Yaşamak Yaratmaktır

Şimdilik

30 Mart 2022

Yazı: Şimdilik | Yazan: Prof. Dr. Atilla Erdemli

 

“Şimdilik” sözünü Heidegger terminolojisiyle “das man” olarak anlayabiliriz.

 
İlkin Covid-19 başladı; hızla yayıldı, pandemiye dönüştü. Yaşama biçimimiz etkilendi, zorlandı, yavaş yavaş değişime girdi ve değişim sürüyor. Doğa kendisiyle oynanan bir oyuna yanıt verir gibiydi. Doğanın yanıtı Delta Varyantı ve Omicron olarak sürdü.

Uzman kişilerle söyleşilerde dile gelen bir soru:

Acaba sonuna mı geldik?

Soru gelişmeleri iştahla veren basın organlarında da konu ediliyor. Gizli bir umarsızlık ve kaygı yaşamanın dokusuna siniyor. PCR kuyrukları, aşı kuyrukları uzuyor, libertenler tepkilerini özellikle Avrupa’nın değişik kentlerinde sırasında polisle kavgayı sürdürerek gösteriyor, hükümetler yeni kararlar alıyor; toplumların birçok kesiminde değişim getiren uygulamalar yürürlüğe sokuluyor. Salgın kendiliğinden, sanki doğalmış gibi, yaşamamıza yeni kavramlar getiriyor. Bunlardan biri iğne ucu dokundurur gibi bir etki yapıyor: Şimdilik.

“Nasılsın?”
“Şimdilik iyiyim.”
“İşler nasıl?”
“Şimdilik iyi gidiyor.”

Geçmişte ölüm var –biliyoruz-.
Gelecekte ölüm var -görüyoruz-.

Geçmişi ve geleceği ölüm taşıyor. Yaşamayı taşıyan yalnızca şimdiki zaman: Şimdilik, şimdiki zamanı yaşıyorum. Neyle gelirse gelsin pandemi içiyle, dışıyla insan yaşamını duygu yitimine götürüyor.

“Şimdilik…” anlamsız, kuru, öylesine söylenmiş bir teselli sözü. Havaya üflenmiş sabun köpüğü gibi bir bilinç durumunu dile getiriyor.

“Şimdilik” diyerek yaşayanlar kendilerini bu ana bırakanlardır. Geleceğe dokunamıyorlar; oysa insanın varlık yapısı ileriye doğrudur. Ancak geleceğe yönelen kişi özgür olabilir. “Şimdilik” diyerek yaşamayan kendi var oluşunu anlayan, anlamlı kılandır. Özgür insan kendisini kendisi için yapan; özgürlüğünü yaratandır. İnsanın varlık yapısı özgür olmaya göredir.

Öte yandan iç huzursuzluk, sıkıntı, iç daralması kuşattığında insan çıkışı bulunmayan bir boşlukta gibidir. Bu tam da pandemi yaşamıdır. Birey ona kapıldığında kendisini akışa bırakmayı ve “şimdilik” ortamına kapılmayı kurtuluş zanneder. Heidegger diliyle söylersek; iç daralması bireyin tüm yaşamını kapsar, güvenini kırar, yalnızlığa tutsak eder; bireyin orada asıl yitirdiği “kendisi olmak”dır.

“Şimdilik yaşamalar”, günübirlik yaşamalar; kitleye sığınmalar ve kendini oyalamalarla aldatır. Oysa zaman pandemi savaşlarına girmemizi istemektedir. Varlığımız için, var oluşumuz için gerekli bu. Bu savaşa bilim insanları çoktan girdiler fakat onların başarısı yalnızca ayakta kalmamızı sağlar; asıl savaş tek tek bireylerin yaşamasında gerçekleşmelidir.

“Yaşama” özgürlük istiyor.

Heidegger’in işaret ettiği ilginç bir durum var:

İnsanı “şimdilik”e götüren bütün ruh durumlarımız aynı zamanda var oluşun bir olanağıdır. Böylece pandemi ne denli geniş ve kuşatıcıysa var oluşun da en az o denli geniş ve kuşatıcı olması gerekiyor. Bu başarıldığında kazanan insan olacaktır.

Pandemi biter mi?

Hiçbir pandemi bitmez; biri biterken bir başkası gelir. “İnsan yaşamı”nın çizgisi bu. Eğer bitseydiler insanın yaratıcılığı, özgürlüğü ve hatta mutluluğu için çok cılız birkaç olanak kalırdı, tam da “şimdilik” yaşamı.
 
 
Prof. Dr. Atilla Erdemli
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan