelli. Filmde bu konser ve konser öncesinde sanatçının İtalya’daki evinde kendisi ile yapılan özel bir röportaj da yer almaktadır.

Konser prodüktörlüğünü, aynı zamanda röportajı da gerçekleştiren 16 Grammy ödülünün sahibi David Foster yapmıştır. Ülkemizde de vizyonda gösterilen bu film 87 dakika konser, 10 dakika da özel röportajdan oluşmaktadır.

Zeynep Yazıcıoğlu