Aramak
Tüm saatler aynı yalanı söyler. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne (Ahmet Hamdi Tanpınar romanı) göndermek çözmez teninden damarlarına değin işlenmiş bu yalanı. Tüm yalanlar aynı ustanın karanlık belleğinden çıkmış gibi gelir, öylesine de inandırıcıdır. Hâlbuki nesiller, nesiller boyu zamanı vardı yalanları tutarlı kılmak için saatleri yapan, zaman dilimlerini oluşturan, saatleri aynı yalana ayarlayanların.
Hep Yalan
Tüm saatler aynı yalanı söyler. Yalan bazen bileklerinden, bazen gözlerindeki bir kırıntıya sığınmış bakışmak isteğinden, bazen bakışlarından girer içeri, yayılır, sen zaten hazırsındır. Yalana inanmak, inandığın yerde kalmak ne kadar kolay geliyor. Hiçbir zaman anlamadım. Tapındığım düşünsel, düşsel ve adımlarla bezeli putlarımı bile sorguladım her zaman; ne kadar inanırsam inanayım. En sonunda ayırdına varıyor özündeki ışık dışındaki her şeyin put olduğunu. Yalanlarla bezeli sahte bir erinç yerine, sahtekârca bir döngünün içine kapılıp gitmek yerine kırmızı hapı seçip gerçeğin çölünde ışımak erdemine kavuşursun. Zamanla yürüdüğün yolun çöl olmadığını görmek ise, yol adımlamak, çevrende milyonlarca görünen o tek saatin yalanının yol açtığı buhranda yavaş yavaş, adım adım ilerlemeyi sürdürmek ile ilgili.
Hangi Çılgınlık?
Tüm saatler aynı yalanı söyler. Mabudunu oluşturup putperest olmakla suçlar vecd halinde yığın. Tüm saatler aynı yalanı söyler. Gerçeği görmekteki o ilk an, o ilk şaşkınlık, o andaki tavır; o ne sessiz bir haykırış, o nasıl bir çılgınlık?! Hangisi çılgınlık, hangisi gerçekten çılgın? Görmezliğin kandırılmış algılarla örülü çizilmiş gözlerinin savladığı o büyük yalan varken hangi çılgınlık? Hangi çılgınlık? Tüm saatler aynı yalanı söyler ve sürükler yığınları ardından.
Kırık Kalpler
Kırılmış kalplere ağlar yığın hep bir ağızdan ve kırar tüm kalpleri arkasından. Ve ağlar, ağlaşır sahtekârca eskiden masum olduğunu savladığı kendi kalbinin anısı için aslında. En büyük sahtekârlığı kendisine karşıdır o kötücül yalancının. Kendine söylediği yalanı örtmek için yavuzlaşır, yavuzluğunda yitirecek kadar benliğini. Yavuzlaştıkça daha da parlar o iblis beyazı giysileri, tenini yadsır o yavuz hırsız. Masumiyeti çalıp iblisliğe değişir tüm bir gerçekliği.
Tüm saatler aynı yalanı söyler ve yalanlara kapılmak kolay gelir insana. Ne çılgınca!…
Sevi ve ışık ile!…
Atakan Balcı
4 YORUMLAR
Yaşadığın yerde herkesin saatini yanlış, tek seninki doğruyu gösteriyorken, kendininkinin doğruluğunu her şeye rağmen diğerlerine göstermeye çalışmak gerekir mi peki sence? İnsan yanlış olduğunu bilmesine rağmen çoğu zaman çoğunluğun yargısıyla yaşamıyor mu? Bir kısım ise deliliği kabul etmek pahasına kendi zamanının gerçekliğini yaşayacak kadar cesurdur belki de 😉
Sokrates gibi, Niçe gibi deliler (?!) yaşamın ve uygarlığın tek umudu değil mi zaten? 🙂 Teşekkürler!…
Ne kadar güçlü olmalı? Yalanlar içindeyken yalanları fark etmiyormuş gibi yalandan yaşayarak onlarla dalga gecmek… Seçtiğim yol bu. Eğleniyor muyum? Evet…
Güzel bir yazı…
Bu bir yol ve yaşanası yollardan biri. Yalanları görüp parçası olmamak çok değerli, hangi yolla olursa olsun. Teşekkürler!… 🙂