Satır Arası

Büyük Acı

27 Şubat 2023

Yazı: Büyük Acı | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Çok büyük bir felakete şahit olduk. Aklımızdan çıkmadı, çıkmıyor. Hiçbir zaman silinmeyecek kadar derin izler bırakacak yaraların açıldığı günlerin başındayız henüz. Her ne kadar “Yaraları Sarma Zamanı” dense de o yaralar şu anda durmaksızın kanıyor ve sargı tutacak hâlde değil. Maddi-manevi birçok kayıp verildi. Toplu bir travma yaşanıyor. Felaketi bizzat yaşayan da travma içinde, yaşamadan kayıp(lar) veren de, hiçbir kayıp yaşamadan tüm bunlara şahit olan da.

Deprem bölgesinde yaşayan, sürecin içinde bulunanlar, zaten yaşam mücadelesi içinde. Kayıplara, yok oluşlara, soğuk havaya, aç-susuz kalmaya rağmen yaşamanın bir yolunu bulmaya çalışıyorlar. Felaketi yaşayarak travmatize olmayanlar da tüm bunları izlerken ve bu mücadeledeki zorluğa şahit olurken çok fazla üzülüyorlar ama yine iyi olmaya çalışıyorlar. Özetle, şu an kimse tam olarak iyi değil. Herkes bir iyi olma gayreti içerisinde. Bu durumda da elbette her durumda olduğu gibi ilk önce çocuklar geliyor herkesin aklına.

“Çocukları bu olaydan en az hasarla nasıl kurtarabiliriz?”

Doğal olarak akla gelen ve içinde öncelik barındıran bu sorunun gerçek bir önceliği var aslında. Çocukların iyi olabilmesinin ön koşulu ebeveynin ya da yakınındaki diğer yetişkinlerin iyi olmasıdır. “İyi olmak” kesinlikle “iyi hissetmek” anlamına gelmiyor. Böylesine acı bir durumda iyi hissetmek olanaksız. Bu sebeple çocuklara karşı iyi hissediyormuş gibi yapmak, onlara dürüst olmamaktır. Bu -muş gibi hâlini de çocuklardan daha iyi hissedebilecek kimse yoktur. Bu ikilem, çocukların güven duygusunu zedeler ve aslında böyle bir zaman diliminde, çocukların en büyük ihtiyacı güvendir.

Bu sebeple, yetişkinler çocukların yanında üzgün olduklarını belli edebilirler. Zaman zaman (elbette kendilerini kaybederek ve bağıra bağıra değil) ağlayabilirler. Bu durum çocuğun kendini yalnız ve farklı hissetmesine engel olur ve çocuk “Demek ki böyle kötü hissetmem normal” diye düşünür. Aynı zamanda, çocukların ağlamalarına, edebildikleri kadar hareket etmelerine hatta küçük hırçınlıklar yapmalarına karşı da anlayışlı olmak gerekir.

Tüm bunlar hem depremi yaşayan hem de bir şekilde deprem haberlerine maruz kalan çocuklar için geçerlidir.

Felaket Haberleri

Bunun yanında, felaket haberlerine gerektiğinden fazla maruz kalınmamalıdır. Afeti yaşayan bireylere yardım edebilmek için, toplumda diğer insanların güçlü kalması gerekir. Bu nedenle, çocuklar da yetişkinler de medyayı sınırlı kullanmalıdır. Tekrar tekrar izlenilen benzer görüntülerin kimseye bir faydası olmadığı gibi travmayı arttırıcı özelliği vardır.

Rutinler

Diğer bir önemli konu da rutinlerin her zaman iyi geldiğidir. Çok zor da olsa, belki eskisinden farklılaşmak zorunda da olsa herkesin özellikle çocukların ve gençlerin rutin bir hayata geçmesi iyileşmek açısından çok önemlidir. Bunun da başında, eğitim hayatının devamı gelir. Okul hayatının düzeni içerisinde, bireyler alacakları sorumluluklarla, girecekleri sosyal ortamlarla iyileşmeye devam ederler.

Rutinler, yetişkinler için de aynı pozitif etkiye sahiptir. Kayıplar ve acılar çok büyük de olsa sorumluluk almak, birilerine iyi gelebilmek, bazı rutinlerin içinde hayata tutunabilmeye çalışmak yapılabilecek en doğru şeylerdir.

Yol belki uzun ve karanlık ama ufacık bir ışık hissedildiği anda ışığı takip etmek şart. Bazen her şey kapkaranlık gibi olsa da hayatta kalan için ışık her zaman var. Işığı görmek ve göstermek için şimdi birlik ve dayanışma zamanı.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Metin Çoban 27 Şubat 2023 at 10:41

    Herkesin çok üzgün olduğu bu günlerde, çok önemli bir konuya değinmişsiniz: “Çocukların Ruh Sağlığı”
     
    Gerçekten, her bundan sonraki deprem ile ilgili haber, sallantı onlar için büyük kaygılara, korkulara sebep olacak. Bu durumun ortadan kalkması için düzenli olarak tedavi olunması gerekiyor. Geçen gün Psikologlar Derneği başkanı bir profesör, radyoya yaptığı röportajda, “Şu an 2 yıl eğitim görmüş öğrencileri bile sahaya sürmek lazım, yeterli derecede travma psikoloğumuz yok, 60 gün içinde travma eğitimi verip bu öğrencileri sahaya sürmeliyiz” demişti. Ve bu tedavinin en az aralıksız 2 yıl sürmesi gerektiğini söylemişti. Aksi takdirde, anksiyete bozukluğu, intihara yönelme, saldırganlık sorunları yaşayan insanlar olacaklarını söylemişti.
     
    Benim diğer endişem ise, Aile Bakanlığı’na bırakıldığı söylenen 2.000 üzerinde anne babasız kalmış çocuğun akıbeti!
     
    Yazınız için kaleminize sağlık, tüm ülkenin başı sağ olsun ve geçmiş olsun. Her şeyin normale dönmesi oldukça uzun bir zaman ve emek gerektiriyor.

  • Yanıtla Emine Öztürk 27 Şubat 2023 at 17:50

    Tüm ülke 81 il aynı depremi yaşadık. Evet çoğumuz fiziki olarak deneyimlemedik belki ama acıyı, çaresizliği o üzüntüyü aynı oranda hissettiğimize eminim.
     
    Değindiğiniz maddeleri,”Ben nasıl davrandım burada?” diye kendime sora sora okudum.
     
    Ben çok fazla afetin görüntülerine, (oradaki adım adım yapılan kurtarma çalışmalarına sanki oradaymışım gibi dahil olarak) kendimi maruz bıraktım. Ama bunu engelleyemedim. Ve evet sürekli evde ağlayan bir anne vardı. Çocuklarımdan da gizli ağlamadım. Bu şu an herkesin yaşadığı gerçekti ve ülkenin yaşadığı bu felaketi hafifleterek anlatamazdım.
     
    Empati yapmalarına olanak sağladım, yardım kolilerini birlikte hazırladık. Kendi yardımlarını harçlıklarını vererek yapmak istediler. Sizin açıklamanız bu anlamda beni çok rahatlattı çünkü çoğu anne sanki böyle bir felaket yaşanmamış gibi davrandı.
     
    Yaralarımız sevgi ile iyileşecek ben buna çok inanıyorum. Ve dediğiniz gibi şimdi birlik ve dayanışma zamanı.

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 1 Mart 2023 at 12:12

    Nalan Hanım, ne güzel bir son cümle olmuş:
     
    “Işığı görmek ve göstermek için şimdi birlik ve dayanışma zamanı.”
     
    Hayata duyduğum güveni pekiştirdi. Sağ olun.
     
    Sevgiler

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan