Varlık Sancısı

Perge Antik Kenti

12 Ağustos 2020

Yazı: Perge Antik Kenti | Yazan: Hüseyin Küçükkelepçe

Bu yaz Perge kentini gezdim. İşlevsiz ama estetik olan mirastan alınan keyif, imgelem gücüyle doğru orantılıdır. Sanat, “Tinden doğan ve yeniden doğan””* ise harabelerin bakandan tekrar -belki ilk doğumdan daha muhteşem- bir şehir olarak doğması için “ihtiyaç için sığınak/rant için sığınak/beton kafa/gecekondu” levelini geçmiş olması zorunludur.

Durmaksızın görüntü çekenler, başkaları için gezenler

Sıcak bir yaz günü hem de güneşin pik yaptığı bir saatte şehre güneydoğu kapısından giriş yaptık. Ülkemizin belki de en iyi durumdaki antik kenti Perge; devrilmiş yosunlu taşlar, sütunlar, irili ufaklı çok sayıda kertenkele…

Beş dakika önce içinden geçtiğimiz mahalle aklımızdan çıkmıyor. Belli ki kıyas yapılacak. Büyü bozulmasın diye birebirimize “sus” işareti yaparak ayakta kalan duvarlara, kemerlere ve mesajları taşıyan sembollere bakıyoruz. Gezegeni saran salgın hastalığın bir hediyesi olarak kentte, “ağustos böceklerinin, adeta toprağın soluk alıp vermesini andıran tek düze vızıltısından başka bir ses duyulmuyor.””** Nesnenin bilincinde olmadan durmaksızın görüntü çekenler (başkaları için gezenler) yok ortalıkta.

Soyutun tam uygun olarak somutlaşması

Kendi âlemlerimize dalmak için ayrılıyoruz. Mabedin kapısında duruyorum. Bir gün önce gezdiğim Antalya Müzesi’ndeki -burada yapılan kazılarda bulunan- Grek Tanrılarının heykellerini yerleştiriyorum. Zeus, Hermes, Apollon… İnsan anatomisi ancak bu kadar güzel olur. Şuh kahkahakların yankısını duyduyduğum hamamın orta yerine üç güzeller heyekelini kondurdum. Kentin merkezi olan sütunlu caddenin girişine İmaparator Hadrianus’un halkı selamlayan heykelini diktim. İmparator Semtimius Severus’u da kendi adıyla anılan çeşmenin hemen yanındaki mermer sütunların ön tarafına yerleştirdim.

Zengin bir toplum, atletik beyler, güzel kadınlar, estetik kaygıyla inşaa edilmiş beyaz mermerden bir kent. Keyif yapacaksan böyle bir yerde yapacaksın, diyorum içimden. Bu şehir için vurucu bir cümle şöyle olabilir: ideanın ideale dönüşmesi, yani soyutun tam uygun olarak somutlaşması…”*

Perge’yi kıskanan, hasedinden çıldıran Hades’in intikamı

Bu güzel düşünceler her tarafımı sarmışken birden küçük bir rüzgar çıktı. Kapkara bir atlı bana doğru geliyor sanki. Bu Hades… Önünde durduğum mermer girişin bir kısmı yok. İleriye baktım aynı durum başka sütunlarda da var. Rüyada organlardan birinin yerinin boşluk olarak görülmesine benzer bir duygu. Boşluk kapkara betonla doldurulmuş. Yoğunlaşan ruhun simetrisi mermer taşıyıcı adeta felç olmuş*. Hades’in hakim olduğu çağdayız. Beton ana silahlarından biri… Bir mermer diyarı olan ülkemizde güzeller güzeli Perge, Hades’in icadı olan zift benzeri bir maddeyle restore edilmiş. Perge’yi kıskanan, hasedinden çıldıran Hades, yüzyıllar sonra intikamını almış.

Sonsuz mutlak olumsuzluk noktasına gidersek sır çözülür

Beyaz mermer neden kapkara betona bulanmış? Görgüsüzlük, bilgiszlik, değer bilmezlik, sorumsuzluk… Yetkililer görevlerini hakkıyla yapmadı. Liste uzar gider. Günlük lakırtılar sadece kızgınlık getirir. Kavrama yakalaşırsak yani dialektiğin/eytişimin uğrağına -sonsuz mutlak olumsuzluk noktasına- gidersek sır çözülür.

Irmak bazen temiz, bazen kirli akıyor. Ne yazık ki biz kirli dönemine denk geldik. Hepsi bu. Ha! ileride birleşiyorlar o başka bir level…
 
 
Hüseyin Küçükkelepçe
 
 

Notlar & Açıklamalar:

* Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in Estetik isimli kitabından esinlenme ⇡⇡⇡
** Momo | Micheal Ende ⇡⇡⇡

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan