Köşe Yazıları

Bu Yaştan Sonra?

13 Ocak 2019

Bu Yaştan Sonra?
40’lı yaşlarında olanların sıkça karşılaştığı sözdür bu. Özellikle Türk toplum ilke ve standartlarının dışına biraz bile olsa çıksanız, yakın çevreniz dahi attığınız her adımda böyle bir tepki verir size…

“Yahu bu yaştan sonra senin neyine?!”

Hatta bunu yaş olarak biraz daha radikal kıvama indirgersek, 30’lu yaşlardan sonra bile böyle durumlarla karşılaşabilirsiniz. Sağlıklı ve dinç bir hayat için spor yaparsınız; “Yahu bu yaştan sonra kas yapmak senin neyine?” derler, hobilerinize vakit ayırırsınız; “Bu yaştan sonra işin gücün mü yok kardeşim?” diye çemkirirler. Halbuki, hayat standartlarımızı yükseltmek için yapacağımız her yeni şeyin bizi ne kadar yükseklere çıkartabildiğini, “bu yaştan sonra” farketmez miyiz?

Neyse efendim oldum olası, bu psikolojiyi anlayamadığım ve artık da anlamak için uğraş vermediğim için asıl mevzuya gelmek istiyorum. Ki öncelikle neden böyle bir giriş yaptığımı daha iyi anlayacaksınız.

Küçüklüğümden beri sanata olan ilgim vardı fakat zaman geçtikçe, gezip görüp araştırdıkça farkettim ki artık sanat; bende sadece görsel bir eğlenceden öte, derinlemesine ilgilenmem gereken bir alan olmaya başlamış. Meslek olarak seçmek için o dönem ve koşullar elverişli değilmiş belki de. Ya da herşeyin bir zamanı varmış. Zaman geçip hayat tecrübesi kazandıkça, insanın tutkuları da şekil almaya başlıyor tabi…

Çok uzun zamandır aklımdaydı ama bir türlü tarihini yakalayamadığım üniversite sınavına, sonunda ikinci kez girdim. Sanat tarihi okuyacaktım. Evet, hem de “bu yaştan sonra”.

İkinci Üniversite

42 yaşında böyle bir işe kalkışmam hem beni hem de beni iyi tanıyan yakın çevremi heyecanlandırdı. Çünkü şu meşhur “hayallerinin peşinde koş” klişesinin bir adım ötesine geçmiş olacaktım. Evet sınava girdim ve kazandım. İlk üniversite eğitimini 18 yıl önce tamamlamış olan bir İnşaat Mühendisi olarak, ikinci üniversite okumak ya angarya olacaktı ya da çok güzel ve keyifli bir macera.

Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümünün bir öğrencisiydim artık. Bir yandan yoğun tempo bir iş hayatı, diğer yandan dersler. Öyle böyle başladım. Fırsat buldukça derslere gidip geliyor, bir taraftan da işimi yürütmeye çalışıyordum. Ve bu bana büyük bir keyif veriyor ve hayatıma ayrı bir renk katıyordu.

Sınıf arkadaşlarım haliyle benim yarı yaşımdaydılar hatta benden küçük hocalarım bile vardı. Ama sanırım ben, aklımın ve kalbimin bir kısmımı 20’li yaşlarda unuttuğum için ortama uyum sağlamakta zorlanmadım. Benimle yaşıt olan sınıf arkadaşlarımın varlığı da bu uyumu kolaylaştırdı tabi.

Dersler sandığımdan daha zevkli ve ilgi çekici olduğu için sınavlara çalışmak benim için ayrıca eğlenceli bir aktivite haline dönüşüyordu. Gün olacak ki böyle bir cümle kuracağım aklımın ucuna bile gelmezdi ama abartmıyorum; “Sınav dönemlerini bekler hale gelmiştim.”

Öğreneceğim her şey için bir fırsattı bu sınavlar. Yunan, Mezopotamya ve Ortadoğu Mitolojleri, Erken İslam Dönemi Sanatları, Osmanlı Türkçesi, Avrupa Sanatı, Gotik ve Romanesk Dönem, Anadolu Öncesi Türk Sanatı, Orta Çağ ve Rönesans sanatçıları, Bizans Sanatı ve genel olarak dünya tarihi ile de haşır neşir oluyordum.

Yunan ,Roma, Selçuklu, Osmanlı, Ortadoğu ve Uzakdoğu tarihi, kurulmuş olan medeniyetler, dinler, inanç sistemleri… Daha ne diyebilirim ki… Belki de durduk yere alıp elime okumayı düşünmeyeceğim kitapları okumak, aklıma gelmeyecek konuları araştırmak, bir kulağımdan girip diğerinden çıkma ihtimali olan bilgileri edinmek benim kişisel hayat maceramın en özel detayları olmuştu. Hem de bu yaştan sonra…

Sanat Tarihi okumak bir anlamda, Ayasofya’yı gezerken Roma İmparatoru Justinianos’un hissetirmeye çalıştığı o azamet duygusunu hissetmek, Divriği Ulu Camii’nin kuzey taç kapısındaki Selçuklu süslemelerine hayran kalmak, Rönesans Döneminin en etkileyici eserlerinden Hieronymus Bosch’un “Dünyevi Zevkler Bahçesi” tablosundaki ayrıntılarda boğulmakmış, bunu da öğrenmiş oldum.

Böylelikle 2. Sınıfa Geldim.

Zaman zaman zorlansam da, arada aksatsam da hala aynı şevkle “okumaya” devam ediyorum. Hem de eni konu gayet başarıyla. Mesela önümüzdeki hafta finaller başlayacak ve ben Ucello, Messina, Dürer, Jan Van Eyck tablo çözümlemelerini yapıp, 1000 yıllık mistik Ortadoğu saraylarına dalıp, Bizans Mimarisinden çıkacağım.

Demem o ki, “hayat arsızı” olan benim gibiler için hayallerinin peşinde koşmak her adımda büyük bir heyecan. Bu heyecanı yaşamanın da belli bir zamanı yok. Her ne olursa olsun, kabuğunuzdan çıkıp, yapmak istediğiniz şeyleri yapmazsanız; işte o “Yahu bu yaştan sonra üniversite mi okunur?” diyenler gibi kös kös oturup, başkasının hayatlarıyla ilgilenip durursunuz.

Yaptıklarından dolayı değil yapmak isteyip de yapamadıklarından dolayı pişman olanlardan olmayın.

Ali Ballı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

16 YORUMLAR

  • Yanıtla Sadık Aktunç 13 Ocak 2019 at 14:50

    21 yaşındayım. Anestezi programı bitirdim. Yıl içerisinde göreve de başlayacağım. Malum yaşım genç, anestezi teknikerliği de ömür boyu yapılacak 1 meslek değil. Zira ne uzuyor, ne kısalıyor. Bu sebeplerden ötürü bu kez lisans bölümü okumak için üniversite sınavına hazırlanıyorum. Destek olanlar haricinde azınlıkta da olsa “bu yaştan sonra mı?” sorusu yerine “ne gerek var?” diye soran oluyor. Ben cevap vermemeyi tercih ediyorum. Zira ağzı olan konuşuyor 😆
     
    Hayat ince 1 denge ve güçlü 1 kuvvet üstüne kurulmalı. Okumak insanı güçlendirir. 2. üniversite de mevcut yaşayışınızdaki dengeyi bozmuyorsa gayet güzel 1 şey.
     
    Ayrıca üniversite kavramı, universalden türetilmiş. Ama ne yazık ki ülkemizde bu anlamını kaybedip yerini meslek öğrenme yeri olarak almış. Bu yüzden üniversitelerin büyük çoğunluğu lise 5’ten farksız.
     
    Eğitim ve meslek hayatınızda başarılar dilerim. 2. üniversite kararınızın da sizden genç olan kimselere örnek teşkil ettiğini, hatta bunun ötesinde ışık tuttuğunu da belirtip ayrıca teşekkür ederim ✊

    • Yanıtla Ali Ballı 13 Ocak 2019 at 20:29

      Ben açıkçası bir meslek sahibi olmak için değil sevdiğim bir konuyu derinlemesine incelemek için girdim bu yola.. Belli de olmaz, ikinci bir mesleğin bana zararı olmaz, herşey zamanla belli olur 🙂
       
      Mesajınız için teşekkürler, cesaret isteyenlere ışık olabildiysem ne mutlu bana 🙂

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 13 Ocak 2019 at 16:16

    Son cümlenenin anlattıklarını hayatım boyunca hep hissettim ve senin gibi hayatları için kendi kararlarını verip uygulayanlara da hayran olmuşumdur.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Ali Ballı 13 Ocak 2019 at 20:31

      Benim de örnek aldığım insanlar hep öyle olanlardır 👍 teşekkürler..

  • Yanıtla Ahu Kınay Zabun 13 Ocak 2019 at 16:50

    Harika harika harika 👍👏👏👏 40 yaşta insan ne istedigini daha iyi biliyor evet bu yuzden tam da bu yüzden size bravo diyorum. Kesinlikle dur napıyorsun diyenlere inat yürüyoruz 😊

    • Yanıtla Ali Ballı 13 Ocak 2019 at 20:32

      Çok teşekkür ederim ☺️

  • Yanıtla Döndü Gücenmez 13 Ocak 2019 at 21:05

    63 yaşındayım. Keşke fırsatım olsa da sanatın ucundan köşesinden tutabilsem.  
    Tebrikler, kutluyorum…

    • Yanıtla Ali Ballı 13 Ocak 2019 at 21:14

      Çok teşekkürler ☺️ Mutlaka ilgilenmelisiniz o halde…

  • Yanıtla Seçil Heptaşkın 13 Ocak 2019 at 21:12

    40’ından sonra insan isteklerinin farkına daha iyi varıyor. O güne kadar hayatın akışında savrulup giderken isteklerin yerini ihtiyaçlar alıyor. Ve eminim ki sınıf arkadaşlarının pek çoğu derslerden senin kadar keyif almıyor ve senin kadar özümseyemiyor. Çünkü çoğu eğitim sisteminin çarpıklığının kurbanı. Kpss’ye girip yeterli puan alsalar dahi atanıp atanamayacaklarının şüphesiyle, inançsızca ders çalışmaya çalışıyorlar. Bense, şantiye konteynırında tozun çamurun arasında Rönesans dönemi özelliklerini nasıl da zevle çalıştığını gördüğümde senin için “Bu Yaştan Sonra”nın doğru zaman olduğuna emin oluyorum.
     
    Yolun açık olsun 🙇

    • Yanıtla Ali Ballı 14 Ocak 2019 at 13:38

      Çok teşekkür ederim ☺️

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 13 Ocak 2019 at 22:15

    Alicim geçen sene senin Sanat Tarihi okuyacağını duyduğumda bir ân “Ben de yapmalıyım,” diye düşünmüştüm. Fakat ardından yeniden üniversite sınavına girme düşüncesi üzerime taşlar yığarak, beni olduğum yere mıhladı. İlkinin stresini hâlâ hatılıyorum. Aynısını çekecek gücüm yok 🙈
     
    Önce bu kararı aldığın, ardından istediğin bölümü kazandığın, son olarak da her ânın tadını çıkardığın için seni yürekten tebrik ederim canım 👏🏻
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Ali Ballı 14 Ocak 2019 at 13:39

      Teşekkür ederim , sevgiler benden ☺️

  • Yanıtla Filiz 14 Ocak 2019 at 08:27

    Güzel bir yazı 👏🏽 Yazdıklarınız birçok kişiye hem örnek hem de destek olacak, cesaret verecek nitelikte… Görüyorum ki varılacak noktanın değil keyifli yolculuğun peşindesiniz. Ne mutlu…

    • Yanıtla Ali Ballı 14 Ocak 2019 at 13:40

      Çok doğru bir tespit.. Ben işin keyfindeyim ☺️

    • Yanıtla Burcu Odacı 27 Haziran 2019 at 21:07

      Ne güzel 🙂
       
      Ben de 33 yaşımdayım, anneyim ve ikinci üniversitemin ilk yılını tamamladım geçen hafta itibariyle. Hatta bu vesileyle bir blog açtım 🙂
       
      İnsanın gönlünden geçenler için yaşın hiçbir önemi yok bence…

      • Yanıtla Ali Ballı 7 Aralık 2020 at 15:39

        Başarılar diliyorum, yola devam 🙂

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan