Edebi Gıybetler

Biraz Edebi Gıybete Ne Dersiniz?

29 Aralık 2018

Celile Hanım & Yahya Kemal
Gıybeti sevmeyen var mıdır? İnsanoğlu merak unsurunun elinde oyuncak gibidir adeta. Akıllı mantıklı yanımız yooooo katiyen gıybetten hoşlanmam derken, munzur, şeytanın dürttüğü tarafımız merak eder durmadan, hatta merak etmekle de kalmaz sadece, bir yandan da paylaşmak isteriz merakımızı yumuşak yumuşak kaşıyan durumları.

Benim merak oklarım çevremdeki insanlardan çok zihin dünyamdaki arkadaşlarıma çevrilidir çoğu zaman. Benim zihnimdeki kadim dostlarım ise yazarlar ve şairlerdir. Ben sevdiğim yazarlara tutkulu ve gönülden bağlanan bir okuyucu oldum her zaman. Sevdiğim bir yazarın hayatını ve biliyorum biraz abartılı ama zihninin içini bile merak ederim. Gözüme kestirdiğim kitabın yazarı ile temkinli bir flörtleşmeyle tanışırım. Sevmişsem, yazarın diğer kitapları ile tanışma faslını ilerletirim, zamanla yazarın üslubuyla arkadaş olurum, eğer bu arkadaşlık bana keyif vermeye devam ediyorsa; tutkulu, aşkla bağlı, biraz da saplantılı bir okuyucuya dönüşürüm. Yazara dair bütün bilgileri hatmederim, eserleri üzerine yapılmış eleştiri, tez vb ne bulduysam ders çalışır gibi incelerim, yetinmem yazarla yapılan tüm röportajları okurum. Hâl böyle olunca roman ve hikaye okumak beni kesmez. Bu merak illetinin pençesinde kıvranırken anı, deneme, eleştiri, röportaj, söyleşi, biyografi, otobiyografi ne varsa çok yönlü okurum.

“Bu hafta dergi için ne yazsam?” diye düşünürken farkına vardım ki edebiyat dünyasının önemli şairi Nazım Hikmet Ran’ın az bilinen özel hayatına dair epey bilgi biriktirmişim. Bu hafta dimağımdan süzebildiğim öğrendiğimde beni şaşırtan, üzen, heyecanlandıran ya da sevindiren edebi gıybetleri paylaşayım dedim.

Efendimmmmm en sevdiğim şiirlerini hayranlıkla okuduğum ama özel hayatını da çok merak ettiğim Nazım Hikmet’e dair gıybetten önce Nazım Hikmet üzerine araştırma yaparken karşıma çıkan ve beni oldukça heyecanlandıran hikaye; Nazım’ın annesi Celile Hanım ve Yahya Kemal’in dillere destan aşkı ile başlayalım mı?

Celile Hanım & Yahya Kemal

Türk şiirinin dünya çapındaki en önemli ismi olan Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım resimleri ile olduğu kadar güzelliği ile de tüm İstanbul’un diline destan bir kadınmış… Celile Hanım‘la eşi Hikmet Bey arasında şiddetli bir geçimsizlik başladığı günlerde Yahya Kemal, Yakup Kadri ile gittiği Bektaşi Tekkesinde Celile Hanım’la tanışır. Aslında Celile Hanım bektaşi değildir ancak tarikatın atmosferini çok sever. Daha sonra Yahya Kemal, Bahriye’de okuyan genç Nazım Hikmet’in şiir hocası olarak eve gelip gitmeye başlamış…Yahya Kemal vesveseli ve kıskanç bir adam olduğu için zaman zaman büyük gerginlikler de yaşanan bu ilişkinin heyecanını bu şiir pek güzel anlatır:

Sen miydin o âfet ki dedim, bezm-i ezelde
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde,


Bir sofrada içtik, ikimiz aynı emelde,
Karşımda utanmış gibi baktı, sarardı

Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’la, Yahya Kemal arasında filizlenen aşk kısa bir süre sonra Celile Hanım’ın anlaşamadığı eşinden boşanmasıyla sonuçlanmış.

Bir süre sonra bu ilişkinin kokusu Nazım’ın ve Necip Fazıl’ın öğrencisi olduğu Bahriye mektebinde Necip Fazıl’ın sınıfta yaptığı münasebetsiz bir şakayla duyulmuş.

Bu araya bir bilgi daha sıkıştırayım Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek arasındaki düşmanlık o yıllarda başlamış sonraki yıllarda dünya görüşlerinin değişmesiyle ayyuka çıkmış. Nazım Hikmet’in “Putları Yıkıyoruz” kampanyasında hedef aldığı şairler arasında, Abdülhak Hamit, Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Haşim gibi şairler yanında Necip Fazıl da varmış.

Necip Fazıl için şunu yazmış:; “Sen eskinin yenisisin ve en iyisisin. Ama eskisin.” Necip Fazıl ise Nazım’a; “Yeni olmayı, yeninin en gerisi olmayı, eskinin en iyisi olmaya tercih ederim” diye yanıt vermiş. Bu tartışma ölümlerine kadar devam etmiş, yıldızları hiç barışmamış. Bu konu daha da genişletilerek ayrı bir yazı konusu da olabilecek nitelikte enteresandır lakin bunu başka bir gıybette paylaşayım sizlerle.

Mamafih biz mevzumuza geri dönelim. Bu durumu öğrenen ve gururuna yediremeyen Nazım Hikmet, Yahya Kemal’in siyah pardesüsünün cebine bir not bırakmış…

Kâğıtta Yahya Kemal’e hitaben şöyle yazıyormuş:

“Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz…”

Bu not üzerine ünlü şair, tedirgin olmuş. Bir süre Celile Hanım’ın evine gelmemiş… Genç Nazım’la karşılaşmaktan çekinmiş… Yahya Kemal bir taraftan Celile Hanım’ı deliler gibi kıskanıyor, diğer yandan bu evliliğe yanaşmıyormuş. Hatta Celile Hanım bu yüzünden intihar etmeye bile kalkışmış ancak sonuç değişmemiş; bu aşk, iki kırık kalbin ebedi susuşuyla son bulmuş.

Bir söylentiye göre Yahya Kemal Nazım Hiket’ten çekinmiştir; diğer bir söylentiye göre de Celile Hanım’ın safakatine bir türlü inanamamıştır. Bu aşkın yakın tanıklarından Yakup Kadri; Geçlik ve Edebiyat Hatıraları’nda başka bir gerçeğe işaret eder:

Bir gün, bu halinin (gitgide telaşa kapılıyormuş) sebebini bana şu sözlerle açıklaycaktı:

– Bu kadar dile gelmiş bir kadınla ben nasıl evlenebilirim? Sonra herkes bana ne der? Ne gözle bakar?

Yakup Kadri, Yahya Kemal’e bu sözlerinden dolayı çok sinirlendiğini “Yahu, sen ne burjuva adammışsın!“ dediğini kitabında yazmaz ama bir ahbap meclisinde dillendirir ve durumu şöyle yorumlar; ”Hem Yahya Kemal o büyük aşkını hangi cemiyetin göreneklerine ve telâkkilerine feda ediyordu. Kaça göçe riayet etmeyen, sokağa iki kat peçe ile çıkmak adetine uymayan her genç ve güzel kadına türlü çamurlar atıldığı, birbirinden kaba ve iğrenç adlar takıldığı geri bir Şark cemiyetinin değil mi?” diyerek yorumlar. (Ne hazindir ki aradan bunca yıl geçmesine rağmen bu geri kalmış, yozlaşmış şark zihniyeti bazı çevrelerde mevcudiyetini aynen idame ettirmekte.)

Yahya Kemal, Celile Hanım’ı unuttuğunu ilan eden ardından kendini yalanlayan bir şiir yazar o dönemde;

Günlerce ne gördüm, ne de bir kimseye sordum,
“Yârab! Hele kalp ağrılarım durdu!” diyordum.
His var mı bu âlemde nekâhet gibi tatlı?
Gönlüm bu sevincin helecânıyle kanatlı
Bir taze bahâr âlemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek’te;

Ani bir üzüntüyle bu rü’yâdan uyandım
Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım.
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde;
Her yerden o, hem aynı güzellikle göründü.
Sandım bu biten gün beni râmettiği gündü.

Tutuklu Şair Nazım Hikmet

Uzun yıllar geçtikten sonra Nazım Hikmet sosyalist büyük bir şair olmuş. Dönemin iktidarı tarafından hapislerde süründürülüyorken Celile Hanım kardeşi Münevver Hanım’la (Münevver Hanım Garipçiler akımının üç büyük şairinden biri olan Oktay Rıfat Horozcu’nun annesidir. Yani Oktay Rıfat ve Nazım Hikmet kuzendir.) Biçare oğlunun hapislerden kurtulması için Galata Köprüsü’nde açlık grevine başlamış. Tesadüf bu ya; bu esnada, Yahya Kemal Galata Köprüsü’nden geçiyormuş. Büyük aşkını görmüş ama yanına gitmemiş. Bir zamanlar “Hocam olarak girdiğin eve babam olarak girmeni istemiyorum” diyen genç Nazım Hikmet’in kurtulması için kör gözlerle açlık grevi yapan Celile’ye destek imzasını vermemiş. Hızla uzaklaşmış oradan…

Yahya Kemal’in Sessiz Gemi’si “hep ölüme yazılmış bir şiir olarak” bilinir. Oysa bu şiir Yahya Kemal’in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile’sinin Ada’dan gemiyle İstanbul’a uzaklaşışı esnasında yaşadığı çaresizliği anlatır…

Ben bu umutsuz ve imkansız aşk hikayesini ilk okuduğumda çok etkilenmiştim. Celile Hanım’ın aşkına sahip çıkma hususundaki cesaretine keza Yahya Kemal’in korkak ve kaypak davranışı beni şaşırtmıştı. Ancak başka kaynaklardan edindiğim bilgiye göre Yahya Kemal devrinin ve sonraki devirlerin nadide, saygın münevverlerinden biri olmakla birlikte; özel hayatında bencil, narsist ve de kendi menfaatlerini kollayan bir kişilik olmuş daima.

Mütareke yıllarında Atatürk’ün meşalesini yaktığı milli mücadele ruhunu destekleyen yazıları ile Mustafa Kemal tarafından takdir görmüş ve Anadolu’ya davet edilmiş, hatta bu davete istinaden Ankara’nın zor şartlarda ayakta durmaya çalışan kısıtlı bütçesinden kendisine ödenek de gönderilmiştir. Yahya Kemal ise bu ödenekle Ankara yerine ağrılarını bahane ederek Bulgaristan’a kaplıcalara gitmiştir. Ancak kimse bu bahaneye inanmaz elbette zira tam da o dönemde Türk kuvvetleri Eskişehir’de bir savaş kaybederek geri çekilmiş, bu durum da Yahya Kemal’in gözünü korkutmuştur. Milli mücadele kazanıldıktan sonra Yahya Kemal, Mustafa Kemal karşısında el pençe divan durarak kendisini affettirmeye çalışsa da sonraki dönemlerde de aralarının çok düzeldiğini söylemek pek mümkün olmamış.

Şair Kimliği ile Yahya Kemal

Yahya Kemal’in özel hayatı, aşk hususundaki tutum ve davranışları her ne kadar takdire şayan görülmese de şiirsel üstünlüğü ile edebiyatımızda neo-klasik dönemi başlatan çok özel bir şairdir. Şiirde geleneksellikle, modernliği şiirin içine nufuz eden musiki ile bir havanda eritmeyi başarmış usta şairlerimizdendir.

Bugünkü yazımda Nazım’ın annesi Celile Hanım ve Yahya Kemal arasındaki derin ve sarsıcı aşkın hikayesini anlatarak ufaktan gıybet yazılarıma başladım. Bir sonraki yazımda ise Nazım Hikmet’in tutkulu ve bir o kadar da merak uyandıran aşk maceralarını okumaya ne dersiniz?

Şimdilik benden bu kadar bir sonraki yazıda gıybetin dibine vurmak dileğiyle sevgiler…

Şenül Korkusuz

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

15 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Aralık 2018 at 07:05

    Nasıl keyifle okudum ve ne büyük bir merakla ikinci bölümünü bekliyorum anlatamam. Necip Fazıl’ı zaten pek sevmezdim daha bi’ sevmedim o ifşa olayını okuduğum anda 😡 Yahya Kemal’in de şiirlerini severdim ama maşallah karakteri pek de sevilesi değilmiş. Evli kadına aşık ol, kadın ayrılsın kocasından aşkın için, fakat sen dul kadınla evliliği düşüneme. Bi’ de ‘hakkında bir sürü dedikodu var’ diye laf et. Yahu sormazlar mı adama, o dedikodular kimin yüzünden çıktı, diye. 🤔
     
    Hay Allah bayağı sinir yaptım Yahya Kemal’e. Neyse hepsinin toprağı bol olsun deyip noktayı koyayayım ben en iyisi 😝

    • Yanıtla Şenül Korkusuz 29 Aralık 2018 at 09:42

      Ben yazarlığına, şairliğine hayran olduğum bu ustaların özel hayatlarına dair gerçeklerle karşılaştığım da çok şaşırmıştım. Yazının devamında Nazım’ın aşklarını yazdım. Umarım okuyan herkes beğenir. Sevgiler….🙋🏻‍♀️

  • Yanıtla Özge Can 29 Aralık 2018 at 12:13

    Şairlerin, yazarların hayatı benim de her daim dikkatimi çekmiştir. Yaşadıklarından izler taşıyan eserlerine onların gözüyle bakmanın, karakterlerinden izler bulmaya çalışarak bulmaca çözer gibi biraz da gıybet gibi araştırmaktan çok keyif alırım. Sizin anlatımınız da enfes olmuş. Celile Hanım döneminin en güçlü kadınlarından biri, ruhuna dokunamayan bir adama aşık olmanın tüm sancılarına rağmen, hayatına sahip çıkmayı başarmış. Ikinci Yeni grubunun Tomris Uyar’lı gıybetlerini de kaleminizden okusak hiç fena olmaz 😊 Fikrinize sağlık.
    Sevgimle 💙

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Aralık 2018 at 12:59

      Özgeee, ben de Tomris Uyar’ı düşünmüştüm 😉 Şenülcüm resmen istek yazı olacak ama üç büyük şairin aşık olduğu Tomris Uyar’ı senden dinlemek de çok keyifli olur 🙃

      • Yanıtla Şenül Korkusuz 29 Aralık 2018 at 14:55

        Ben de bu gıybet serisini ara ara yazmayı düşünüyorum. Tabiki bu büyük aşklar silsilesi de listemde mevcuttu. Madem istek alan gıybetimiz budur, yakındır ufak bir çalışmanın arkasından yazı elinde olur. 😍😘

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Aralık 2018 at 15:08

          Yaaa harikasın 😍😘😘

      • Yanıtla Özge Can 29 Aralık 2018 at 17:11

        Aşkın içinde olduğu gıybet denince akla Tomris Uyar geliyor Didemcim 😊 Sözümüzü de aldık, harika bir yazı gelecek sevgili Şenül’den bekliyoruz 😊

    • Yanıtla Şenül Korkusuz 29 Aralık 2018 at 14:51

      Teşekkür ederim güzel sözlerin için. 🙏🏻Bundan sonra bu gıybet serisine ara ara devam etmeyi düşünüyorum ben de. Elbette edebiyatımız bir döneme damgasını vurmuş bütün şairlerinin tek bir kadına aşk duyması da ayrı bir güzel gıybet konusudur. Yakında Tomris Uyar dosyasını açmayı düşünüyordum aslında, önerinle yakın bir tarihe alayım o zaman.😍🙋🏻‍♀️

  • Yanıtla Beril Erem 30 Aralık 2018 at 18:55

    Şahane bir konu seçimi olmuş 👌 Bayılırım edebiyatçı gıybetine 😄 Celile Hanım ile Yahya Kemal’i duymuştum ama bazı detayları buradan okudum. Köprüde açlık grevi yaptığını bilmiyordum mesela, Necip Fazıl’ın yakışıksız şakasını da… Demek aradaki husumetin kaynağı buymuş.
     
    Ahmet Arif’le Leyla Erbil de var. Onların aşkı da, özellikle Ahmet Arif’inki tutku eşiğini şiddetli iniş çıkışlarla zorlayan cinsten. Yıllarca mektup yazmış Leyla Erbil’e, hatta kitap da oldu o mektuplar. Ama en çok Ahmet Arif’in şiirlerinde görüyorsun, yaşıyorsun o aşkı. Her bir dizisinde Leyla var…

    • Yanıtla Şenül Korkusuz 30 Aralık 2018 at 19:08

      Evet Leylim Leylim kitabını okumuştum. O da çok büyük bir aşk hikayesidir. Ne yazık ki o naif, içten aşklar unutulmuş, değerini yitirmiş durumda. Ben de ara ara edebi gıybetler yazarak, unutulan o kıymetli insanların özel hayatlarını gün yüzüne çıkarmak istiyorum. Bu hatırlatma için çok teşekkür ederim. Sevgiler…..🙋🏻‍♀️❤️

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 30 Aralık 2018 at 19:12

      Şenülll, istek listemiz artıyor 😝 Beril’in yazdıklarından sonra Ahmet Arif & Leyla Erbil aşkını da merak ettim. Kuzum bence biz seni iki haftadan haftada bire çıkartalım; bir hafta kendi seçtiğin bir konuyu, bir hafta da bu edebi gıybetleri yayınlayalım. Hatta bu seriye yeni bir köşe açalım 😉 Gene editoryal yanım deli gibi çalışmaya başladı 😝😂
       
      Bir düşün canım, istediğin yönde geliştirebiliriz de bu fikri 😘😘😘

      • Yanıtla Şenül Korkusuz 30 Aralık 2018 at 19:19

        Bu yazıları yazmak epey zamanımı alıyor. Önce bilgilerimi tazelemek için okuduklarıma geri dönüyor tekrar okuyorum. Sonra bölük pörçük farklı kaynaklardan okuduklarımı anlamlı bir bütün oluşturmak için uğraşıyorum. Yani bir haftada yetişemeyebilirim. Biz 15 günde bire devam edelim şimdilik. Ancak her bir isteği göz önünde bulunduracağım. Zaten ben de bu bilgilerimi bir yerlerde paylaşmayı çok istediğim için böyle bir seri oluşturmayı düşünüyordum.😊👍🏻

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 30 Aralık 2018 at 19:23

          Yazdıktan sonra ben de fark ttim dediğim sürenin fazlasıyla kısa olduğunu 🙈 Tamam kuzum dediğin aralıkta gideriz. Fikir gerçekten çok hoş ve bunları ayrı bir kategori altında toplarsak okur için de çok keyifli olur diye düşünüyorum. Detayları konuşuruz canımcım 😘😘

          • Şenül Korkusuz 30 Aralık 2018 at 19:24

            👍🏻

  • Yanıtla Şeniz Karakış 4 Ocak 2019 at 10:08

    O kadar tatlı,o kadar güzel anlatmışsın ki bayıldım, bir solukta okuyuverdim 😊👏👏
     
    Ah bu erkekler… Bir kadın aşkı için neleri göze alabilirken, o erkeğin bunlara hiç değmeyecek biri olması ne acı😔
     
    Heyecanla diğer yazını bekliyorum 🙋🏼‍♀️
    Biliyor musun nasılll keyifli yazdıklarını
    okumak 😍💞💞💕

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan