Ay Işığı Yolcusu

Kaktüs, Gül, Nilüfer

20 Nisan 2021

Yazı: Kaktüs, Gül, Nilüfer

Çiçekler soluk, gökyüzü açık. Kimseler, yığın yığın, koşturuyor dört yöne. Yanlışlıklar komedisine döndü bu boyut. Yanlışlar komik değil, yanlışlıklar ise hiç değil.

Ben bir kaktüsüm, üzerimde açan bir tek gülüm var. Gülün bittiği yerde ne başlar? Gülümü kopardılar ve bana çirkin diyorlar. Beni çirkin görmek için hep çırpındılar. O gül benim “sür”ümdü, özümü gösteren ayna ama sizin aynalarınız yansımalar kentidir, değil mi? Ne acı! Boş ayna ve soluksuz var oluşum, soluğum,

Su, konuşur

“Om mani padme hum!” ve nehirler çağıldar, çağlayanlar seslenir var oluşa. Ve kendilerini “var” görenler asla işitemedikleri yöne çevirip kulaklarını şakırlar biribirlerine; “Ay ne güzel şu ses!”

Duydukları bu ve tüm söyledikleri de şu kadar erişemedikleri dilin sözcüklerinden algıladıkları kadar; “Ne güzel… “, “Su sesi… “

Bir nilüfer çiçeğinin odağında oturup, yaşama tutunup erinci aramak tüm yaşam boyunca, ne kadar garip!? Aslında erinç nilüfer çiçeği değil mi? Aradığın mükemmelliğin odağında olan senin soluksuz soluğun değil mi? Çevrende kurbağalar, sinekler; sinekler, kurbağalar… Herkes bazen kurbağa, bazen sinek ve bazen sinek, bazen kurbağa, yığın! Halbuki sinekler ve kurbağalar aydınlık ereğe kendi yollarınca, kendi ayaklarına bulaşan aydınlık tozlarınca, daha yakın onlardan.

Gül ve diken

Siz bakar ve kaktüs görürsünüz, sözde görürsünüz, ne denir?! Diken!… Gördüğünüz, göreceğiniz bu; diken! Aman dikkat edin, teniniz incinir. Sizin yalnız teniniz incinir. Yüreğiniz… incitir.

Düşünmeyin özgür, sınırsız anlaklarla, algınızın tan yerini açmayın duvarsız algılara. Düşünür gibi edin, hep haklı çıkın, kendinize inanın, taa göğün ötesine kadar inanın, duvarları dayanak sayın, sizler hep haklı çıkın, tamam ve hiç düşünmeyin, aklınıza bile gelmesin “Peki o dikenler, işte o dikenler nasıl ortaya çıktı?”

Sizin teniniz acır, benim yüreğim! Siz bas bas bağırırsınız aman herkes duysun, siz yıldızı olun gezegenlerin, haklı olun, inanın, bilmiş olun tam ve tamam olun yeter ki “Canım acıyor!” Kaktüsün üzerindeki gülü koparın ve bağırın görkemli, sözde masum, özde kurumlu tavrınızla “Bakın ben ne yaptım? Ben yaptım!” Çiçek yapamazsınız, çiçek açarsınız ancak! Siz ağulu yüreğiniz, ağu saçan diliniz, masumiyet masallarınız ve tüm o haklılığınızla, çiçek açabilir misiniz?

Erek iyesi, yolun toz ve toz üyesi soluklara acı, sürgün, baldıran revadır, diliniz kimine çok tatlı fakat içiniz her zaman acıdır, acıtır. Ve suçlayıcı im parmağınızı uzatır, suçlarsınız da kaktüsü “Canımı yaktı!” Sökülüp atılırım kökümden, dışarıdaki çöllere atılırım. Varlığınızla her nokta çöl değil mi? İçimdeki evrene sığınırım. Kimseler düşünmez, kimse sormaz yine “Peki o diken o ele nasıl battı? Kaktüs müydü gerçekten can yakan?”

İçimdeki evrene sığınırım.

Sevi ve ışık ile!…

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 22 Nisan 2021 at 19:55

    “Om mani padme hum!”
     
    Bedeni, sözlerimizi ve zihni saflaştırma yolunda yürümeye devam.

    • Yanıtla Atakan Balcı 24 Nisan 2021 at 14:34

      Şu konuşur ve biz duyarız. Kalabalıklar ise haykırır bir ağızdan: “Ay ne güzel su sesi!” Kara kuzulara selam olsun!
       
      Teşekkür ederim canım!…

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan