Kadın

Ben Çocukken

Ben küçükken hep erkek olmak isterdim. Neden mi? Bütün gün sokakta oynayabilmek için. Sırf bu sebepten özenirdim onlara. Karanlıkta bile sokağa çıkabiliyorlardı erkekler. Bizimse hava kararmadan eve girmemiz şarttı. Defalarca delinen yasaklardan biriydi gerçi bizim için bu ya neyse… Mücadele o yıllarda başladı anlayacağınız 😉

Sokakta oynanan yıllarda çocuk olan şanslılar bilir, erkekler ve kızlar aynı oyunları oynardık hep, futbol hariç. Ona bile kaleci falan bulamazlarsa bizi dikerlerdi kaleye, kova kaleci filan da değildik, canımızı dişimize kattığımız oyunlardı. Hiç sıkıntı duymadık, “Sen güçlüsün, sen yaparsın, yürü be koçum” naraları gelmedi hiç kulağımıza. Her şey normaldi ve biz hayatın olağan akışı içindeki yerimizdeydik.

Bir kaç oyun dışında beni tedirgin etmiyordu hiçbir şey. Bunlardan biri kemer saklamacaydı. Kemeri bulan bir erkekse kaçacak yer bulmamız şarttı. Eee haliyle bizden iri ve kaslıydılar. Bir diğer oyun da kartopu savaşıydı. Hala bu yaşımda korkuyorum, düşünün küçükken nasıl bir savaşın içinde kalmışım 🙃 İçine taş koyup sıkıp sıkıp atıyorlardı ki ondandır acısını unutmam mümkün olamadı 🙄

Cinsiyetlerimizin farkına varıp biraz büyüdüğümüzde uzaklaştık, beraber oynadığımız oyunlar azaldı. Onlar artık daha çok futbol oynuyordu. Biz de çamurdan yaptığımız tancerelerimizde yemek pişirip, evcilik oynuyorduk. Sokakta geçirdiğimiz bu çokça vakitlerde evcilik değilde top oynuyorsak, bu durum bizi potansiyel “Erkek Fatma” yapıveriyordu maalesef. Ne kadar azar işittiysekte, annnelerimizin bu asi, özgür, savaşçı ve yapabilitesi yüksek kızlarıyla gurur duyduklarını hissettik. Kaçak göçek de olsa saatleri kısıtlı da olsa bol bol oynadık biz, kızlar…

Güçlü Kadın

Nereden çıktı bu güç meselesi bir türlü anlayamıyorum? Hayat bazen gerçekten zor ve altından kalkması büyük zeka ve güç istiyor, kadın ya da erkek… Hayatı yaşanabilir kılmak ve mücadele etmek için kadının ille de güçlü olmasının altını çizmenin bazen iyi niyetli bir söylem olduğunu düşünmüyorum. Neden mi? Bu erkek ağzında şu demek aynı zamanda;

“Bak canım sen kadınsın, normal şartlar altında bütün güç bende. Buna da izin verip, beni yüceltip, yere göğe sığdıramayan da sensin. Eğer ben bir gün sırf canım öyle istiyor diye kafama göre takılma özgürlüğümü kullanmak istersem, o güne kadar inşa ettiğim ne varsa yakar yıkar, seni de o enkazın dibinde bırakıveririm. Yani canım, o enkazın dibinden çıkmak istiyorsan güçlü olman şart!!!”

Ah kadınlar, hepimizin hayatları pamuk ipliğine bağlı anlayacağınız… Güçlü olmak şart evet şart da, toplum bunu normal bir zaman için değil örselenmiş, hırpalanmış, sindirilmiş zamanda istiyor kadından. Çok duymuşumdur;

”Aferin bak, iki çocukla, parasız pulsuz, nasıl da ayağa kalktı ne güçlü kızmış.”

Ya da

”Vallahi helal olsun, o kocaya rağmen çocuklarını adam etti.”

Internetten araştırdım güçlü kadınların özelliklerini. Güçlü erkek demeye gerek duyulmamış, öyle bir araştırma içine de girilmemiş. Her erkek güçlüdür anlayacağınız 😏

Internet’e Göre Güçlü Kadın Tanımı:

Hakkını arayan, dır dır etmeyen, yalnız kalabilen, canının istediğini yapan, kararlarını kendi verebilen, gerektiğinde (hangi durumlarda gerektiği şartlar koşullar düşünülmeden söylenmiş) sil baştan başlayabilen, ekonomik özgürlüğü olan, falaaaan, filaaan….

Yukarıda sayılan özelliklere bir bakar mısınız? Hem hakkını arayabilip, hem nasıl dır dırcı pozisyonuna getirilmeyeceğini bilen varsa bana anlatsın, zira kadın ne zaman karşı tarafın işine gelmeyen bir hak iddaa ediyorsa olay bir ego savaşına döner. Çünkü kadın istememeli, isteyince itici oluyor, o karşı tarafın sonsuz vericiliğine bırakmalı kendini 🤭

Kararlarını Kendi Verebilen

Normal şartlarda veremiyor tabi, hep uyumlu, sürekli sesini içine gömmüş, aman huzursuzluk çıkmasın da varsın öyle olsun demek durumunda kalmış. Töbe, töbe bir kadın yalnızlık ve mücadele içinde bırakılmışsa, kime sorup da karar alsın, tabi ki kendi verecek kararlarını…

Sil Baştan Başlayabilen

Yapar tabi. Yapar da mecbursa yapar, başka bir seçenek yoksa yapar. Düzen bozmak istemese de kadınlar kadar yapıcısı da yoktur…

Ekonomik Özgürlüğü Olan

İşte benim en sinir olduğum madde. Çalışmak, üretmek, yoktan var etmek konusunda kadının eline kimse su dökemez ama bu ekonomik özgürlük kısmı olması gereken gibi değil. Kadınlar çalışıp hayatın içinde olmalı ama sen alacağın evin kredi borcunu ödemek için bir desteğe ihtiyaç duyduğunda çalışan kadın isteyip, borç bitince de çalışmana gerek yok “Otur oturduğun yerde” diyemezsin. Ya da sırf sana saçma geliyor diye bir kadının hayalleri, gerçekleştirmesi için ihtiyacı olan ekonomiyi kullanması konusunda başına patron kesilmemelisin. Anlayacağınız ekonomi kısmı tamam da özgürlük kısmında yine sıkıntılar var…

Selam Olsun!!!

Kadınların; sağlam olmayı seçmek, kendi söküğünü kendi dikmek, hayatın içinde sahada çalışmayı seçmek gibi arzuları varsa, onlar her daim güçlüdürler zaten. Kimsenin “Sen çok güçlüsün” demesine gerek kalmadan, içinde bulunduğu pozisyonlara göre gücünün farkına varır kadın, kendi bile şaşırır kendine. Güçlü olduğunu hissetmek için düşmesi şart değildir yani.

Sıcacık bir gülümseme, sırtının sıvazlanması yeter. Ve hayatın üstesinden gelme konusunda her cephede savaşabilen, kadından daha iyi bir savaşcı ve yoldaş bulamazsınız.

Elinin değdiği yerleri güzelleştiren, hayatın her alanında çalışan üreten kalbiyle, işiyle mucizeler yaratan kadınlara selam olsun!!!

Bu yazının şarkısı:
Kadınım, Tanju Okan
Youtube linki için tıklayın.

NOT: Didem Çelebi Özkan’ın kadın sorunlarına dair Bir gün… Evet bir gün… yazısının da ilginizi çekebileceğini düşünerek linkini buraya ekliyorum.

Gönül Verim