Gırgırına

Gençlik Özenmesi

15 Temmuz 2020

Gırgırına | Gençlik Özenmesi | Cem Albayrakoğlu

Uzun bir aradan sonra yeniden yazma rutinine dönmek, iki haftada bir sizlerle bir araya gelmek aman Allah’ım ne güzel bir şey, sanki Maksim Gazino’da sahneye çıkar gibiyim 😁😁😁

Her zaman olduğu gibi kafamda bir sürü anı geçit töreni yapıyor. Bu hafta hangisini yazayım diye düşünüyorum.

Bak bir tane geldi aklıma ama bütün yeşilaycılar topa tutmaya kalkmaz umarım beni. Neyse bu köşenin de formatı belli 😉 Hâlâ devam ediyorsanız beni okumaya, e alışmışsınızdır diye düşünüyorum kalemime 🙃

Hazırsanız başlıyorum o zaman.

Ortaokulda herkes bir haltmış gibi sigara içiyor. Ben de aralarında saf saf takılıyorum. Şimdiki aklım olsa, hayatta…

Sigara içmeye bahane mi yok, aka boka sigara içiyoruz. Her teneffüste, ev-okul yolunda serviste…

Benim şöyle bir dezavantajım var; evde kimse sigara içmiyor. Misafir sigarası var sadece, o da kim bilir kaç yıllık. Annem kimseye sigara içirmez, bir tek Hesna Teyze’ye serbest, o kadar. Ona da derdi ki; “Senin sigara adeta kokmuyor.” Ulan hepsi sigara işte, aynı duman.

Bildiğimiz tek sigara, o zamanlar Uzun Marlboro, başkası olmaz.

Neyse bir paket alıp, gittim okula. Ceketin iç cebine saklamıştım ama nasıl korkuyorum yakalanacağım diye, sorma gitsin. Olmaz olmaz ya, o sabah arama yapılacağı tuttu. Beni her zaman bulmuştur, o kadar şerbetliyimdir. Herkes didik didik aranıyor. Ulan bana geldi sıra; “Sen geç, nasıl olsa sen kullanmazsın” demesinler mi? Aaa bir gücendim, bir gücendim; esrara başladım, dermişim 😂 Yok yok başlamadım tabi. Kafaya bak; neye güceniyorsun, ne güzel işte, di mi?

Ondan sonra, millet bana vermeye başladı paketlerini, nasıl olsa sen aranmıyorsun diye. Tekel bayisi gibi takılıyordum bir ara, hiç paket almaya gerek kalmamıştı. Duyar gibiyim, otlakçı diyor bazıları içinden ama o da işin komisyonuydu diyelim. Hem riski al hem de ödül olmasın, ayıptır demeyin öyle 😉

Sonra bir gün evde Barış’la -liseden arkadaşım- dedik alem yapalım bizim evin balkonunda. Aldık iki paket en hafifinden sigara, ikişer de bira. Allah’ım 2 birayla kafa oluyoruz, ne günler… Kuruyemiş falan, oturduk balkona. Aman kimse bizi görmesin diye de balkonda camları da açmadan kukuman kuşu gibi çöktük sandalyeye, başladık sohbet muhabbet içmeye. Oldu mu bütün balkon duman, göz gözü görmüyor. Hafif diye de içtikçe içiyoruz sigarayı. Kafalar oldu zaten… İki biranın da çakır keyfliliği var. Dedik bari camı açalım da duman çıksın. Ulan tam açacağım camı, annemin apartmandan arkadaşı, yoldan apartmana doğru geliyor. Tabi ki kabak gibi görüyor beni.

Sallamıyor gibi yaptım ama ne mümkün.

“Siz sigara mı içiyorsunuz?” diye sormaz mı?! Balkonun durumu zaten facia, az daha camı açmasam dumandan boğulacağız.

“Yoo sohbet ediyoruz” dedim. “Yok ben seni gördüm, sigara içiyorsunuz” diyor.

Nereye kadar yalan söyleyebilirim; duman da duman. “Yok bu en hafifi” diyorum hâlâ camdan. Allah’ım ya Barış da benimle aynı kafada; bir şey olmaz, diyor.

Gözlerimize dumanı yiye yiye, oğuştura oğuştura, bira ve sigara içmiştik. Sonra ablam geldi; “Siz,” dedi, “delirdiniz herhalde. açsanıza camı, ev dumandan leş gibi kokmuş.” Ne surat yapmıştı bana sonra.

Zamanla prof. olduk sigara konusunda; bütün taktikleri ve zulalama yerlerini öğrendim.

Gene de başta da söylediğim gibi, evde kimse içmediği için çok zor oluyordu. Her akşam yemekten sonra bin bir bahaneyle sokağa çıkıyordum; yok onu alacağım, yok bunu canım çekti gibi gibi sebepler…

Bir tanesi var ki bence en bombası.

Evde nikotin ihtiyacı tavan yapmış, nerede ve nasıl içeyim diye düşünürken ampul yandı kafamda ve dedim ki banyoda sıcak suyu açayım, nasılsa buhar olur ve koku olmaz diye cin bir fikir belirdi kafamda. Başladım planı yapmaya. Altı üstü bir adet sigara içilecek. Kafa işte, hey Allah’ım 🤦🏻‍♂️

Açtım sıcak suyu, kaynar hâle gelip banyoda buhar olunca kıstım sıcak suyu, azcık ılık olunca girdim banyoya. Bir yandan sıcak suyu kalbım tarafından alıyorum, diğer tarafım da suyun yanında açıkta. Yaktım sigarayı tatlı tatlı içiyorum. Bir nefes, iki nefes derken ufaktan sıcak suyun da etkisiyle kalbim sıkıştı ama sigarayı da bırakamıyorum. Amaç o 3-4 nefes. Sonra baktım bayılacak gibi oluyorum, hemen söndürdüm.

Eee izmarit, onu ne yapacağım? Bir yanda kalp sıkışması gibi bir şey, diğer yanda izmarit. Ev halkı, diyor bu ne uzun banyo böyle. Neyse izmariti küçük tuvalet camından salladım gitti, apartman boşluğuna. Banyodan çıktım, evin içine doğru bir buhar anlatamam. Annem hemen, “Sen bir haltlar karıştırıyorsun ama hadi bakalım” diyor. Ortada delil de olmadığı için fazla bir şey diyemiyor ama. Haberi yok ki oğlu bir sigara uğruna zıbarıyordu. Nasıl korkmuşsam bir daha o taktikle sigara içmedim. Zaten kimseye de tavsiye etmem.

Sonra tabi başka formül bulmak lazım diye ne saçma sapan fikirler geliştirdim ama hiçbiri fayda etmedi.

Bir keresinde benim odanın camında içiyordum; bitince, dedim aşağıya atayım. Bir fırlattım, ağaca geldi. Ulan, dedim, bahçeyi yakacağım. Bu korkuyla bir kova suyu aşağıya ağaca doğru döktüm. Ağaç dışında her yere geldi. O su sesine millet cama çıktı. Ben camda ampul gibi yine; suçlu suçlu içeri girip, hiçbir şey yokmuş gibi camı kapatıp, perdeyi çektim.

Tabi komşular hemen apartman görevlisi ile haber gönderdiler. Annem bir fırça çekti tabi önce. Sonrasında dedi ki; oğlum gel konuşalım. Bak sigara şöyle zararlı, böyle kötü, diye hemen bir güçlü bir nasihat.

Bu arada annem sigara konusunda sıfır bilgili. En hafifini içiyorum deyince ben, “Hangi sigaraymış o?” diye sordu. “Muratti” diye cevap verdim.

“Ooooo hem de Muratti içiyorsun. Bugün onu içen, yarın neler içmez” diye veryansın söyleniyor. Dedim, “Anne o en hafifi.”

“Sen sus, ben bilmez miyim?” diyor. Ben de “Evet anne bilmiyorsun” diyorum ama ne fayda, çok kızmıştı. Tabi yaş ilerledikçe ve zaman geçtikçe söylenmemeye başladı ama hâlâ “İçme oğlum” der.

Ve evet keşke bıraksak…

Bu haftalık da bu kadar görüşmek üzere.

Gırgırına,
Cem Albayrakoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 15 Temmuz 2020 at 10:41

    Bahçedeki ağacı yakmaya kalktığın bölümde kahkahalarla güldüm 😂😂😂 Ne alem adamsın ya 😂
     
    Ben bu olayı nasıl bilmiyorum, ona şaşırdım. Bir de konu sigara olunca, bana sigara içmeye başladığını söylediğinde yaşananların da olacağını düşünmüştüm 😉 Sonuçta o zamanların kuvvetli bir yeşilaycısı olarak sana ve akraba, dost herkese yaptıklarım malum 😂 Hey gidi günler… Gene götürdün beni o yıllara.
     
    Kalemine, yüreğine sağlık canikom 🤗😘

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 15 Temmuz 2020 at 11:20

    Evet doğru söylüyorsun, ben onu unutmuşum. Senin her zamanki “Niii”lerin eşliğinde dinlemiştin 😂
     
    Beğenmene sevindim canım 🤗

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 22 Temmuz 2020 at 11:23

    Yine hep bir sonraki bölümü merak ettirerek okutan bir yazı… Buhar taktiğine koptum. :))) O yıllarda hayal gücü seviyemiz bambaşkaydı harbiden…
     
    Geçmişle aran bu kadar iyiyken, gelecek de seni mutlu etsin dilerim.
     
    Sayende yine güldük. Kalemine, hafızana sağlık 🙂

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 22 Temmuz 2020 at 17:47

    Beğenmene sevindim gelecek ile ilgili dileklerine tesekkür ederim

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan