
Son Kuşlar | Sait Faik Abasıyanık
Geçen hafta sitemiz yazarlarından Pınar Sude Genç, Sait Faik Abasıyanık’ın “Seçme Hikayeler”inden bahsetti. Onu okuduktan sonra benim de canım Sait Faik Abasıyanık çekti.
Yalnızlık
Birkaç yıl önce şuursuz okumalarıma son verip bir yazarın tüm eserlerini okumaca şeklinde bir düzen tutturmuştum. Bu çerçevede okuduğum yazarlardan biri de Sait Faik Abasıyanık olmuştu.
“Havuz Başı” öyküsündeki şu satırlardan etkilenmiştim:
“Milyonluk şehirlerde de yaşasa, insanoğlunun içinde yalnızlık, kendi içine çekilme, sinme günleri doludur. Bitişik doğmadığımıza göre içimizdeki sevinçleri, kederleri başkalarıyla her an paylaşmamıza imkan mı vardır? En yakınlarımızdan bile bucak bucak kaçtığımız, derdimizi kimselere söyleyemediğimiz günlerimiz olmaz mı?
Karı koca, ana oğul, kardeş, baba, hep ayrı ayrı kederlenmez, üzülmezler mi? Müşterek kederler, müşterek sevinçler ne kadar azdır. Kendi kendimiz kadar kim paylaşır derdimizi? Gün olur dost, sevgili, arkadaş, baba, ana oğul, kardeş hep elimizi bırakıverir. Hem yapayalnız doğup kendi başımıza ölmüyor muyuz?”
Kendimi yalnız hissettiğim o dönemlerde Sait Faik’in bile yalnızlıktan yakındığını görüp şaşırmıştım.
Çünkü Sait Faik gibi, insanları dinlemeyi, onları incelemeyi, onlar üzerine düşünmeyi seven bir adam bile yalnız kalmış.
Dağarcığında yüzlerce insan olmasına rağmen Sait Faik bile yalnızlığı keşfetmiş, tatmış, yaşamış ve bundan yakınmış.
Hikayeler
Benim okuduğum “Son Kuşlar” adlı kitabının içindeki hikayeler şunlardı:
– Son Kuşlar
– Bulamayan
– Yaşayacak
– Kendi Kendime
– Radyoaktiviteli, Röportajlı Hikaye
– Bir Kaya Parçası Gibi
– Gün Ola Harman Ola
– Ağıt
– Balıkçısını Bulan Olta
– Barba Antimos
– Haritada Bir Nokta
– Sivriada Geceleri
– Sivriada Sabahı
– Türk Ülkesi
– Yandan Çarklı
– Pay
– Korentli Bir Hikaye
– Kırlangıç Yuvasındaki Kadın
– Dondurmacının Çırağı
Son Kuşlar
1952’de yazdığı Son Kuşlar’ı okul dönemlerimden hatırlıyorum. “Okuduğumuzu anladık mı?” soruları için kullanılırdı bu hikaye.
Hikayeye göre insanlar kuşların bol olduğu dönemde avlanmışlar. Kuşlar da sonra artık gelmez olmuş tabi.
Ardından insanlar bu defa yeşilliklere göz dikmişler.
“Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi.”
Bilmiyorum okuduğumuzu anladık mı?
Saygılarımla,
Hülya Erarslan
5 YORUMLAR
“Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi”
Bu tür etkileyici öğretilerin hep kızılderililer tarafından yapıldığına (😊) inandığım zamanlarda okuyup çok etkilenmiştim. Şimdi hatırlayıp tekrar o günleri yaşadım.
Teşekkürler
Sait Faik gerçekçiliği her zaman ön planda tutmuş, kalemini her daim daha iyi bir dünya umuduna amade etmiştir… Açık ve eleştirel cümleleri, can acıtmak için değil de o umudu koruyabilmek adına hep zarif durmuştur…
Kısa ve öz çok iyi yansıtmışsınız Üstadı…
Yüreğinize, kaleminize sağlık…
Sanırım tüm yazar kadrosunda bir ben kalmışım Sait Faik okumayan 🤦🏻♀️ Okuyayım bari ilk fırsatta 😉
Pınar Sude’nin yazısından beri benim de canım Sait Faik okumak çekiyor gerçekten de.
Sait Faik’i kendisiyle anlatmak….
Müthiş bir yorumdu.
Tebrik ediyorum.
Teşekkürler herkese ve iyi okumalar 🙂
Bu arada meraklısı için Burgazada’da Sait Faik Müzesi var. Yaşadığı ev müze yapılmış:
http://saitfaikmuzesi.org/