Portakal Çiçeği

İyi De Benim Soyum?

1 Haziran 2022

Yazı: İyi De Benim Soyum? | Yazar: Sıla Malik

Son zamanlarda farklı sosyal medya platformlarında gördüğüm ve beni de üstünde düşünmeye sevk eden bir konu aslında, soyadı.

Doğduğumuz andan itibaren belirli bir aileye, soya mensup oluyoruz. Hayata isim-soyisim ikilimizle başlıyor, ona alışıyor ve kendimizi bu ikili üstünde inşa ediyoruz. Ancak bir noktaya gelindiğinde, hür irademizle evlenmeye karar verdiğimiz erkeğin soyadını almamız teklif ediliyor. Bu teklifi topyekun reddedebiliyor muyuz? Bilmiyorum. Bildiğim hali ise kendi soyadımızın yanında eşimizin soyadını da taşımamız gerektiği.

Sadece soyadıyla da kalmıyor ki. Bağlı olduğun kütük de değişiyor. Aile köklerin bambaşka bir adrese yazılıyor bir anda. Tanımadığın/tanıyacağın bir sürü isimle aynı soy ağacında buluyorsun kendini.

Neden? Kadınlar neden soyadlarını değiştirmek zorundayken erkekler değil?

Soy erkekten yürüyor diye mi? Kadından da yürüyebilir. Kadın bilir kaç çocuk doğurduğunu, kaç can yeşerttiğini. Düşününce ne kadar ataerkil bir sistem olduğunu daha iyi kavrıyor insan.

Bir ailenin tek kız çocuğuysanız, tebrikler. Ailenizden kalan son nefer sizsiniz. Artık baba tarafınızın soyu yürümeyecek. Çünkü sizin doğuracağınız çocuk ailenizin genini taşımayacakmışçasına başkalaşacak. Oysaki sadece soyadı değişik olacak.

Benim soyadım MALİK. Türkiye’de bu soyadına sahip olan tek Türk aileyiz. Ve eğer soyadı Malik olan başka bir Türk’e daha rastlarsanız, büyük olasılıkla akrabamdır. Bu kadar özel ve şahsına münhasır bir soyadı bizimki. Ayrıca genlerden gelen karakteristikle belli bir ağırlığı da kazanmış zamanla. Ben bu zamana kadar hep Sıla Malik’tim. Ve medeni halim ne olursa olsun Sıla Malik olarak kalmayı istiyorum.

Bu konunun nasıl rahatsızlık yaratmadan bu kadar kolay kabul edildiğini anlamak zor geliyor. Ama şöyle bir bakınca özellikle televizyon dizilerine. Kız evlendikten sonra kendi ailesi “Sen artık Şuoğlu’sun. Ona göre davran” replikleriyle; zengin, güçlü karakterli dizilerdeki kadınlar ne hikmetse kocalarının soyadıyla isimlerini kabartma peşindeler.

Bir isimle değişebilecek kavramlar, bağlar mı söz edilenler? Aynı şey annelerimiz için de geçerliymiş aslında. Onlarda bir imza ile vazgeçmişler büyük şeylerden.

Geçen bir videoda yemek üzerinden konuşan bir çifti izliyorduk. Adam Gaziantepli ve her şekilde yemeklerini öven biriydi, eşi de bu konuda eleştiri getirdi. Adamın sorusu ise şu oldu? “Senin kütüğün nerede?” Evlendikten sonra kadının kütüğü Gaziantep olarak değişmişti çünkü. Kadın cevap verdikten sonra ise “Olay kapanmıştır.” Gereksiz bir tartışmaya yersiz bir diyalog değil mi? Bilmediğimiz yere kütüğümüz geçince oralı gibi olmayı, orayı onlar kadar sevmeyi de paket olarak veriyorlar sanki.

Ülkemizde bir Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller var erkek olarak soyadını alan. Ve kendi soyadını çocuklarına geçirebilen tek kadın Tansu Hanım. O dönemki sokak arası dedikoduları tahmin edebiliyorum.

Erkek hegemonyasının sistemi işliyor tüm dünyada. Erkekler soyun devamını sağlıyor, kadınlar ise o soy devam etsin diye kendi soyundan vazgeçiyor. Zamanında soy kurur diye kız çocuk istemeyenlerin zihniyeti ise soyun devamı için bir kadına, ana rahmine ihtiyaç olduğunu bile anlayamıyor.

Kraliyet Ailesi‘nde bile bir tartışma olmuş zamanında bu konu. Prens Philip çocuklarına kendi soyadını ilk başlarda verememiş daha sonra büyük bir mücadele ile Mountbatten-Windsor ikili soyadının kullanılmasına karar verilmiş. Koskoca kraliçe bile kraliyet kurallarını eşine geçirememiş.

Umarım paralel evrenlerin birinde, kadınların soy devamını sağladığı, çocuklarına kendi soyadlarını verdikleri ve kütüklerinin değişmediği bir düzen vardır.
 
 
Sıla Malik
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan