Yaşamak Yaratmaktır

Beethoven, 9. Senfoni ve Avrupa Sorunu

30 Aralık 2021

Yazı: Beethoven, 9. Senfoni ve Avrupa Sorunu | Yazan: Prof. Dr. Atilla Erdemli

19 Ocak 1972’de Avrupa Konseyi bakanlarının Strazburg’daki toplantısında Beethoven’in 9. Senfoni’nin bitiş bölümü olarak bestelediği Neşeye Övgü (Neşeye Ağıt, Özgürlüğe Ağıt | Almanca: Ode an die Freude) adlı müzikal çalışma, Avrupa Birliği Marşı olarak kabul edildi.

Karar Avrupa Birliği’ni oluşturan tek tek her toplumun kendi içinde, kendi ulusal marşını etkilemiyordu, ayrı deyişle her toplum kendi ulusal marşını kendisi için kullanacaktı fakat Avrupa Birliği’nin bütünüyle ilgili durumlarda 9. Senfoni’nin kabul edilen bölümü çalınacaktı.

Bu durum 9. Senfoni’nin koral bölümünün temelini oluşturan dünya görüşüyle bağdaşıyordu.

Burada sorun şu: Koral bölümde dile gelen ve böylesine önemli olan nedir? Başkaca sorarsak; Avrupa Birliği için neden yeni ve görkemli bir Ulusal Marş bestelenmesi düşünülmedi de 9. Senfoni’nin 4. Bölüm teması ulusal marş olarak kabul edildi? 9. Senfoni’de Avrupa Birliği ile örtüşen ne söylenmektedir?

Her kültür öğesi gibi 9. Senfoni de bir dünya görüşü ve yaşama anlayışında temellenmektedir. Schiller’in Sevince Türkü (Lied an die Freude) adlı şiirinin yazılışı da çağın aynı düşünsel gelişmeleri bağlamında ortaya çıkmıştır.

18. yy Aydınlanma Çağı olarak adlandırılır.

“Aydınlanma” sorun olarak bu çağda ele alınıp irdelenmeye başlanmıştır. Beethoven’in yetiştiği çevreler Immanuel Kant’ın felsefesinde temellerini bulan Alman İdealist Felsefesi’nin ortaya koyduğu düşünceler, yaşama anlayışları, dünya görüşü ile gelişmekteydi. Schiller’in “Sevince Türkü” adlı şiiri de bu düşünce ortamının bir ürünü ve geliştirilen ülkülerin bir dile gelişiydi. Öte yandan bu çağ aynı zamanda müzik dehalarının çağıydı.

Op 125 re min. 9. Senfoni, 4. Koral Bölüm; Schiller’in “Sevince Türkü” adlı şiiri üzerine kurulmuştur. Schiller bu şiiri bunalımlı bir zamanında yazar fakat sonra beğenmez. Şiir eline geçtiğinde Beethoven onu yeniden ve 9. Senfoni’de kullanılacak biçimde düzenler.

Burada şöyle düşünülebilir:

Beethoven, Sevince Türkü’yü neden bir senfoni olarak besteledi?

Çok güzel, evrensel bir şarkı besteleyebilirdi ve bu aynı düzeyde etkili olurdu. Yapmadı. Bir oratoryo veya bir requiem de besteleyebilirdi ve bunlar müzik tarihinin pırlanta yapıtları olabilirdi. Yapmadı. Neden bir Senfoni besteledi?

Bir başka soru; yalnızca dört sesi (Tenor, Bariton, Alto ve Soprano) kullanabilirdi, neden koroya gerek gördü ya da yalnızca koroyu kullanabilirdi, neden koro yanında bu dört sese de gerek duydu?

Soruların yanıtı “senfoni” kavramında: Senfoni, özgün yazılımı ile Symphonia, “Sym” ve “Phonia”dan oluşur; Türkçesiyle “birlik” ve “sesler”den oluşmaktadır. Yani bütün insan seslerinin bir araya geldiği bir “yaşama ortamı”; dostça, kardeşçe, uyum içinde ve yapıcı-yaratıcı.

Beethoven, senfoninin insana ait mümkün bütün sesleri içermesini istemektedir. Bu istek ile “Sevince Türkü“de yinelenen

Kardeş oluverir bütün insanlar

sözü bütünleşmektedir. Önemli olan bütün insanlardır. Bazılarının mutluluğu, bazılarının gönenci değil, bütün insanların mutluluğu ve gönenci esastır. Yalnızca insanlar da değil, günümüz koşullarında düşünecek olursak bütün dünyanın yapıcı-yaratıcı ve kardeşçe yaşamaya gereksinimi vardır. Aydınlanan insan; insanlarla, dünya ile hatta evrenle düşünür.

Kardeş oluverir bütün insanlar.

Ardından bir başka çağrı gelir:

Bütün insanlar kucaklayın birbirinizi,
tüm Dünya’yı sarsın öpüşmeniz.

Artık bu sözlerle bağdaşacak tek bir müzik türü vardır: Symphonia.

Ne var ki Dünya, üzerinde kardeşçe yaşanacak durumda değildir. İnsanın tarih boyunca süregelen yanlışlarıyla Dünya birçok bakımdan harap durumdadır. Bunun için ilkin Dünya’nın ve elbette yaşamanın yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bütün insanların kardeşçe, dostça yaşaması ya da Dünyamızın bir barış yurdu olması için çalışmaya çağrı, koral bölüm başlarken şöyle dile getirilir:

Ey Dostlar!
Bu sesleri değil,
Daha hoş ve daha sevinçle dolu olanları
söyleyelim.

Daha sonra sav şöyle pekiştirilecektir:

Büyülerin yeniden birleştiriyor;
çağın kıyasıya ayırdıklarını.
Temiz kanatlarının süzüldüğü her yerde
Kardeş oluverir bütün insanlar.

Senfonide ortaya koyulan sav açısından Avrupa Birliği düşüncesine bakarsak; “‘Avrupa Birliği’ düşüncesi yalnızca Avrupa Ulusları’nı mı kapsıyor yoksa tüm insanlığı mı?” sorusu gündeme gelir. Yalnızca Avrupa Birliği uluslarıyla düşünülürse senfonideki “bütün insanlar” sözüyle uyuşmaz; bütün insanlarla düşünülürse, Avrupa Birliği’in konumu ve işlevi sorun olacaktır. Öte yandan sayın Şansölye Angela Merkel, Türkiye’nin AB’ye girmesi söz konusu olduğunda “AB’nin ortak birleşeni Hristiyanlıktır” demiştir. Oysa 9. Senfoni’de “dinler üstü” bir anlayış ortaya koyulur.

Schiller’in şiirini Beethoven’in 9. Senfoni için düzenlediği biçimiyle irdelersek insanın Dünya’daki durumu da görülür:

İnsan yalnızdır, kendisine güvenip bağlanacağı herhangi bir kuvvet yoktur, cennetten kovulmuştur ve bir daha oraya dönemez; güvenip, yaşamayı yeniden kurabileceği yalnızca kendisi vardır. Kendi yaşamasından kendisi sorumludur. Üstelik tarihi boyunca “yaşama oyunu”nu hep yanlış oynamıştır ve kendi yapıcı-yaratıcı gücünü, olgunluğunu, önemini kötüye kullanmıştır. Sonunda yalnızca yıkımlar, umutsuzluklar ve acılarla dolu bir yaşam kalmıştır. Şimdi kendine bırakılmış, kendi yaşamasını kendisi yeni bir anlayışla, eskiden alınan derslerle yepyeni bir yaşama, yepyeni bir insanlık ve hep aydınlanan bir Dünya yaratılacaktır. Senfoni bütün insanların birleşmesiyle, insanlıkla bütünleşerek ve İnsanlık olarak sona erer.

Avrupa Sorunu

Avrupa bir sorun mudur?

Sorun olmak ya da sorunu olmak günlük yaşamada pek iyi karşılanmazsa da sorun insan yaşamı için oldukça önemlidir: Sorunu olmayan yerinde sayar. Sorun gelişmenin, ilerlemenin dayanağıdır. Bu nedenle akıllı insanlar sorundan kaçmazlar.

Avrupa bir sorundur. Avrupa Birliği bu sorunlarını çözdükce ortaya çıkacak ve olgunlaşıp, gelişecektir.

Avrupa Birliği düşüncesi 20. yy’a ait değildir. Avrupa (Europa), kavram olarak Antik Çağ Mitolojisi’ne kadar geri gitmektedir. Siyasi bakımdan birleşik bir Avrupa düşüncesi 742-814 yıllarında yaşamış Büyük Karl tarafından öne sürüldü ve o zamandan günümüze dek, değişik zamanlarda, değişik bakımlardan irdelenerek geliştirildi.

Birliğin kurulmasından sonra farklı sorunlarla karşılaşılması ve uğraşılması elbette olağandı. Günümüzde, Avrupa Birliği’nin yaşadığı sıkıntılara bakarak kimi çevrelerde “AB bitiyor” söyleminin ortaya çıkmış olması, köklü bir gelişmeye güncel bir eleştirinin ötesine geçmez. AB’nin bu günkü krizi gelişmenin, yetkinleşmenin, yerini bulmanın olağan sarsıntılarıdır. Bu sarsıntıların, bu sıkıntıların yaşanması gerekir; değilse birliğin sağlamlığından söz edilemez.

Şimdi yukarda değinilen soruya bakalım:

“Avrupa Birliği düşüncesi yalnızca Avrupa uluslarını mı kapsıyor, yoksa tüm insanlığı mı?”

Avrupa Birliği düşüncesi bir tasarımdır. AB’nin kurulmuş olması onun bir tasarım olmasını engellemez; tersine AB’nin gücünü artırır ve onu gelişen, yetkinleşen bir yaşama yoluna sokar. Bu tasarımın, insanlığa musallat olmuş ve her geçen gün daha da güçlenerek yayılan bir “yaşama hastalığı” karşısında gelişmesi olağandır.

Günümüz dünyasında değerler çözülmekte, insanlık gevşemekte, saldırganlıklar çoğalmakta, aykırı yaşamalar hızla artmaktadır. Bu gelişmeler içinde Avrupa Sorunu, Avrupa İnsanlığının yaratılma sorunu olarak biçimlenmeyi düşündürmektedir.

“Avrupa İnsanı”nın gerçekleşmesi gerekir. Avrupa İnsanı ve Avrupa İnsanlığı ne ölçüde gelişirse, Avrupa Birliği o ölçüde gelişecektir. 20.yy’ın ihtiyacı olan hümanizmanın yaratılma olanağı buradadır.

9. Senfoni’de söylenen, istenen, duyurulan da bu yeni hümanizmadır: İster Avrupa İnsanı olsun, ister tüm İnsanlık olsun Dünya’nın gereksinimi bu yeni hümanizmadır. Burada 9. Senfoni, 4. Koral Bölüm’ü yeniden dinleyebiliriz.
 
 
Prof. Dr. Atilla Erdemli
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 4 Ocak 2022 at 08:40

    Atila Bey, AB’nin marşı olarak çok iyi bir seçim yapıldığı anlaşılıyor. Büyük bir zevkle okudum ve dinledim, teşekkürler.
     
    İyi seneler.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan