Patikli Seyyah

Hayaller İguazu, Gerçekler …

7 Temmuz 2022

Yazı: Hayaller İguazu, Gerçekler … | Yazan: Pelin Öncüoğlu Işık

Bir gezgin olarak bana en çok sorulan soru şu oluyor:

“Başına hiç beklenmedik, kötü bir şey, bir aksilik, geldiği olmuyor mu?”

Olmaz mı? Yolda olmanın en çok sevdiğim yanlarından biri o beklenmedik olaylar. Bazen iyi, bazen kötü, bazen sizi sınırlarınıza kadar zorlayıcı. Ama onlar olmazsa seyahatiniz eşsiz olmuyor, dergilerde okuduğunuz seyahat rotalarından biri oluyor. Oysa o beklenmedik şeyler, onu sıra dışı yapıyor, hayâlden öte ete kemiğe büründürüyor.

İşte tam öyle bir hikaye bugün size anlatacağım. Malum seyahat ederken ülkelerde görülmesi gereken belli başlı, kilit noktası yerler oluyor. Brezilya ve Arjantin için İguazu Şelaleleri de böyle bir yer.

İguazu

İguazu ŞelaleleriBurası 1984 senesinden beri UNESCO Dünya mirası olarak koruma altında. 2011 yılında ise dünyanın yeni yedi doğal harikasından biri olarak seçilmiş. Üç ülkenin kesiştiği yerde derin yarlardan setler halinde düşen kar beyaz sular, düşerken etrafa saçtıkları su zerrecikleri, gün ışığıyla buluşup harika gök kuşakları oluşturan ve üzerinde çoğu zaman bir değil, birden fazla gökkuşağının parıldadığı; arkasını, yanını, önünü Amazon Ormanlarının yeşil dev yapraklarına dayadığı güzeller güzeli İguazu Şelalesi.

İguazu Nehri ve İguazu Şelaleleri, Brezilya ve Arjantin ülkeleri arasında, doğal ülke sınırını oluşturuyor. Nehir 1320 km uzunluğunda. Bu nehir iki ülke arasında iki dev basamaktan 82 metre yükseklikten akıp Parana Nehri’ne dökülüyor. Aslında şelalenin %80’i Arjantin, %20’si Brezilya tarafında olsa da manzara en iyi Brezilya tarafından izlenmekte. Özellikle “Devils Throat” yani “Şeytan Boğazı” olarak adlandırılan “u” şeklindeki girintiyi karşınıza alıp en güzel manzarayı belleklerinize çekmek istiyorsanız mutlaka Brezilya tarafına geçmeniz gerekiyor.

İşte ben de tam olarak böyle yaptım. Bir süredir ikinci defa geldiğim Buenos Aires’de kalıyordum. O da bir başka maceranın konusu. Hostel’de tanıştığım Amerikalı Ryan’ın da bir sonraki rotasının İguazu olduğunu öğrenince rotalarımızı birleştirmeye karar vermiştik. İki yeni arkadaş, bolca sohbet eşliğinde otobüsle sınıra kadar geldik.

Otobüsle sınır geçtiniz mi hiç, bilmiyorum fakat bu da bence değişik bir deneyim.

Özlelikle de Güney Amerika’da. Keza burası uyuşturuculara kolay ulaşılabilen bir yer. Zaten çoğu uyuşturucunun anavatanı burası ve bazı ülkelerde kullanımı serbest. Dolayısıyla biz sırt çantalı turistler için kafa karışıklığı yaratan, aslına bakarsanız suistimale sebep olabilen bir durum. Bu yüzden sınır geçişlerinde, özellikle biz sırt çantalı turistler didik didik aranıyoruz.

Nasıl oluyor bu süreç anlatayım:

Sınırda önce otobüslerden iniyorsunuz. Kontrol noktasında çantalarınız ve siz ayrı ayrı xRay’den geçiriyorsunuz, ardından çantalarınızı otobüslerin önünde bırakıp köpekli polislerin otobüsü aramayı bitirmelerini bekliyorsunuz. Sonra da tekrar otobüse atlayıp sınırdaki köprü ile Arjantin’den Brezilya’ya Foz do Iguaçu şehrine geçiyorsunuz.

Foz do Iguaçu

İguazu ŞelaleleriBurası 250.000 kadar nüfuslu bir şehir. Iguazu Nehri’nin kenarına kurulmuş ve son yıllarda sanayileşmeye başlamış fakat daha ziyade şelaleler yüzünden turistik bir yer.

Foz do Iguaçu’ya vardığımızda nemli, nispeten karanlık bir hava ile karşılaştık.

Tropik kuşaklarda iklimler kuru ve yağışlı olmak üzere ikiye ayrılıyor. Seyahat ederken planları buna göre yapmak gerekiyor. Yılların tecrübesi ile anladım ki tropik kuşakta hava ne kadar sıcak olursa olsun seyahat etmek için kuru mevsimi tercih etmek gerekiyor.

❗️Buna göre Iguazu Şelaleri’ni ziyaret etmek için en ideal zaman haziran-eylül arası fakat gelin görün ki benim ilginç bir şansım vardır.

İguazu’ya adımımızı attığımızda bizi nemli, toprak kokan bir hava karşıladı.

2 aydır yolda olmamın ve bu yolculukta bugüne kadar 5 ülke, 43 şehir dolaşmış olmamın verdiği yorgunlukla bizi karşılayan bu karanlık hava canımı sıkmadı. İguazu Nehri’nin hemen yanında yer alan hostelimizin hamaklarından birine kurulup birkaç gündür yazamadığım günlüğümü yazıp, 16 kiloluk sırt çantamın ağrıttığı kemiklerimi dinlendirmek, yürümekten kasılıp gerilen kaslarımı gevşetmek hiç de kötü gelmemişti.

Zaman beni kovalamıyordu. Geri dönüş bileti henüz alınmamış bir yolculuktu benimkisi. Keşfetmek için acelem yoktu ve her şeyi hayatın akışı içinde önüme çıktığı gibi yaşamaktan keyif alıyordum. İşte bu yüzden karşıma çıkan terslikleri de kocaman kucaklıyordum. Bu aralar çok yağmur yağmışsa ne olmuş yani. Birkaç gün soluklanmaktan zarar gelmezdi. Biz de ellerimizde defterlerimiz, çaylarımız hamaklarımızda sohbet ederek ve yazı yazarak İguazu Şelaleleri’nin bizi kabul etmesini bekledik.

Hamak

Geldiğimiz günün akşamı gök delinircesine yağmur yağmaya devam etti. İlk defa tropik yağmur görmüyordum fakat bu biraz fazla yoğun muydu ne? Yağmur yağmaya, biz hamaklarda dinlenmeye devam ettik. Hostelimizden kızıl kahve renkte çağıldayarak akan Iguazu Nehri’ni görebiliyorduk. Yağmur harika bir toprak kokusunu da beraberinde getirmişti. Taptaze bir kokuydu tüm şehri kaplayan. Ve biz hâlâ beklemeye devam ediyorduk. Hosteldeki resepsiyonistten günbegün şelalenin durumunu öğreniyorduk. Yoğun yağış sebebiyle şelalenin Arjantin tarafını ziyarete kapatmışlardı. Sadece Brezilya tarafı açıktı. Şayet şimdi ziyaret edersek bizi bekleyen manzaranın ne olacağını tahmin edemediğimiz için biraz daha beklemeye karar verdik.

Buenos Aires’ten tanıdığım bir başka gezgin arkadaşımın da arkadaşları ile birlikte Foz do Iguaçu’ya geldiği haberini aldım. Yeteri kadar dinlenmiş olduğum için artık gezmek, keşfetmeye devam etmek istiyordum. Arkadaşlarla buluşup kaldığımız yeri keşfetmeye karar verdik. İşte o zaman durumun vahametini daha iyi anladık. İguazu Nehri’nin yanından geçen asfalt yolun bir kısmı, nehrin çamurlu sularına gömülmüştü, yolun kenarında nehre bakan şekilde yerleştirilmiş banklar artık suyun ortasında kalmıştı, kızıl kahve suların içinden yer yer elektrik direkleri çıkıyordu. Gözlerimle görünce durumu daha iyi anlayabilmiştim.

Hayâlim fotoğraflardaki gibi arkasını yemyeşil ormanlara dayamış, metrelerce yükseklikten bembeyaz dökülürken rengarenk gökkuşaklarına sebep olan cennetin yeryüzü versiyonu idi. Elenor Roosevelt’in de dediği gibi seyir tepelerinden çağıldayan İguazu sularına bakıp zavallı Niagara demek istiyordum.

Şelalenin Arjantin tarafının açılmasını daha fazla beklemenin anlamsız olduğuna karar verip bu haliyle İguazu Şelaleri’ni görmeye karar verdik. Brezilya tarafından da güzel manzaralar görebilirdik.

Şelaleye vardığımızda dünyanın bu yedi doğal harikasından birini bir çamur deryası olarak karşımızda bulduk. Şelale boyunca kat kat çıkan seyir tepelerinin pek çoğu sular altında kalmıştı bile. Her biri 40 metre kadar yükseklikteki iki dev basamaktan dökülen sular artık bir tek devasa basamağa dönüşmüştü. İkinci basamak kayaları hırçın bir şekilde döven çamur renkli bir suyun altındaydı.

Fotoğraflardaki estetikten eser yoktu karşımızda. Kızgın, vahşi, ölesiye güçlü bir su kilometrelerce çağıldıyordu. Bu önüne geleni yutan doyumsuz çamur deresini en yukarıdaki seyir tepesinden izledik. Olduğumuz yerden bile yüzümüze su zerrecikleri geliyor, incecik sulu bir zırhla kaplanıyorduk.

Karşımda kartpostallardaki manzara yoktu belki ama yine de hayranlık verici bir hâli vardı bu vahşi manzaranın. Doğa kudretiyle bizleri yerlerimize muıhlamıştı. O tüm ihtişamıyla devinirken biz uzak bir köşeden sadece izleyebiliyorduk. Yaklaşmak, dokunmak bir parçası olmak mümkün değildi. En azından canlı bir şekilde. İguazu Şelaleri’ne gelirken hayâllerimiz bu değildi ama bu vahşiliğe tanık olmaktan mutsuz değildik.

Bugün geri dönüp baktığımda o 2014 Haziran ayının yağmurlarının İguazu’da görülen gelmiş geçmiş en büyük taşkına sebep olduğunu öğrendim. Yüzyıllardır görülmemiş bir şeydi tanık olduğumuz. İnsana kendini küçük ve güçsüz hissettiren muazzam bir güç devinimiydi şahit olduğumuz.

Evet hayâller gökkuşaklı İguazu fotoğrafları, gerçekler dev çamur şelaleleri.
 
 
Pelin Öncüoğlu Işık
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 7 Temmuz 2022 at 13:51

    Güzel anlatımınızla canlandı hayalimde gördükleriniz. Bence bu kadar önemli bir olaya tanık olmak da çok büyük şans olmuş. Yine de çok çok güzel.
    Ben gezginlere hayranım ve aslında hep kıskanıyor ve özeniyorum. Ne mutlu başarabilenlere.
     
    Size güzel geziler ve bize de okumalar. İyi günler.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan