Satır Arası

Yapabileceklerimiz

11 Mart 2022

Yazı: Yapabileceklerimiz | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Hayatlar ve hayâller” tek bir kavram gibi kalıplaşmış şekilde girdi son yıllarda dilimize. Gerçeklerden fersah fersah uzak görünen güzellikler karşında zorluklarla dolu olan hayatlar.

Bazen ulaşılmak istenen bir kariyer, bazen bir dinlenme saati, bazen de ideal olarak dayatılmış fiziksel güzellik hayâl olarak zihnimizde beliriyor. Aslına bakıldığında, bu unsurlar yaşam açısından ya da insan doğası açısından imkânsız değildir. Ama “gerçek” olarak algılanan “hakikat”ler zihinlerde o kadar uç şekilde zor ki artık olabilecek şeylerin olması bile büyük hayâller gibi düşünülüyor.

Gerçek Ve Hakikat

Bu iki kelime eş anlamlı gibi duyulsa da aslında değil. Gerçek, herkes için her zaman aynı olan nesnel durumlardır. Hakikat ise gerçeğin zihinlerde algılanma biçimidir. Bu algılanma biçimi de özneldir.

Her birey gerçekleri kendi hayat şartları, tecrübesi ve birikimleriyle bir hakikate dönüştürür.

Virginia Woolf’un söylediği gibi:

“Hepimiz aynı dünyaya bakarız ancak farklı gözlerle görürüz.”

Hayâl olarak düşünülen unsurlar da aslında bireyler için hakikat çatısı altına girer. Yani o bireyin hakikati olarak o unsur hayâldir. Birçok insan için ise hayâl değil, ulaşılmaya çalışılan hedeftir. Kimi 3 ayda ulaşmayı hedefler, kimi 2 yılda ama yine de hedeftir. Bu bireyler kendi hakikatlerinde “hayal” olarak kodlamamışlardır onu ve o yolda ilerlemek vardır yol haritalarında. Bu koşullarda, şu anki durumları da kendi zihinlerinde umutsuz değildir hiçbir şekilde. Bir çıkış yolu mutlaka vardır ve o kaç kere denerse denesin o yolu mutlaka bulacaktır.

Diğer taraftan, hayâller karşındaki gerçekleri, biraz da esprili olsun diye, abartmak aslında zor olan gerçeğin, zihinde iyice zor ve umutsuz olarak algılanmasına sebep olur. Bu umutsuzluk da yavaş yavaş hayatın geneline yayılır ve bireyi hayatta hiçbir şey için gayret göstermeyen insan haline getirir. Sonra da bireyin hakikati “Ben yapamam, zaten hiç yapamadım” şekline dönüşür.

Bu bakış açısı potansiyeli görmezden gelmek ve dolayısıyla köreltmek hatta öldürmektir.

Oysa ki her bireyin kendisini şaşırtacak bir potansiyeli vardır.

Çevresini gözlemlerken herkes bazen şöyle bir cümle kurar. “…… da şu işi ne kadar güzel yaptı, ben asla yapamam onun yaptığını” ya da “Böyle sıkıntılara nasıl dayandı, ben olsam ölürdüm.”

Daha sonra başına benzer bir şey geldiğinde, ölmediğini ya da yaptıklarının çok da zor olmadığını yaşayarak görür. Kendisi de şaşırır kendi yapabildiklerine. Bunları yapmaya belki hayat mecbur etmiştir o bireyi ama sadece cesaret edemediği için, “Benden olmaz” dediği için, hayattaki güzelliklerden vazgeçtiği için yapmadıkları gelir aklına. “Yapabilirmişim aslında” der ve pişman olur. Tam bu sırada yine bir uzağın eşiğindedir. Ya “Bu zamandan sonra olmaz” diyecektir ya da “Neden olmasın” diyecektir.

“Neden olmasın” diyenler aldıkları her nefesin hakkını vererek, kendilerine verilmiş potansiyeli kullanarak yaşarlar.

Önemli olan potansiyele erişmektir. Bu da sadece düşünce ile olmaz. Tüm hedefleri duygularla ve güzel hissettirecek sonuçlarla köprülemek gerekir. İyi hissettirmeyecek hiçbir şey için heyecanlanmaz insan. Heyecan duymak, umut etmek gerekir ki insan adım atabilsin. Adım attıkça ve umudunu kaybetmedikçe potansiyelini fark eder herkes.

İçimizdeki tüm potansiyeli güzel duygular için ortaya çıkarmak, kendi hayatımıza borcumuzdur.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 13 Mart 2022 at 09:12

    Hayatta en sevdiğim “yapma hali” olup biten ,kendiliğinden kolaylıkla yapıverdiklerimdir…Plan proje beni sıkıyor..Ancak içlerinde “gerçekçi” olanları yaratabilirsem. …İşte o zaman yürütebiliyorum…
    Sevgiler, selamlar…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan