*Şen Sevgi Erişen’in kaleme aldığı “Çok Yaklaştım Zamanın Sesine” şiirini kendi sesinden dinlemek için alttaki dosyaya tıklayabilirsiniz. Sendeki zamanın dik yokuşlarından çıkmayı denediğim O ilk gündeyim, sessizlik belki de tek korkum Has bahçedeki güllerin dikenleri yok olmuş Renklerini takip ediyorum derinliklerimde Bilinmez vakitlerin aydınlık…
Bir arabanın tekerleğinde dönüyorum biteviye ve döndüğümü bilmek istiyorum. Tozlu yollar, taşlı tarlaların kenarında ilerleyen bir arabanın lastiğinde, siyah ve toza bulanmış bir hâlde dönüyorum. Durmaksızın yol alıyor yuvarlak bedenim. Yolun üzerinde eziyor, eziliyorum. Ne kadar daha gideceğim? Dönmekten kolay ne var bilmiyorum.…
Bugün yine ayaklarım yersiz basıyor. Saray gülleri kokluyor gönlüm. Sararmış yüzüm boş bir odada masalar donatıyor. Ne gitti elimden, kimler yok artık yanı başımda, bu kaçıncı ayrılış, kaçıncı kırılan tabak? Eksilen yüreğim anlatsın nedir uzaklaşan içimde senin gittiğin yerde geride kalan, büyütemediğim göğsümde yatan?…
Şimdi yeni bir sabahtayım. 23.171'inci güne başlıyorum. Saatsiz ışıklar konuyor gözüme, bir ses… Bir yaprak yürüyor yatağımın içinde. Gözlerim bir zaman çiçeğinde açılıyor. Hayatı doğuruyorum, dün bitti, bugün başlıyor. Yiten zamanın sevinciyle uyanıyorum.…
Kadın bir park oldu o gün. Havuzlu büyük bir park. Sabahın ilk sesleriyle uyanan ağaçlar, kargalar, güvercinler, serçeler ve bir martı. Peynir parçaları, ekmek kırıntıları… Kadın yemek artıkları oldu o gün. Yerlerde çiçek açmış turuncu memeleri. Her bir kuş parka geldi. Bir ses bekledi,…
*Şen Sevgi Erişen’in kaleme aldığı “Kadının İstediği Adam” şiirini kendi sesinden dinlemek için alttaki dosyaya tıklayabilirsiniz. Sen ey kendini sakladığını sanan adam O görünen senin yüzün değil mi, ruhun Ne zamandır uzaktaki ininde ağlamakta Ya konuştuğun sözler, kimin seslerine bürünmüşler Kimde senin kalbininin kara…
Sabahları tuhaftır, uyanınca. Dün başkaydım bugün bambaşka ama her gün ruhum beni tanımakta, şaşmadan bakmakta bana. Şaşıran benim! Bugün işte, bu sabah, sarılmak istiyorum… Benim büyüğüm, ağabeyim, Dünyaya gözümü açtığımda gördüğüm, sormak isterim; bu hayat yetiyor mu sana? Seni avutup, eğliyor, açıyor mu içini?…
İranlı şair, yazar, oyuncu, yönetmen, ressam 20. yüzyılda İran’da yetişmiş en önemli şairlerdendir. Rüzgârın bizi götürdüğü yerde sadece sesin kalıcı olacağına inandığı için şiir yazan, şiir yazmasa yaşamayacağına inanan modern İran şiirinin öncülerinden Füruğ Ferruhzad “ağaçların soyundanım ben” diyordu:…
Sokakların vardığı bir yerdesin, biliyorum. Ayaklarım adım adım sana gelmekte. Süzülen zamanlardan dalgalara tutunup evdeki tencere küçük bir kız çocuğu gibi pencereye oturmuş beni beklemekte. Bir meltem esiyor yüreğimin içine, saçlarım uçuşuyor çatılara doğru, bir erkek var yolun sonunda, görüyorum. Kalbimi sunuyorum altın bir…
Ağlamanın güzeli olur mu? Olur güzelim, olur! Sessiz, içten, korkusuz ve sevgiden… Sevincin, “ulaşmanın”, yolculuğun ve yolda olmanın türküsü gibidir ağlamak. İstersen ve seversen güzel olur ağlamak, güzel olur, senin gibi, hayat dolu çiğdem gibi. Bir yerlerden çıkıp geliveren bir misafir gibi gelir aniden.…
Kalbimde bir hücrem seslenmekte. Bırakmam için bir gül yaprağı yere. En ince pembe en yumuşak en pürüzsüz. Kalbimde bir damar titreşmekte. Savaşan bir kılıcın gölgesinde. Sonlanmış bir mücadele. Kalbimde bir doku beklemekte. Gelecek sevgilere açmak için daha çok yer. Yeryüzünde bahçelerde. Kalbimde bir korku…
Ayrılıyorum, çocukluğumdan, deliksiz uykularımdan, masum yatağımdan, yastığımdan. Arkama bakmadan gidiyorum, beni bırakıp uzak diyarlara. Hem de iki adım uzaklıklara. Çok farklı diyarlara gidiyormuş gibi gidiyorum. Gidiyorum, bilmeden ayrılamayacağımı kendimden. Derinlerimde ayrılmış olmanın acısı da cabası. Gittiğim yerlerde otları biçiyorum, tarlalar sürüyorum, memeler okşuyorum ama…
– Rüzgârı sevelim, gülüm. Sevelim! – Neyini sevelim rüzgârın söyle bana? – Birdenbire oluverişini, deli bozuk hareketlerini, kıyamet gibi sesini… Daha sayayım mı? – Say, dinliyorum. Telefonumun bütün kontörlerini sana sakladım, konuş canım! – Bir rüzgâr gelince işte önünde ne varsa hepsini alır götürür,…