Ay Işığı Yolcusu

Koptu

21 Aralık 2021

Yazı: Koptu | Yazan: Atakan Balcı

Koptu yaşamla bağım uzun süre önce ama yaşamakla değil.

Güzel gözler görüyorum ara sıra, gülen gözler, iyi veya kötü sihirler. Ahh o sihrin ışıkları, nasıl bir göksel sarsıntı, ahh o sihrin…

Kahramanmaraş ağlıyor kan içinde. Yüzünü kesermiş atalar ağıt yakarken yasta, kan ile göz yaşı birbirine karışır. Kahramanmaraş’ta yüzler, gözler hep kan içinde.

Gözlerimden, haşlanmış, öldürülmüş 12 yaşındaki bir oğlanın kanı gibi kızıl kan akıyor gözyaşları, görsen de, görmesen de kızılı. Yıl 1978, aralık ayı; yığın yine yığın gibi davrandı, kesti tüm kişilikle/insanlıkla bağını.

Ve on altı buçuk yaşında, işlemediği bir suçla suçlanan çocuğu bağışlamayanlar, “Asmayalım da besleyelim mi?” diyenler, “Bir sağdan bir soldan astırdım, elim titremedi” diyenler titreye titreye can verdiler çok sonraları ya, o kâtillerin üzerine gitmezken de çok rahattı içleri. Aynı silâhtan çıkan farklı kurşunların kurbanlarının ardından birbirine düşman olan yığınlar, aynı tuzaklara düşmekten yorulmadılar. Ülkeye, yeryüzüne, yiten canlara yakılan ağıtlar gökleri sardı ama onlar kin, kan, intikam diye diye soluklara sarılmaktan, sıkı sıkı kucaklamaktan yorulmadılar. Onlara kalsa tutumları sevgiydi, yurttu, ulustu, îmândı, kucaklamaktı. Bağıra çağıra boğarken ülkenin, yaşamın, yeryüzünün geleceğini, sorsan tüm ettikleri “sevmek”ti.

Koptu yaşamla bağım uzun süre önce ama yaşamakla değil.

Güzel gülüşlerle ısınıyor içim ara sıra ve içimi açan pırıltılar. Ne kadar tatlı o sihirler! Ne denli yüksek ve derin bir ana yıldız, yer yüzünün ana yıldızı “Güneş” gibi nasıl sıcak, nasıl ışıtıyor gökyüzümü durmadan.

Bu ülkede, 1978’de, 12 yaşındaki bir çocuğun haşlanmış cesedi bulundu bir kazan içinde ve o kimseler ki o günden sonra nokta kadar olsun utanmadan kişi/insan yüzüne çıktılar. “Vatan, millet” nâralarıyla vatanın da, her etnisiteden, dilden, inançtan Türk yurttaşının canını yaktılar. Nâzım ne demişti hâlbuki:

“Vatan, ki bu insanların evidir
Sevgilim onlar, vatana düşman.”

Vatan/yurt bizim evimizdir, evimizi başımıza yıktılar. Yıkarken de, yıktıktan sonra da aslâ utanmadıkları gibi yine yine hep “Vatan, millet, îmân” sloganları düşmüyordu adlâ dilinden o yavuz azgınlığın.

Nâmık Kemâl için ne demişti Ulu Önder, “Yüreğimin babası” mı? Ne söylemişti vatanın/yurdun çektikleri için o büyük usta:

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara mâderini?”
Mustafa Kemâl yanıtlar on yıllar sonra o dizeleri,
‘Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini.'”

Bu ülkenin çocuklarının canını yakanlar, onları “kahraman” diye her yerde sunan, ağırlayanların unuttuğu veya unutmak istediği bir nokta var ki, bu ülkede “kemâl”ler de, Mustafa Kemâller de aslâ tükenmez. Ne haşlanmış o çocuğu unuturuz, ne sevgimiz azalır ne de bilincimiz kör duygularla, ön yargıyla, bilmişlikle kararır.

Koptu yaşamla bağım uzun süre önce ama yaşamakla değil aslâ.

Vardım, varım, vâr olacağım.

Sevi ve ışık ile!
 
 
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan