Kurgu Dışı

Çalış(ma)mak

25 Ocak 2022

Kitap: Çalış(ma)mak | Daha Ciddi Bir Mesai | Yazar: Ödön von Horvath | Yorumlayan: Josh Cohen


Çalış(ma)mak | Daha Ciddi Bir Mesai | Josh Cohen

Kitabın adı ve tipi bende çalışmamaya övgü şeklinde bir kitap olduğu izlenimi yaratmıştı ama değil. Çalışmaya övgü de değil. Çalışmak ve çalışmamak arasındaki dengenin tutturulmasına övgü.

Bunu bazı ünlü isimlerin hayatlarını anlatarak ve bazı hikayeleri irdeleyerek örneklendiriyor. Örneğin Andy Warhol, David Foster Wallace, Emily Dickinson, Orson Welles gibi isimler ve Katip Bartleby, Oblomov… gibi roman karakterleri üzerinden anlatıyor.

Çalışmak ya da Çalışmamak, İşte Bütün Mesele Bu

Öğretilerin çalışmayı ne kadar yücelttiğini anlatıyor kitap başta. Özellikle dinler “Çalışın, çalışın, çalışın” diye öğütlüyor. Kapitalist sistemde de durmaksızın çalışmaya odaklı hayatlar dikte ediliyor.

“Kapitalizm, kültürümüzde çalışmanın egemen statüsünü yerleşik kılmakta o kadar başarılı olmuştur ki söz konusu etik artık dini temellerinin desteğine ihtiyaç duymaz.”

Yani çalışmanın yüceliği o kadar benimsenmiş durumda ki insanları çalışmaya yönlendirmek için dini bir telkine ihtiyaç kalmadı.

Motivasyon konuşmaları yapılıyor şimdilerde çokça. Çalışmak iyidir temalı içeriklere sahip oluyor bu konuşmalar. Böyle böyle çalışmanın aksini düşünemez hâle geliyor insanlar. Çalışmak belki o kadar da övgüye değer olmayabilir ama bir soru işaretinin bile akla gelmesi mümkün olmuyor. Çünkü insanlar içselleştiriyor artık çalışmanın gerekliliğini. Aksi bir hâle düştüklerinde kendilerini kötü hissediyorlar.

“Çalışma bir kez dışarıdan dayatılan bir gereklilik yerine içeriden işitilen bir çağrı hâline gelmeye görsün, artık bu sesi yetersiz ya da suçlu hissetmeden durdurmak daha da zorlaşır.”

Çalışmamak | Boş Zaman

Çalışmak bu kadar zorunlu görülünce zaman da değerli hâle geliyor. Boş zaman, tatil zamanı, hafta sonu… Hep kaliteli vakit geçirme histerisi başlıyor.

“Çalışmayı kutsallaştırarak gündelik yaşama yeni bir yöntem ve amaç zorunluluğu getirmiştir ki bunun en önemli sonuçlarından biri zamana en büyük değerin verilmesi olmuştur.”

Çalışmamak | Uyku

İdeal uyku saati konusunda bir fikir birliği yok. Kimisi az uyku iyidir, kimisi çok iyidir derken yazar kulağıma su kaçırdı:

“Bugünün yaşam tarzı sayfalarının uyku bozukluklarına takmış olması tesadüf değildir. (…) Uyku çalıştırılamadığımız tek durumdur; şirketlerin ve askeriyenin uyku ihtiyacını asgariye indirmenin yollarını aramaya bu kadar ilgi duyması ve maddi olarak buna yatırım yapması hiç de şaşırtıcı değildir.”

“Az uyuyun, çok çalışın” diyenden ben bir kıllanırım artık.

Çalışmamak | Tükenmişlik Sendromu

Meryem Uzerli tükenmişlik sendromuna yakalandığını söylediğinde sayesinde ilk defa duyduğum “tükenmişlik sendromu”ndaki tükenme ilk kez 1974’te Alman-Amerikalı bir psikolog tarafından “Giderek artmakta olan aşırı çalışma ya da stresin neden olduğu fiziksel ya da zihinsel çöküş” anlamında kullanılmış.

Çalışmamak | Bir Şey Yapmak ya da Yapmamak

Korona zamanında karantina günlerini nasıl geçirdiğini paylaştı bazı insanlar. Kimisi dil öğrenmiş, kimisi bol bol kitap okumuş. Yazarın sürekli bir şey yapmak, bir şey öğrenmek gerek hissi ile ilgili de diyeceği var:

“Gerçekte ne istediğimizi keşfetmemizi öneren çok sayıda popüler kitap, makale ve TED konuşması ortaya çıktı. Bunlardan hiçbiri aslında istediğimiz şeyin hiçbir şey seçmememize izin verilmesi olduğu olasılığını akla getirmiyor.”

Hiçbir şey yapmasak olmaz mı? Bunu düşündürüyor yazar. İlla bir şey yapmak zorunda mıyız? Bir şey yapmayı seçiyorsak başka bir şey yapmaktan/yapmamaktan feragat ediyoruz demektir.

“Bir şey yapmak ya da bir şey olmak için diğer pek çok şeyi yapma ya da pek çok şey olma özgürlüğünden feragat etmek gerekir.”

Yazar diyor ki bir de bu kadar çok şey yapıp yapıp hâlâ hiçbir şey yapmamış hissi taşıyabilirsiniz:

“Bu kadar çok şey yapmaktaki tuhaf şey, bir noktada hiçbir şey yapmıyor gibi hissetmeniz. İşi sevmeyi ya da işten nefret etmeyi bırakıyorsunuz, işi yaptığınızı pek fark etmiyorsunuz bile.”

Çalışmamak | Sanat

Kitapta çok çalışmıyor ya da çok boş zamanı var gibi gözüken insanların aslında ne kadar üretken olduğu anlatılıyor. Üretkenlikleri daha çok sanat üzerine. Bu çerçevede “Sanat ile meşgul olmak çalışkanlık mıdır, değil midir?” gibi bir akıl yürütme var kitapta.

Çalışmamak | Daha Ciddi Bir Mesai

Kitabı okudum bitti ama bir sorun, nasıl bitti. Kolay değildi, zevkli de değildi. Sarmadı beni. Beklediğim gibi değildi. Beklediğim, “Çalışmamak candır abi yaaaa”yı sağlam argümanlar üzerine oturtacağım bilgiler vermesi idi. Gerçi belki de kitapta o bilgiler vardır da ben anlamamışımdır. O da mümkün.

Kitabın adının aklıma getirdiği bir reklam var. Hatırlar mısınız? “Trik trak trik trak olur mu hiç çalışmamak” Kitabın adı her seferinde aklıma bu melodiyi getiriyor. Olabilirmiş işte çalışmamak, neden olmasınmış?

Çalışmak/çalışmamak ile ilgili bir kitap daha söyleyebilirim.
Bkz: Tembellik Hakkı
 
 
Saygılar,
Hülya Erarslan
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan