Yaşamak Yaratmaktır

İyi

20 Şubat 2019

Atina Akademisindeki Sokrates Heykeli


Atina Akademisindeki Sokrates Heykeli

Gerçekten iyi bir adam iyi olduğunun farkında değildir.
Ve işte bu yüzden iyidir.
Aptal bir adam iyi olmaya çalışır.
Ve işte bu yüzden iyi değildir.

Gerçekten iyi bir adam hiçbir şey yapmaz,
Yine de hiçbir şeyi yapılmamış bırakmaz.
Aptal bir adam hep bir şeyler yapar
Yine de bir çok şey yapılmamış kalır.

İşte bu yüzden Tao yitirildiğinde, iylik ortaya çıkar.
İylik yitirildiğinde, incelik ortaya çıkar
İncelik yitirildiğinde, adalet ortaya çıkar
Adalet yitirildiğinde merasim ortaya çıkar.

Bu yüzden, gerçek büyük adam gerçek olanda barınır,
Yüzeydekinde değil,
Meyvede barınır, çiçekte değil.
İşte bu yüzden birini al, ötekini reddet.

Tao Te Ching

▾ ▾ ▾

> Acaba insanda iyiye dair bir duygu mu var?

En olumsuz ve hatta kötü işleri yaparken bile her insanda bir “iyi” duygusunun işbaşında olduğunu söyleyebiliyoruz.

* cinayetler
* savaşlar
* kavgalar
vd olumsuzluklar.

> İnsanda iyiye bir ihtiyaç bulunduğu söylenebilir mi?

İnsanlar bu ihtiyacı duyuyorlar, fakat onun ne olduğunu söyleyemiyorlar.

Onu, yani iyiyi tanımlayabilseler belki yaşamalarında daha tutarlı olabilecekler.

İyinin ne olduğunun bilinememesi karşısında değişik kişiler, kurumlar ve kuruluşlar onu belirlemeye çalışmışlardır.

İyi konusunu ilk ele alanlar kuşkusuz din adamlarıydı.

İlkel dinlere, örneğin Totemizme baktığımızda baktığımızda:
Totem yetkedir; o iyi olanı gösterir.
Büyücü, totem ile ilişki kurar ve iyi olanın yapılması ister.
Mana burada olumlu ve olumsuz etkisiyle totemi işaret eder.
Dinlerdeki bu anlayış gelişerek günümüze dek gelir.

Eski çağlarda iyinin ne olduğu Bilgeler tarafından da gösterilir.

Örneğin Antikçağ’da Yedi Bilgeler:

Lindoslu Kleobulos:
En iyisi ölçüyü kaçırmamak.
Yurttaşlarına en iyi öğütleri ver.

Atinalı Solon:
Yurttaşlarına en hoşa gideni değil, en iyiyi salık ver.
İsteksizlik doğuran isteklerden kaçın.

Sportalı Khilon:
Kendini Bil.
Öfkene hakim ol.

Miletoslu Thales:
Eğitim Eksikliğine katlanmak zordur.
Tembellik hosa gitmez.

Lesboslu Pittakos:
Aklına koyduğun işten kimseye söz etme, başaramazsan gülerler.
Uygun zamanı kolla.

Prieneli Bias:
İyi bir iş yapmışsan tanrılardan bil, kendinden değil.
Ne iyi niyetli, ne de kötü niyetli ol.

Korinthoslu Periandros:
İyi günde ölçülü, kara günde temkinli ol.
Dostlarına karşı iyi günlerinde de, kötü günlerinde de hep aynı şekilde davran.
Antikçağ’da bilgelerin yanında Biliciler (Kahinler) de iyi olanı gösteriyorlardı.
Bilgi konusunda ulaşılmak istenen asıl bilgi Mutlak Olan’dı.

Mutlak İyiyi İ.Ö. VI.yy’dan başlayarak filozoflar da araştırmaya başladılar.

Bilinen bir gerçek iyice ortaya çıkmıştı:
“İyi” yaşamayla ilgilidir, yaşamadadır.

Herakleitos
İnsan günübirlik işlerle oyalanmamalıdır.
İyi, yaşamanın Logos uyarınca gerçekleştirilmesindedir.
Böylece insan yüksek düzeyli bir yaşamaya ulaşır.

Sofistler ile yeni bir anlayış geldi yaşamaya:
İyi faydalı olan ve haz verendir.
Herkesin iyisi kendisine göredir.

Sokrates
İyi ortak akılla kavranabilir.
İyi olanın tüm insanlar için olması gerekir.
İyi bilgiyle ve erdemle bağıntılıdır.
İyi davranan, bilerek davranmıştır ve bu kişiyi erdemli dolayısıyla mutlu kılar.

Platon
En yüksek idea olarak görür.
Bu idea yalnızca “iyi” değildir, aynı zamanda güzeldir de.
Böylece güzel-iyi > Kalokagathia anlayışı ortaya çıkar. İnsan yaşamı idealara doğru yükselen bir süreç olmalıdır. İnsan burada iyi olana yaklaştıkca arınır ve böylece mutlu olur.

Aristoteles
İyiyi “Doğru Orta” ile anlatır.
Platon’da olduğu gibi, Aristoteles de insanın iyiyi kendisinin, kendi yaşamasında gerçekleştireceğini savlar. Bunun en önemli dayanağı da insanın kendi özüdür. İnsanın özü akıldır.

İyinin ne olduğunu bilmek yetmez, irade gösterip, iyiyi yaşamasında gerçekleştirmesi gerekir insanın.

Ancak bu insan mutlu olablir.

Plotinos
Antikçağ Ege Uygarlıklarında “iyi”, insanın düşünmesi, iradesi ve eylemi ile ortaya çıkan bir değerdir.

Hristiyan Orta Çağ’ında

En yüksek düzeyde iyi summum bonum olarak karşımıza çıkar.
Kavram Aristoteles’ten alınmıştır, fakat hem Orta Çağ ve hem de Yeni Çağ düşünürleri tarafından kullanılmıştır.

İnsan eylemlerinin son ereği en yüksek iyidir.
Bu insanın varlığında bulunan salt iyidir.

Tomas Aquinas, insanı bir irade varlığı olarak belirledikten sonra onun özgür eylemleri ile iyiyi gerçekleştirebileceğini savlar. Özgürlük akla dayandığı zaman iyidir. Akıl, tanrı tarafından yaratılan nesnelerin değer düzenini kavrar. Bunun en üstünde Tanrı bulunur.

İyi aşamalı olarak gelişir ve en sonra Tanrının inayeti ile Tanrısal olana katılır; summum bonum buradadır.

Daha sonra Jeremy Bentham summum bonum’u en çok insana en çok mutluluk olarak ele alır.

Yeniçağ

Antik Çağ’da bulduğumuz bir ayrılığı anımsatır:

Sofistler ile Sokrates’in bakış açıları arasındaki ayrılıktır bu.

Thesei x Physei ayrılığıdır.
Deneyci x Faydacı-Hazcı anlayış ile Akılcı x Mutlulukçu ayrılığıdır.
Yeni Çağ’da İngiltere ile Kıta Avrupası arasındaki ayrılıktır.

Immanuel Kant
Sokratesci bir kaygı ile kavramı ele alır:

Acaba evrensel bir iyi olabilir mi?

Kesin Buyruk > Kategorischer Imperativ:

Öyle davran ki, davranışını yöneten maksim, genel geçer olsun.

Burada iki zorluk var:

> evrensel, genel geçer olan ölçütü, maksimi bulmak;
> bu maksime göre davranabilmek.

Varoluşcu Düşünürlerde
İyi genel bir bakışla belirlenebilir:

Kişinin kendi var oluşunu gerçekleştirmesi.
Kişinin kendisine yabancılaşmadan kurtulması.

Tartışma

> İylik yapmak nedir?

> Neden İylik Yaparız?
(İylik yapmasak olmaz mı ya da iylik yapmasak ne olur?

> Yaptığımızın iyilik olduğunu nereden biliyoruz?

> Kime iyilik yaparız, kime iyilik yapmak istemeyiz?

> İylik Beklemek nedir?

> Kimden iyilik bekleriz?

> İylik nedir?

  • İyi olduğuna karar verdiğimdir
  • Geleneğin bana buyurduğunu yapmamdır
  • Dinin bana söylediklerini uygulamamdır
  • Genel Ahlak kuralları uyarınca davranmaktır
  • Vicdanımın sesine uymaktır
  • Yasalara göre yaşamaktır
  • Evrensel doğrular uyarınca yaşamam düzenlemektir
  • vd…

> İyi nedir?

> Bellibaşlı iyiler nelerdir?

  • Sağlık
  • Varlık
  • Bilgi
  • Dostluk
  • Ölçülülük
  • Güzellik
  • Huzur
  • Sevgi
  • Yardımlaşma
  • Dayanışma
  • vd…

> İyi yaşamak nasıl olur?

Prof. Dr. Atilla Erdemli

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

5 YORUMLAR

  • Yanıtla Zeynep Mete 20 Şubat 2019 at 12:45

    Sayın Hocam;
     
    Güzel araştırma ve tespitler için teşekkürler. Kaleminize sağlık.
     
    Kendi adıma iyi ve kötüyü her farklı dönemde düşündüğümde farklı sonuçlara ulaştım. Yaş, olaylar, olayların oluş sırası, ortam,vs… Sadece iyi kavramını değil iyinin sonuçlarını da etkiliyor. Elbette kötüyü de. Bunun üzerine kendi kendime şöyle bir genellemeye katılmak durumunda kaldım:
     
    Evet, iyi ve kötü vardır. Ancak olaylar durumlar göz önünde bulundurulursa her iyinin yanında bir parça kötü ve her kötünün içinde bir parça iyi sebep ya da sonuç olarak yer almaktadır. Üstelik iyi ve kötü kavramı olayların oluş yönüne ve şekline de etki etmektedir. Yani herkes her durumda ne tam iyi ne de tam kötü olamamakta. O halde iyi ve kötü sadece kişiye, olguya, duruma, zamana, eğitime, olgunluk ve karaktere göre değişmekle kalmayıp aynı zamanda tüm durumlar için kişinin anlık iyilik kötülük bariyerini de belirlemektedir. Öyleyse iyi ve kötü hem kendine ait kavram anlamı hem de kişiye yöneltilen durum anlamıyla değişkenlik arz etmektedir…
     
    İyi kötüyü, kötü de iyiyi kapsar ve kötü olmadan iyinin, iyi olmadan kötünün tanımı yoktur… Çok sıradan bir çıkarım olmasına rağmen başka çıkış yolu bulamadım açıkçası. Bu konudaki kişisel fikrinizi öğrenmek ve bilgilenmek isterim…
     
    Saygılarımla.

  • Yanıtla Beril Erem 20 Şubat 2019 at 13:27

    Hocam,

    Öncelikle çok teşekkür ederiz, yine değerler noktasında önemli bir kavramı ele almışsınız.
     
    Ben tabi hemen ilk iş TDK’ya girip baktım. Çünkü yazınızı okuduktan sonra hemen kafamda bir floresan yanıp sönmeye başladı. İyilik Yapmak ve Yardımseverlik acaba aynı anlamı mı taşıyor diye?
     
    TDK’ya göre evet. Ama ben düşündüğümde,nedense sanki bir niyet ya da hareket farkı varmış gibi hissediyorum. O da sanırım yardım etmenin biraz da refleksif bir eylem olduğunu düşündüğümden. Örneğin, sokakta önünüzde düşen birini hemen uzanıp kaldırmak gibi. Veya karşıdan karşıya geçmeye çalışan birine eşlik etmek gibi… Oysa iyilik yapmak biraz daha bilişsel bir eylem silsilesi gerektiriyor bana göre.
     
    Deniyor ki; iyilik yapmak insanoğlunun evrimsel gelişimi süreci içinde özellikle avcı-toplayıcı toplumların ortaya çıkışı ve sosyalleşmenin adımlarının atıldığı çağlardan beri genetiğimize işlenmiş. Kuşkusuz o çağlarda en büyük motivasyon “hayatta kalmak” olduğundan, insanlar topluluklar oluşturma, bir arada kalabilme gibi amaçlar edinmişler. Bununla birlikte insanın zeki bir varlık olması ve muhakeme edebilmesi, “bu amaçlara ulaşmak için yapılması gerekenler” listesinde iyilikseverliği/yardımseverliği tetiklemiş olmalı.
     
    Peki iyilik yapmasak olmaz mı?
    Hiç iyilik yapmamak pek mümkün görünmüyor. Çünkü bence milyarlarca yıllık evrim sürecinde genetiğimize kodlanan ve otomatik tepkiye dönüşmüş bir davranışı insan kontrol edemez. Bunun üstüne bir de tüm dini öğretilerde, Büyük Yaratıcı nezdinde karşılık bulan, vicdanı rahatlatan önemli de bir erdem. Yani sadece otomatik bir tepki değil aynı zamanda bu tepkiyi verdiğinizde manevi açıdan geri dönüşü de olan bir eylem.
     
    Ama seçim yapabiliriz. Kime iyilik yapacağımızı, nasıl yapacağımızı, iyiliğin konusunun/öğesinin ne olduğunu ve ne zaman yapacağımızı…Bunları seçebiliriz. Ve seçmeliyiz de. Çünkü kaş yaparken göz çıkartmamak gerekir. Yaşlı Bilge’nin üç hazinesini yani “merhamet”, “kanatkarlık” ve “tevazu” ilkelerini benimsemek bu noktada rehber olabilir bize.
     
    Hazır “Yaşlı Bilge”den bahsetmişken ve siz de açılışı Tao Te Ching ile yapmışken; o zaman ben de oradan yola çıkarak bu uzun cevaba bir son yazayım artık.
     
    Su gibidir iyiliklerin yücesi
    Su nasıl kavgasız yararlıysa herkese,
    O durur herkesin horladığı yerde.
    Bu yüzden yakındır Tao’ya.

    Evde yerdedir iyilik,
    Düşünürken derinde,
    Verirken sevgide,
    Konuşurken gerçekte,
    Düzenlerken düzende,
    Yaparken beceride,
    Doğru anda eylemde.
     
    Kibirle atılmayan,
    Çarpılmaz cezaya da.

     
    Yani en büyük iyilik mütevazi olanda, en alttan alanda, su gibi yararlı ve akışkan olanda yatar. Kimseyle kavga etmeden,herkese kendi faydalı varlığını sunar.

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 20 Şubat 2019 at 15:17

    Hocam beni bilirsiniz ben Herakleitos’cuyum 🙃 Ondan hareketle bir “iyi” tanımı kuruyorum kendi yaşamımda. Öncelikle Efesli filozofumuzun “boş inançlara sahip” olarak tanımladığı “yığın”ın “iyi”den ne anladığıyla zerre ilgilenmediğimi söyleyebilirim. Benim için yığının yasalarına göre değil evrenin “logos”una uygun yaşamakta anlam buluyor “iyi”.
     
    “‘İyi ve kötü’, ‘güzel ve çirkin’, bunlar evrensel yasayı anlamamış olanların değerlendirmeleri, evrensel yasaya göre bu ikisi birdir,” der Herakleitos. Doğru kavrama ise bu ikisinin üzerine çıkıp birliği görebilmektedir.
     

    Bu iki karşıtın sürekli savaşımı, devamlı değişen yeni “iyi” ve “kötü” tanımlarına neden oluyor. Ki bence bu yüzden bir toplumdaki “iyi” başka bir toplumda “kötü” olarak addedilebiliyor, hatta aynı toplumda farklı zaman dilimlerinde de bu değişimi görebiliyoruz. Bu durumda genel geçer bir “iyi”den söz etmek de mümkün olmuyor.
     
    “İyilik” konusuna gelince; bu çok daha karmaşık. Çünkü “iyi” seçiminiz sadece sizi bağlarken “iyilik” yapmaya kalkmanız karşınızdaki insanı da olaya dahil ediyor.
     
    Birçok insanın “iyilik” yaptıklarını düşünerek yakıp yıkmalarına şahit olan biri olarak bazen “Aman siz iyilik yapmayın!” demek geçiyor içimden. Kendi “iyi” kavramının içeriğinden devşirdiği “iyilik” bana bayağı “kötülük” olabiliyor çünkü 😝
     
    “Eee yani kimse kimseye iyilik yapmasın mı?” sorusunu duyar gibiyim. Kötülük yapmasınlar yeter 😝 “Yapmama” çünkü etken bir durum değildir. Ayrıca kötülüğün yokluğunda “iyilik” zaten oluşacaktır 😉

  • Yanıtla Didem Elif 20 Şubat 2019 at 16:32

    Değerli hocam,
    Öncelikle burada bize verdiğiniz destek için çok teşekkür etmek istiyorum. O kadar dolu ve derin makaleler yazıyorsunuz ki, bu güne kadar yazılarınızın altına bir cümle yazıp yazmama konusunda hep yetersiz hissettim kendimi.
     
    “İyi” hatta “iyilik” kavramı ise benim neredeyse bütün hayatım boyunca üzerine kafa yorduğum bir konu diyebilirim. Hatta öyle ki, Kaş Halk Eğitim‘de bana açılan Emlak Danışmanlığı hocalığı alanında en çok İYİ’den bahsediyorum. Dolayısıyla yazınızla birlikte başka başka odalar açıldı zihnimin içinde.
     
    Emlak Danışmanlığı derslerimi verirken, Ganrimenkul Danışmanı Tim Wood’un “Başarısızlık diye bir şey söz konusu değildir, ya kazanır ya da ders alırsınız. Her ikisi de iyidir.” sözünü kullanırım. Yine Kira Hukuku’nu işlediğim dersin sonunda kullandığım bir İngiliz atasözü var: “İyi bir başlangıç, iyi bir son getirir.” Bu konu üzerine çok şey söylenebilir ancak özetlemem gerekirse;
     
    Bana göre, ki burada yazdığım her cümleyi bir seneden fazladır öğrencilerimle de paylaşıyorum, “İYİ” bir renktir. Beyaz gibi çabuk kirlenebilen ve kiri anında gösteren bir renk. Yani bir varlıktır, bir değerdir. Bedendeki kalp gibi, meyvenin çekirdeğidir, öz olandır. Ancak aklın olmadığı yerde, iyinin de öz olarak kalamayacağına inanıyorum. Ancak akılla, “İYİ” olan öz, bir meyveye dönüşebilir. Dolayısıyla her varlık ve değer gibi aslında tek başına bir HİÇ’tir.
     
    İyi sorulmuş sorularınızla günüme iyilik kattınız. Zihnimizi açan varlığınıza minnettarım.
     
    Sevgi ve Saygılarımla…

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 20 Şubat 2019 at 18:12

    Bu kapsamlı yazıdan yola çıkarak:
     
    Tao Te Ching’in şiirindeki;
    “Adalet yitirildiğinde merasim ortaya çıkar”
     
    ve
     
    Sokrates’in;
    “İyi olanın tüm insanlar için olması gerekir.”
     
    düşüncelerini “iyi-iyilik” meselesinde ana arter olarak görüyorum…
     
    “Yaralı bir sokak köpeğinin sağlığına kavuşması için gayret göstermek” gibi bir örnek geldi aklıma mesela…
     
    Ben‘den Biz‘e geçişe hizmet edecek her davranış iyi olarak sıfatlandırılabilir mi diye düşündüm şimdi… Ama Bizin sağlam olması için de, önce sağlam Ben‘ler gerekli…
     
    Kendisini tartan, sorgulayan, başkalarının da varlığının sürekli farkında olan, biri diğerinden fazla olsa dahi pratik-duygusal zeka harmanıyla beraber aklını kullanan, duygusal boyutta olayları-olguları imgesel boyutta değerlendirebilen, doğayı bir bütün olarak algılayabilen ve tekme attığı küçük bir taşın da bu dünyada bir yer edinme hakkı elde ettiğini unutmadan yaşayabilen, asla ‘Oldum’ demeyen, müziğin evrenselliği gibi her ülkede, her toplumda ışık olabilecek davranış ve düşüncelere sahip olan insanların “iyi” olma konusunda daha başarılı olacağını düşünüyorum…
     
    Konu bir okyanus gibi… Üzerine çok farklı kültürel yansımalar olacaktır ve zaten hocamız da müthiş kaynakları dahil etmiş yazısına…
     
    Sitemize artı değer katan güzellikteki bu yazı için tebrik ediyorum.
     
    Yüreğinize, kaleminize sağlık…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan