Biraz Kitap

Babaya Mektup

11 Aralık 2018

Babaya Mektup | Franz Kafka


Babaya Mektup | Franz Kafka

Kafka’nın 1919’da babasına yazdığı ama babasına ulaşmayan mektubu bu.

İyi ki de ulaşmamış. Çünkü zaten anladığım kadarıyla babası Kafka’yı pek yetişkin biri olarak görmüyor, pek ciddiye almıyormuş. Üzerine bu mektup iyice gözünden düşmesine sebep olabilirdi. Ben öyle algıladım.

Baba Kafka

Kafka’nın babası Hermann Kafka, fakirlikten kendi çabasıyla çıkmış, çalışmış, para kazanmış, işlerini büyütmüş, güçlü bir adam. Fizik olarak da yapılı.

Babasının karşısında Kafka kendisini hep yetersiz ve zayıf hissetmiş. Kafka’nın 55 kilo bir adam olduğunu da düşünürsek fizik olarak da zayıf.

Yani kendisinin deyimiyle gelişimini tamamlamış bir erkek ile yavaş yavaş gelişmekte olan bir erkek karşı karşıya.

İki kez nişanlandığı Felice’den sonra hayatına giren Julie ile evliliğine babası müsaade etmemiş. Fakir bir kız olmasının yanı sıra bir de “kuşkulu bir ünü” varmış galiba.

Buna rağmen Kafka evlenecekmiş ama bir takım aksilikler olmuş, evlilik iptal edilmiş. (Kiralamayı planladıkları daire başkasına kiralandı diye. “Bu dönüm noktasıydı, daha sonra durdurmak mümkün olmadı,” diyor.)

Bu evliliğin iptal olmasının ardından yazmış mektubu babasına.

Çocukluğunu, babasının gözüne nasıl gözüktüğünü, neler hissettiğini anlatmış hep.

Sert mizaçlı bir babası varmış. Dayak atmazmış ama atacağı tehdidinde bulunur ve korkuturmuş.

“Zaten dayak yemeyeceğimizden giderek neredeyse emin olmuştuk. Daima kaçışı, çoğunlukla da içsel bir kaçışı düşünen, somurtkan, dikkatsiz, itaatsiz çocuklar olduk. Sen böyle acı çektin, biz böyle çektik.”

Babanın sert tutumu torunu olunca biraz yumuşamış. Kardeşinin çocuğu Felix’ten de bahsediyor Kafka.

Kafka İçin Evlilik

Her ne kadar evlenmemiş olsa da evliliğe çok önem vermiş Kafka:

“Evlenmek, bir aile kurmak, gelecek tüm çocukları kabullenmek, onları bu güvensiz dünyada yaşatmak ve hatta biraz da yol göstermek, benim inancıma göre bir insanın başarabileceği en yüce şeydir. Görünüşte bu kadar çok insanın bunu kolayca başarması, bir karşı kanıt değil; çünkü birincisi, gerçekte o kadar da çok insan başaramıyor bunu ve ikincisi, pek de fazla olmayan bu insanların ‘yaptıkları’ bir şey değil bu, yalnızca içinde yer aldıkları olaylar öyle gelişiyor; gerçi bu en yüce şey değil, yine de çok büyük ve çok saygın bir şey.”

Kendisini ise bunu yapabilecek kudrette görmüyor. Korkuyor:

“Evlilik en yoğun kurtuluşun ve bağımsızlığın güvencesi kesinlikle. Bir ailem olurdu; görüşüme göre insanın ulaşabileceği en yüce nokta, dolayısıyla senin de ulaştığın en yüce nokta; sana denk olurdum, eski ve daima taze tüm utanç ve zorbalıklar artık, yalnızca tarih olurdu. Masal kadar güzel olurdu tabii, ancak sorunlu nokta tam da burada. Bu kadarı çok fazla, bu kadar çok şeye ulaşılamaz.”

Yani kendisini böyle güzelliklere layık bile görmüyor.

Kitabın sonunda bazı açıklayıcı notlar var. Orada annesinin bir mektubu var, diyor ki; “Onun yerinde başka bir insan olsaydı, ölümlülerin en mutlusu olurdu, çünkü hiçbir arzusu ebeveyni tarafından geri çevrilmedi. Üniversitede neye hevesi varsa onu okudu.”

Ama olmayınca olmuyor işte anacığım.

Mutluluk gerçekten içimizde.

Evlilik konusuna geri dönelim.

Kafka’nın evlenememesi evliliğe yüklediği bu büyük (ve bence doğru) anlam dışında bir de babasıyla kurduğu ilişkide:

“Bağımsızlaşmak istiyorsam, mümkün olduğu kadar, seninle hiçbir ilişkisi olmayan bir şey yapmalıyım; evlilik en büyük şey gerçi ve en onurlu bağımsızlığı sağlıyor; ama aynı zamanda seninle çok yakın bir ilişkisi var.”

Baba-Oğul

Baba-oğul karşılıklı bir güvensizlik sarmalı içine girmişler gibi gördüm.

Baba, oğluna güvenmiyor. Çünkü gerçekten de pek güven veren, güçlü, kararlı bir adam değil Kafka.

Ama tam da babası oğluna güvenmediği için; “böyle dilsiz, donuk, kuru, süfli” bir insan oluyor.

Böyle tarif ediyor kendisini Kafka “dilsiz, donuk, kuru, süfli”

Ve “böyle bir oğlun benim için katlanılmaz olacağını söylemek zorundayım,” diyor kendinden bahsederken. Yani kendisi de kendisinin evlat olsa sevilmez olduğunu düşünüyor.

Saygılarımla,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Ahmet Yonca 11 Aralık 2018 at 09:32

    Kafka boşuna verem olmamış. Bu kadar negatif düşünce ekseriyetinde stres baş göstermiş nihayetinde. Velakin onu suçlamıyorum kötü giden hayatında. Çünkü kimse yetersiz olmak istemez. Kimse zayıf ve başarısız olmak istemez. Hepimizde bedensel, zihinsel eksiklikler olabiliyor. Maddi iyi olsak, manevi zayıf oluyoruz. Manevi iyi olsak maddi zayıf oluyoruz. Fiziksel olarak yetersiz olabiliyoruz. O yüzden ben vasıfsızlıktan başka hiçbir kötülüğü olmayan Kafka’ya üzülüyorum. Yine de bize bir kaç hayat, çelişkili korku dolu bir gözlem sunduğu için minnettarım. Onun eksiklerini görüp, kendimizi tamamlama fırsatı bulmuşuz. Ayrıca biliyorsun, senin kitap tanıtma tarzına bayılıyorum 🙂

  • Yanıtla Hülya Erarslan 11 Aralık 2018 at 14:06

    Ben de yorumlarını beğeniyorum. 🙂
    Tişikkirler.

  • Yanıtla Ayşe Dikmen 11 Aralık 2018 at 16:47

    Ahhhh babalar ve oğulları… Dünya kurulalı beri böyle mi bilmiyorum ama benim de çevremde birbirlerini hiç hazetmeyen babalar ve oğulları var malesef… Anlaşamayan anne kız da olabiliyor ama nadir.
     
    İşin kötü yanı, ben babam gibi olmayacağım diyenler de baba olunca çocukluklarını unutup tıpkı babaları gibi davranıyorlar. Ya da gerçekten babaları gibi olmamak adına bu sefer ailede etkisiz eleman rolüne bürünüp, bütün yükü annenin üstüne bırakıyorlar. Babanın otoritesine ihtiyaç var ailede, tatlı sert olmalı babalar… Evlatları, özellikle de oğulları sevildiğini bilmeliler ama saygı da duymalılar babalarına.
     
    Zavallı Kafka, o yüzden demekki mektuplarına uzun uzun cevaplar bekliyor, babasından görmediği değeri başkalarından bekliyor…

    • Yanıtla Hülya Erarslan 12 Aralık 2018 at 15:00

      Çok doğru.
       
      Benim de gözlemlediğim kadarıyla erkekler babalık rolünde pek iyi değiller. Çünkü gerçekten babalığın üstesinden nasıl gelineceğini bilemiyorlar. Bu konuda bildikleri tek rol model de kendi babaları. Her ne kadar babalarını pek iyi bulmasalar da babalık diye öğrendikleri şey kendi babalarından gördükleri ve farkında olmadan kendi çocuklarına da bunu gösteriyorlar.
       
      Çare ne peki? Bence çocuk yapmamak bunun çaresi 🙂 Ama ille de yaptılarsa sevgi dolu ve güven veren bir baba rolü üstlenmeliler.

      • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 12 Aralık 2018 at 16:18

        Kötü bir anne modeliyle büyüyen kız çocukları, kendileri anne olduklarında gördükleri modelden çok farklı bir annelik geliştirebiliyor. Oysa senin de bahsettiğin gibi çok az erkek, babalarının gölgeleri olmaktan öteye geçebiliyor.
         
        “Çocuk yapmasınlar”a koptum 🤣🤣🤣

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 15 Aralık 2018 at 11:48

    Ben kitabı bitirdiğimde daha farklı bir hususa takılmıştım. Bence Kafka çok duygusal bir birey. Okuduğum kitaplarında bunu çok yoğun bir şekilde hissedebiliyorum. Babasından istediği ilgiyi göremediği halde bu mektupta düşüncelerini çok saygılı ve nazik bir şekilde dile getirmiş. Saygısından ve sakinliğinden hiç ödün vermemiş. Düşüncelerini çok iyi bir şekilde ele almış.
    Sizin yorumunuzu okumak da çok keyifliydi. Teşekkürler 🙂

    • Yanıtla Hülya Erarslan 25 Aralık 2018 at 16:24

      Evet, ben de saygılı ve nazik bir insan olduğunu düşünüyorum. Düşüncelerini çok iyi bir şekilde ele alıp yazıya dökebilmesi zaten onun dünyaca ünlü, sevilen, sayılan, başarılı bir yazar olmasını sağladı.
       
      Ben teşekkür ederim, sevgiler. 🙂

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan