Yunan Mitolojisi

Yaratılış

6 Kasım 2022

Yazı: Yunan Mitolojisi | Yaratılış | Tanrıdoğum Mitlerinin İlk Tanrıçası Gaia | Yazan: Didem Çelebi Özkan


Tanrıdoğum Mitlerinin İlk Tanrıçası Gaia

 

İndeks

Yaratılış | Bölüm 1
Zeus’un Kardeşlerini Kurtarışı | Bölüm 2
Titanomahia | Titanlar ve Tanrıların Savaşı | Bölüm 3
5 İnsanlık Çağı | Bölüm 4
Prometheus | Bölüm 5
Pandora | Bölüm 6

 
Yunan mitolojisini çok sevdiğim fakat hem kapsamlı hem de sade bir anlatıma pek rastlamadığım için sonunda mitleri kendim anlatmaya karar verdim. 😁 Yıllar içinde ayrı ayrı kaynaklardan okuduğum ve zihnimde yap-boz parçaları gibi birleştirerek oluşturduğum akışı paylaşmak istiyorum sizlerle.

Bu akış da elbette önce yaratılış mitleri ile başlıyor.
 

Yaratılış

 
Yunan mitolojisine göre başlangıçta “sonsuz boşluk” anlamına gelen “Khaos” vardır. Kadın olarak kişileştirilen ve uçsuz bucaksız bir karanlık olan Khaos’tan, Erebos (yeraltı karanlığı) ile Nyks (gece karanlığı) sudûr eder. Onlardan sonraysa yeni birleşmeler için gerekli olan Eros (Sevgi) ortaya çıkar. Sevgi’nin birleştirdiği Erebos ile Nyks’in sevişmesinden ise tanrısal ve dünyevi ışıklar doğar.

Aither: Göksel/Tanrısal Işık
Hemera: Dünyevi Işık (Gündüz)

Özetlersek önce sonsuz karanlık vardır. Gece ve yeraltı karanlığı Nyks ve Erebos’un ardından Sevgi doğar. Sonrasında da göksel ve dünyevi ışıklar meydana gelir.

Şimdi sırada “yeryüzü” ve “yeraltı”nın yaratılması var.

Khaos’tan, önce “Gaia”yı yani yeryüzünü, ardından da Tartaros‘u yani yeraltı sudûr eder. Tartaros’u İbrahimî dinlerdeki Cehennem’e benzetebiliriz sanırım. Bir nevi hapishane, hem tanrılar hem insanlar için.

Yaratılış, Gaia’nın tek başına Uranos’u (yani gökyüzünü), Pontos‘u (yani denizi) ve dağları doğurması ile devam eder. Bunların ardından da oğlu Uranos ile birleşir.
 

Gaia & Uranos

Bu birleşmeden altısı dişi, altısı erkek 12 titan ile Türkçeye “tepegöz” olarak çevirebileceğimiz Kikloplar ve yüz kollu, elli başlı olarak anılan Hekatonkheirler doğar.

 

12 Titan

 

Altı Dişi (Titanides)
 

Altı Erkek (Titanes)
Mnemosyne Okeanos
Phiebe Koios
Theia Krios
Themis Hyperion
Tethys İapetos
Rhea Kronos

Titan soyunu oluşturacak bu 12 çocuğunun ardından doğanlar gene Titanlar gibi dev varlıklardır fakat görünüşleri ilk doğan kardeşlerinden oldukça farklıdır.

Kiklopların da Hekatonkheirlerin de hepsi erkektir ve korkunç görünümlü, yabanıl yaratıklardır her biri.

Alınlarının ortasında yuvarlak, tek bir gözü olan Kikloplar, muazzam bir güce sahip devasa varlıklardır. Aynı şekilde 100 elli Hekatonkheirler de inanılmaz bir güçtedirler. Kikloplar gök gürültüsü, şimşek, yıldırım gibi göksel olayları; Hekatonkheirler de deprem ve korkunç büyüklükteki dalgalar gibi doğa güçlerini temsil ederler.

Kikloplar
(Tepegözler)

Brontes
(Gök Gürültüsü)
Steropes
(Şimşek)
Arges
(Yıldırım)

Hekatonkheirler
(50 Başlı, 100 Kollu Devasa Varlıklar)

Kottos Briareus Gyes

Ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, görüntüleri, babaları Uranos’un onlardan tiksinmesine neden olur. Bu yüzden her birini, daha doğar doğmaz, toprağın altına, yani annelerinin karnına geri yollar. Bir süre sonra bu yükü taşımakta zorlanan ve duruma sinirlen Gaia, Titan oğullarından yardım ister.

Annesinin çağrısına sadece en küçük oğlu, son doğan çocuğu, Kronos yanıt verir. Uranos, Gaia ile sevişmeye geldiğinde, Kronos, annesinin verdiği orak/tırpan ile babasının cinsel organlarını keser, testislerini denize atar. Uranos’un, Gaia’nın (yeryüzünün) üzerine damlayan kanından Gigantlar (Devler), Erinyeler (Öç-Ceza Tanrıçaları) ve Melian Perileri (Dişbudak Ağacı Nymphaları) doğar. Denize düşen testislerinden damlayan meniden ise tanrıça Afrodit ortaya çıkar.
 

Gaia & Pontos

Gaia ile Pontos’un (yani yeryüzü ve denizin) birleşmesinden ise deniz tanrı ve tanrıçaları doğar.

Bunlar:

3 Erkek 2 Kız
Nereus, Phorkys, Thaumas Eurybia ve Keto

“Denizlerin Yaşlı Adamı” Nereus’un, “Nereides” olarak tanınan 50 kızı vardır. Bu kızların en bilineni şüphesiz Akhilleus’un annesi Thetis’tir. (Truva Savaşı yazısında kendilerinin bahsi epeyce geçecek. Şimdilik bu kadar bahsetmekle yetiniyorum.)
 

Gaia & Tartaros

Gaia’nın Tartaros’tan da oldukça korkunç görünümlü 2 çocuğu olur: Typhon ve Ehidna

Oğullları Typhon (Tifon/Tayfun); yüz başlı, başından alevler saçan bir yılandır. Typhon’un kızkardeşi Ehidna’nın belinden aşağısı yılan, yukarısı ise güzel bir kadındır.

Hesiodos, Theogonia’da şöyle tanımlıyor Ehidna’yı:

“Yarı bedeni genç bir kızdı onun,
güzel yanaklı ve gözleri fıldır fıldır,
yarı bedeniyse bir yılandı korkunç,
her yanı benek benek amansız bir yılan.”

Typhon ve Ehidna: Ünlü Canavarlarının Ebeveynleri
Üç başlı (Aslan, Keçi, Yılan) Khimaira (Kimera)


Kimera

Yunan mitolojisi korkunç canavarlarla doludur. Bu canavarlarının en kötüsünü veya en korkuncunu seçmek zor olsa da Typhon ve Ehidna’nın başı çektiğini söyleyebiliriz.

İkisinin birleşmesinden ise ileriki mitlerde sıklıkla rastalayacağımız oldukça ünlü canavarlar doğacaktır. Şimdilik bu canavarların isimlerini analım sadece. Sonraki yazılarda her biri ile ilgili mitleri detaylı inceleriz.

İşte Typhon ve Ehidna canavar çocukları:

Geryon’un kalesini koruyan köpek Orthos
Hades’in köpeği Kerberos
Lerna bataklığının canavarı Hidra
Üç başlı (Aslan, Keçi, Yılan) Khimaira (Kimera)
Nemeia Aslanı (Herakles’in 12 görevinden hatırlayacaksınızdır.)
Phiks (Sfenks)

Kronos & Altın Çağ

Yunan mitolojisi, insanlık tarihini beş çağa ayırır. Her biri kendinden önceki insanlık durumundan bir kademe düşüş kaydeden bu çağlar şunlardır:

  1. Altın
  2. Gümüş
  3. Bronz
  4. Kahramanlık
  5. Demir
Kronos

 
Kronos

İnsanlık için en barışçıl ve güzel olanı Altın Çağ’dır.

Babasını tahttan indiren, aynı zamanda da on iki orijinal Titan’ın en küçüğü olan Kronos, ilk insanları yaratır -ki bunlar sadece erkektir- ve insanın Altın Çağı’na hükmeder.

Bu çağda tanrılar, insanlar ve doğa arasında sonsuz bir barış, refah ve uyum vardır. İnsanlar tanrılarla birlikte yaşar. Dünya da sonsuz bir bahar olarak tarif edilir.

(Bu dönem, Semavi Dinlerin anlatılarındaki, Âdem ve Havva‘nın cennetten kovulmadan önceki yaşamını andırıyor sanki.)

Bu çağda yiyecek boldur, insanların beslenmek için yorucu çabalar sarf etmesine gerek yoktur. Hiç yaşlanmaz, daima genç bir görünümde yaşarlar. Ölüm zamanı geldiğinde ise huzur içinde ruhlarını teslim eder fakat başka bir dünyaya göçmez, yaşayanların koruyucu ruhu olarak dünyada kalırlar.

İlk Kehanet

Bu ilk çağ, bir barış zamanı olmasına rağmen, Kronos daimi bir korkuyla yaşar. Ne yazık ki annesi Gaia, tıpkı kendisinin babası Uranos’u devirdiği gibi, Kronos’un da oğullarından biri tarafından tahttan indirileceği kehanetinde bulunmuştur. Bu kehanet de Kronos’un, 12 titandan biri olan kız kardeşi Rhea ile evli olduğu süre boyunca doğacak her çocuğundan korkmasına neden olur. Soyundan herhangi biri tarafından devrilmeye ise elbette pek hevesli değildir.

Yapılması gereken bellidir Kronos için. Babasının düştüğü hataya düşmeyecek, çocukları annelerinin karnına geri yollamak yerine onları doğar doğmaz kendi yutacaktır. Öyle de yapar. Sırasıyla Hestia, Demeter, Hera, Hades ve Poseidon bu kaderi paylaşırlar.

Rhea çocuklarının doğar doğmaz elinden alınıyor olmasına tıpkı annesi Gaia gibi sinirlenir bir süre sonra. Altıncı çocuğuna yani Zeus’a hamileyken, çocuğu kurtarabilmek için annesinden ve devrik kral babası Uranos’tan yardım ister. Birlikte bir plan yaparlar. Bu planda da hedef sadece çocuğu kurtarmak değildir; Kronos’u devirmektir amaç.

Rhea & KronosZeus’un Doğumu

Rhea, Zeus’u İda Dağı’ndaki bir mağarada doğurur.

(Doğum yeri kaynaktan kaynağa değişiyor. Kiminde İda Dağı, kiminde Girit’teki Lyctos kenti, kiminde Lidya, kiminde ise Arcadia’dır.)

Rhea doğumun ardından bebeğini Adrasteia, İde ve Amaltheia’ya emanet eder ve Kronos’un yanına döner.

Kollarının arasında içinde büyük bir taş olan bir kundak tutmaktadır tanrıça. Kundağın içindekini yeni doğan çocuğu sanan Kronos hışımla kundağı tanrıçanın kolları arasından alır ve bir lokmada yutar.

Ehhh ne diyelim; afiyet olsun, bir de geçmiş olsun 😈

Bu an, Yunan mitolojisindeki en önemli sahnelerden biridir. Cesur bir annenin tek seçiminin, gelecekteki olayların gidişatını nasıl değiştirebileceğini gösterir çünkü. Rhea’nın zekâsı ve hepsinden önemlisi kocasına karşı koyma cesareti her şeyi değiştirecektir.
 


Zeus’un babasını devirerek Altın Çağ’a son vermesi ve daha fazlası bir sonraki yazının konusu. 😁 Umarım zihninizi fazla bulandırmadan bir giriş yapabilmişimdir Yunan mitolojisine.

Kimin kim olduğunu oturttuktan sonra şehvet, açgözlülük, öfke, aşk, kıskançlık gibi temaları işlemeye bayılan Yunan mitolojisinin bu dramatik mitlerine geçeceğiz. 😉


 
 

Videolu Anlatım

Instagram hesabımda yazının ilk bölümünü bir video ile anlattım. İzlemek isterseniz bağlantıları tıklayabilirsiniz.
Birinci Video: https://www.instagram.com/p/CkoDMpVqE_t/
İkinci Video: https://www.instagram.com/p/Ck3N_ssuYeh/

 
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Nihan Deveci 7 Kasım 2022 at 08:37

    Kalemine sağlık Didemciğim. Uzun zamandır emek veriyorsun mitoloji konusunda. Dönemi yalın bir şekilde aktarmışsın. İstediğin yalınlık okuyucuya geçiyor. İlk başta pek çok mitolojik aktör kafa karışıklığı yaratsa da insanlar için; zamanla ileriki yazıları okumaya devam edenler için yerli yerine oturacaktır. Akılda tutamayanlar için de anlatımlar akılda kalacaktır. Örneğin: Rhea’nın akıllıca, kesin sonuca ulaştıran çözümü.
     
    Yalın mitolojik yolculuk güzel bir seri olacak 😊

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 7 Kasım 2022 at 13:19

      Canım; çok teşekkür ediyorum detaylı yorumuna, çok mutlu oldum ☺️
       
      Gerçekten de Yunan mitolojisinin en karışık bölümü yaratılıştır. Hele de daha önce hiç okumayanlar için isimler, kimin kimi doğurduğu oldukça zorlayıcıdır. Fakat senin de belirttiğin gibi bunlar bir kez oturdu mu sonrasında eğlenceli, pembe dizi-aksiyon filmi karışımı (😂) mitlere geçeceğiz 😁
       
      Sevgiler canım ❤️

  • Yanıtla Burak Süalp 7 Kasım 2022 at 14:31

    Sevgili baş editörüm, harikasın. Yaratılış ile bu çok faydalı yazı dizisine harika bir giriş yapmışsın. 👏 👍
     
    Bu güzel, sade, akıcı girişi okurken farkettim ki isimlerin bir çoğu tanıdık, hikâyeler kısmen aklımda fakat aslında bütünün ne kadar az bir parçasına vakıfmışım. Bu tertemiz, sade, akıcı anlatımla öğreneceğimiz çok şey olacak. Her ne kadar günlük hayatımızın satır aralarında Yunan mitolojisinden tanrılara, tanrıçalara, kahramanlara oldukça sık rastlasak; isimlerini mekanlara verip, hikayelerini dillendirsek; hatta bu mitolojinin ortaya çıktığı topraklarda yaşıyor olsak da aslında bu anlatıyı ne kadar az biliyoruz. Hatta açıkçası, pek bilmiyoruz. Oysa bu anlatı, üzerinde yaşadığımız topraklarda doğdu, gelişti. Anadolu’da bizden önce yaşamış onlarca atamız bu hikâyeleri buralarda dillendirdi, kaleme aldı. Bu toprakların anıları, hikâyeleri sadece son bin yıl değil, 1071 öncesindeki binlerce yıllın üretimleri ile birlikte, bugün bizlerin korumasına, geliştirmesine emanet. 📚
     
    Bu bizim tarihsel mirasımız, bizim hikâyemiz. Okumalı, öğrenmeli, bilmeli ve sahip çıkmalıyız. Devamını hevesle bekleyeceğim. Kalemine sağlık! 👏🖤🙏🏻

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 7 Kasım 2022 at 15:56

      Canım benim, aynı bakış açısıyla yaklaşıyoruz mitlere. Bu topraklara binlerce yıl hakim olmuş anlatılar bunlar. Bu inanışların izlerini etrafımızdaki birçok şeyde görmek de mümkün. Mitleri bildiğimizde bu izleri fark etmek elbette çok daha kolay.
       
      Yıllarca çok severek okudum efsaneleri. Sanırım bir noktadan sonra, insan, kendi kelimeleriyle anlatmak istiyor. Bende öyle oldu en azından. Okuduğum onca şey bir süredir zihnimde dönüp duruyor, “Ben olsam böyle anlatırdım” diye düşünürken buluyordum sıklıkla kendimi. Sonunda da başladım anlatmaya. Okur da benim yazarken aldığım keyfi alırsa ne mutlu bana ☺️
       
      Desteğin daima çok kıymetli. Her zamanki gibi uzun uzun yorumlamışsın. Çoook teşekkür ediyorum 🤗

  • Yanıtla Feray Orman 10 Kasım 2022 at 18:42

    Tebrik ederim Didemcim. Ben de bir mitoloji severim. Mitoloji bence ruhumuzun temeli gibi neredeyse. Hevesle yeni mitoloji yazılarını bekliyorum.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 10 Kasım 2022 at 19:13

      Feraycığım hiç şaşırmadım mitolojinin senin de ilgi alanlarından biri olmasına ☺️ O kadar ortak noktamız var ki 😁
       
      Yazıyı beğenmene de çok mutlu oldum. Yorum yazmaya vakit ayırdığın için ise ayrıca teşekkür ediyor, seni kocaman öpüyorum 🤗😘

  • Yanıtla Metin Çoban 16 Aralık 2022 at 09:20

    Hocam ellerinize, kaleminize sağlık. Mitoloji herkesin bilmesi gereken bir konu değil tabii ki fakat bilen insanda farklılık yaratıyor o kesin. Geçen Netflix’te başlayan 1899 adlı diziyi seyrederken, gemilerin adlarının “Prometheus”, “Kerberos” olması ve benim de bu konuda ahkâm kesmem valla çok havalı oldu 🙂 Şimdilik yaratılış bölümü, karışık ve fazla isimli olunca biraz ders gibi olmuş. Ancak içinizdeki Homeros’un ileriki bölümlerde, okuyanı başka hayatlara ve yerlere götüreceğinden eminim.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 21 Aralık 2022 at 18:13

      O kadar mutlu oldum ki yorumunuza. Öncelikle fark etmediğim ve siz Instagram’dan haber vermek zorunda kaldığınız için özür dileyerek başlayayım.
       
      Ders gibi olması konusunda o kadar haklısınız ki. Ben de yazarken tedirgin oluyorum. Başlangıç çok karışık, yüzlerce isim, hem de Yunanca, insanı kesinlikle zorluyor. Fakat Türkçe kaynaklarda bu döneme ait neredeyse hiç metin yok, biraz da kaynak bir yazı olsun diye yazıyorum bunları. Karakterler bir kere oturduğunda sonrası akacak aslında.
       
      Üçüncü bölümü de neredeyse bitirdim. İşin içine bir de Titanların ismi girdi 🙈 Önceki yazılarda anlattıklarımın özetini vererek ilerlemeye çalışıyorum ki tekrarla iyice yerleşsin okurun zihnine. Ama sanırım üçüncü bölümü de biraz didaktik bulabilirsiniz. Ben en iyisi yayınlamadan önce üzerinde biraz daha çalışayım ve daha şiirsel bir anlatımla sunmaya çalışayım 😁
       
      Yorum, eleştiri, öneri… hepsi için teşekkür ediyorum.
       
      Sevgiler

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan