Köşe Yazıları

Kahve Sizden, Sohbet Benden

14 Ocak 2018

Devlet dairesi arşiv odası gibi yıllardır ajandalarımı biriktirdiğim bir yer vardır evimde. Biten yılınkini de kaldırmak için arşive girdim elimde kahveyle… Rast gele çektim birini… Ajanda dedimse benimkiler bir nevi günlük niteliğinde… İçinde sınav tarihlerinden tutun da, o gün bankada ne kadar nakidim kaldığına kadar notlar iliştirmişim içine… En çok da okuduğum kitaplardan, dinlediğim öykülerden ve o günün olaylarından bahsederek gelecekteki ‘Ben’e manuel harici bellek hazırlamışım kendi ellerimle…

Bir yudum kahveden, bir sayfa ajandadan derken Şakir ile Derviş’in öyküsüne rastladım notlar arasında… Belki biliyorsunuzdur ama bugün okuyunca bana çok iyi geldi o yüzden sizlere de hatırlatmak istedim bu öyküyü…

Dervişin biri, uzun yollardan sonra köyün birine varır. Sorar köylülere kalacak yer var mı diye. Köylüler Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini tavsiye ederler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar, köylülerin anlattıklarından anlar ki Şakir bölgenin en zengin kişilerinden biri.

Derviş Şakir’in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, çok iyi misafir edilir, iyice dinlenir. Şakir de ailesi de hem misafirperver, hem de gönlü geniş insanlardır…

Yola koyulma vakti geldiğinde derviş, Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükret” der. Şakir ise dervişe; “Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir. Bu da geçer…” der.

Derviş Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine etraflıca düşünür. Bir kaç yıl sonra dervişin yolu yine aynı köye düşer. Şakir’i hatırlar, selam vermeye karar verir. Yolda rastladığı köylülere Şakir’i sorar “Haa o Şakir’mi” der köylüler, “O iyice fakirleşti, şimdi Haddad’ın yanında çalışır.”

Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felaketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için köyün diğer zengini Haddad’ın yanında çalışmaya başlamıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkarıdır.

Şakir bu kez dervişi son derece mütevazi olan evinde misafir eder. Azıcık yemeğini onunla paylaşır. Derviş vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır; “Üzülme… Unutma,bu da geçer…”

Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o köye düşer. Şaşkınlık içinde olup biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı içinde bütün varını yoğunu en sadık hizmetkarı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir Haddad’ın çiftliğinde oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır.

Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve Şakir’den yine aynı cevabı alır; “Bu da geçer…”

Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve mezar taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer…”

Derviş, “ölümün nesi geçecek?” diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır ne de mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır…

İşler sarpa sardığında, yüreğiniz darda kaldığında bilin ki “Bu da geçer.”

Elif Aksoy

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 14 Ocak 2018 at 17:24

    Elifcim öyküye bayıldım. Bilmiyordum hikayeyi ve senin kaleminden okumak inanılmaz keyif verdi.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan