Satır Arası

Yalnızlık

27 Eylül 2019

Yazı: Yalnızlık | Yazan: Nalan Erpolat

Hep denir ya “Yalnızlık Allah’a mahsustur” diye; evet insan yalnız olamaz. Hep çevresinde, ailesi, arkadaşları, akrabaları, eşi-dostu olsun ister. Hayatı paylaşacağı birileri olsun, içini dökebileceği yakınları olsun diye düşler. Günün birinde yalnız kalma fikri bile çok korkutur insanoğlunu. Hemen herkesin düşüncesinde, yalnız kalmanın sonu acıdır, depresyondur.

Bir taraftan da, zaman zaman istenen, özlenen bir durumdur yalnızlık. İnsan kendi ile baş başa kalmak ister, kendini dinlemeyi ister. Özler başkalarının düşünceleri araya girmeden sadece kendi düşüncelerine yoğunlaşmayı. İhtiyaç duyar buna. Bir “oh” demektir bu onun için, derin derin nefes alabilmektir, kendisi ile birlikte sadece kendisi olabilmektir. Bir nevi özgürlüktür, öylece kendini salıvermektir.

İstatistiklerde Yalnızlık

Daha başa gelmeden, insanları çok korkutan bu duygu ile ilgili BBC, dünyanın farklı bölgelerinden 55.000 kişi ile görüşerek bir anket yaptı. Sonuçlar, kafalardaki klasik “yalnızlık” algısından çok farklı görünüyor.

Yalnızlık duygusunu en çok yaşlıların yaşadığı düşünülür ama ankete göre, 75 yaş üstünün %27’si, 16-24 yaş aralığının ise %40’ı yalnız hissediyor.

Anketin ikinci şaşırtan sonucu ise yalnız insanların sosyal becerileriyle ilgili. Sosyal becerileri ya da sosyal ilişkileri zayıf olan insanların yalnız kaldığı düşünülür genellikle, fakat ankete göre yalnızlık duygusunu yaşayanların sosyal ilişkileri toplumun genel ortalamasından farklı değil.

Çelişkinin Sebebi

Hem anketler, duymayı beklediğimizin dışında hem de bu kadar çok korkulan yalnızlık zaman zaman hatta sıklıkla istenen, özlenen bir şey oluyor. Bu çelişkinin sebebi, son yüzyılın bir sorunu aslında.

Kalabalıklar İçinde Yaşanan Yalnızlıklar

Bu çağda herkes, her an bir sosyal çevre içerisinde. İş hayatında, aile hayatında ya da arkadaş çevresinde, sürekli birçok insanla iletişim içinde ama bu durum asla bir tercih değil, tamamen mecburiyet. Etkileşimin, sosyal çevrenin bu kadar önemli görüldüğü bu devirde, insanların herhangi bir sosyal gruba ait olma ihtiyacı var ama bu sosyal ihtiyaç, kişisel ve ruhsal ihtiyacı karşılamıyor. Hatta, sosyal çevreden kopmama adına, bireyler çoğu zaman kendi değerlerinden, alışkanlıklarından kısaca kendilerinden vazgeçerek, kendilerine yabancılaşıyorlar. Bu durum, en kalabalık ortamlarda bile, kendini yalnız hisseden, derdini paylaşamayan, birbirine çok benzeyen yapay yüzlerle karşılaşmak zorunda kalan bireyleri doğuruyor.

Sonuç olarak da yalnızlık duygusu her bireyde ayrı ayrı kendini gösterebilecek potansiyel bir duygu oluyor. Bu yolun da sonu depresyona kadar gidebiliyor. İlk akla gelen kurtuluş da “kendiyle baş başa kalmak” ya da toplumda en çok kullanılan tabir ile “kafa dinlemek” oluyor.

Cesur Olmak Gerek

Bu duruma düşmemek, toplum içinde yalnız hissetmemek için, herkesin ihtiyacı olan şey cesaret. Sosyal ortamlardan kopma endişesi taşımadan, kişiler kendi özlerini korumalı ve kendileri olarak, her yerde kabul görebilecekleri farkındalığına ulaşmalıdırlar.

Bu farkındalık, insanları daha enerjik ve daha mutlu hale getirir. Mutlu insanlar da mutlu toplumların tohumlarıdır.

Cesaret ve Mutlulukla…

Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 27 Eylül 2019 at 16:16

    Yalnızlık ile ilgili değişik dönemlerden geçtim. Bir zamanlar asla yalnız kalamazdım, birkaç saat evde tek başıma bile duramazdım. Yalnız kaldığımda çok depresifleşirdim. Çok fazla arkadaşı olan, ailesi ile arkadaş gibi olan birisi olduğum için de yanımda hep birileri bulunurdu. Bir ara da sanırım şu ergenlikten dolayı kalabalıklar arasında bile çok yalnız hissetmeye başlamıştım, çok insan var etrafımda ama kimse beni anlamıyor, diye düşünüyordum. Bir zaman sonra da bunun üzerine gitmem gerektiğini düşündüm. Bol bol yalnız kaldım, başlarda çok zordu. Tek başıma hiçbir şeyin tadını çıkartamazdım. Kendimle yüzleşemediğim için böyle olduğunu düşündüm. Sonra şimdiye kadar yaptığım tüm hatalar için kendimi affettim. Ve evet, şimdi yalnız başıma zaman geçirmekten oldukça keyif alıyorum. 🌚
     
    Yazınız çok hoştu, kaleminize sağlık…

    • Yanıtla Nalan Erpolat 27 Eylül 2019 at 21:02

      Sudecim, yorumun, güzel bakış açın ve kocaman yüreğinle mutlu ettin beni. Çok teşekkür ederim. 🤗😊😘

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan