Yunan Mitolojisi

Pandora

27 Şubat 2024

Yazı: Yunan Mitolojisi | Pandora | Yazan: Didem Çelebi Özkan


Pandora | İlk Kadın

 

İndeks

Yaratılış | Bölüm 1
Zeus’un Kardeşlerini Kurtarışı | Bölüm 2
Titanomahia | Titanlar ve Tanrıların Savaşı | Bölüm 3
5 İnsanlık Çağı | Bölüm 4
Prometheus | Bölüm 5
Pandora | Bölüm 6

 

Prometheus’un Olimpos’tan ateşi çalıp insanlara vermesinin bedelini nasıl ödediğini bir önceki bölümde anlatmış fakat bunun Zeus’un hiddetini dindirmeye yetmediğinden, aynı oranda insanları da cezalandırmaya karar verdiğinden bahsetmiştim. Bu bölümde Zeus’un insanlardan nasıl intikam aldığını okuyacaksınız.

Pandora mitiyle Hesiodos’un1 (M.Ö. 8. yy) hem “Theogonia“sında hem de “İşler ve Günler” eserinde karşılaşırız. Gerçi Theogonia‘da miti anlatsa da yaratılan kadının adından bahsetmez Hesiodos. “Pandora” ismini ilk kez “İşler ve Günler”de okuruz. Bu versiyonda Hesiodos miti de geliştirmiştir; Pandora’nın yaratımında Hephaistos ve Athena’nın yanında başka tanrı ve tanrıçaların da katkısı vardır artık. Dahası Pandora’nın insanlığa verdiği sefaletin kapsamını da genişletir “İşler ve Günler”de.

Kadını “tüm kötülüklerin” sebebi gören bu mizojinist miti, Hesiodos’un İşler ve Günler’deki anlatımına sadık kalarak aktaracağım ben de size. Sonrasında da bu mitle İbrâhîmî dinlerin Havva anlatısındaki benzerliklerini tartışacağız.
 

– Pandora –

 
Öncelikle kronolojik bir saptama yaparak Pandora’nın yaratılış zamanını tespit etmeye çalışalım. Kronos’un hükmettiği Altın Çağ’da biliyorsunuz sadece erkekler vardı. Bu çağ, Titanomahia (Titanlar ve Tanrıların Savaşı) ile sona ermişti. Pandora’nın yaratılışını bu savaşın hemen sonrasına zamanlayabiliriz.

Prometheus’u oldukça ağır bir cezaya çarptıran Zeus’un insanlar için de hiç hoş olmayan planları vardır. Bu doğrultuda Hephaistos’u görevlendirir. Demirciler tanrısı ve zanaat ustası Hephaestus’un görevi, hem tanrılara hem de insanlara, karşı konulmaz güzellikte görünecek, göz kamaştırıcı bir kadın yaratmaktır. Bu vazifede başarılı olabilmek için Hephaistos, karısını -tanrıçaların en güzeli olan Afrodit’i- model olarak kullanır.

Hephaistos’un toprak ve sudan şekillendirdiği kadına, Anemoi (Rüzgâr Tanrıları)2 nefes üfler ve kadın canlanır. Ardından Olimposlu Tanrılar sırayla hediyelerini verir Pandora’ya.

Olimposluların Pandora’ya Armağanları

Athena önce gümüşi elbiselerle giydirir Pandora’yı, ardından iğne kullanmayı, dokumayı ve tüm güzel sanatları öğretir. Afrodit eşsiz güzellik, zarâfet ve arzu verirken Hermes ona kurnaz ve utanmaz bir zihin ile aldatıcı bir dil verir. Poseidon boğulmasını önleyecek inci bir kolye hediye ederken Apollon lir çalmayı ve şarkı söylemeyi öğretir Pandora’ya. Zeus aptal, yaramaz ve aylak bir doğa verirken Hera ona en kurnaz hediye olan merakı verir.

Harites (Üç Güzeller)3 Pandora’yı kolyeler ve başka mücevherlerle süsler. Horalar (Saatler)4 başına çelenkten bir taç yerleştirirler. Hephaistos ise bu güzel başa kendi elleriyle yaptığı altın bir saç bandı takar.

Son olarak Hermes kadına adını verir: Pandora

Pandora, Yunanca “hepsi” anlamına gelen “pan” ve “hediye” anlamına gelen “dōron” kelimelerinden türetilmiştir. Dolayısıyla bu isim, “her şeye bahşedilmiş”, “her şeye kadir” veya “her şeyi veren” olarak çevrilebilir.

Hesiodos’a göre Pandora, yaratıldığında Olimpos’ta yaşayan herkesten bir hediye alması nedeniyle bu ismi almıştır.


Anesidora

Pek az bilinse de yaratılan bu ilk kadının bir başka adı daha vardır; Anesidora. Bu isim ise “hediyeler gönderen” anlamına geliyor. Pandora’nın hediyelerin ne olduğunu da “Pandora’nın Kutusu” söylemine aşina olanlar tahmin etmişlerdir eminim 😉

British Museum’da sergilen beyaz zeminli bir kyliks5 üzerinde bu ilk kadını görebilirsiniz. Figürünün üzerinde yazan isim Anesidora’dır.


Kadının doğasının nasıl tanımlandığını okudunuz yukarda. Ne ilginç ki erkeklerin dünyadaki her suçu üzerine yıkmayı çalıştığı kadının dünya üzerinde yüzlerce yıl söz hakkı dahi olmayacak ve o çok erdemli erkek cinsi dünyayı kana ve savaşa boyayacak tüm bu yıllar boyunca 🤦🏼‍♀️

Mite geri dönelim. Dünyada mutlu mesut yaşamakta olan erkeklerin en küçük problemi olacaktır Pandora’nın karakteri zira Pandora kendi varlığından daha tehlikeli bir kutuyla inmektedir yeryüzüne.

İşler ve Günler’de Zeus insanlardan nasıl intikam alacağını şöyle anlatır:

“İapetos’un oğlu (Prometheus), sen, diğerlerinin ötesinde öğütler bilen sen, ateşi çaldığın ve aklımı baştan çıkardığın için mutlusun; hem kendin için, hem de gelecek insanlar için büyük bir keder. Onlara ateşin karşılığında bir kötülük vereceğim ki hepsi kendi kötülükleriyle kucaklaşarak ruhlarının tadını çıkarsınlar.” – İşler ve Günler, 54-59

Hermes, yaldızlı ve karmaşık bir şekilde oyulmuş bir kutuyu Zeus’tan son bir armağan olarak Pandora’ya verir.


Bu noktada bir açıklama daha yapmam gerekiyor. Orijinal mitte bu bir kutu değil, kavanozdur. 16. yüzyıldaki yanlış bir çeviri sonucu o günden günümüze anlatı, kavanozdan kutuya dönmüştür. Bu hata, Hesiodos’un Pandora mitini Latince’ye çeviren Rotterdamlı hümanist Erasmus’a atfedilir. Yunanca pithos’u “kutu” anlamına gelen pyxis’e çevirmiştir.

Kaynaklar:
Wikipedia, Pandora
Wikipedia, Pandora’s Box


Hermes, bu son armağını verirken ne olursa olsun açmaması gerektiği konusunda sıkıca uyarır Pandora’yı. Oldu, kadına “merak” yüklemesi yapılmış Hera tarafından, sonra iyice tahrik eder gibi bir de “Açma sakın!” de ve geç karşısına olacakları seyret 🤦🏼‍♀️

Hermes’in eşlik ettiği Pandora, Prometheus’un kardeşi Epimetheus’a gönderilir. Zeus’un intikamcı karakterini oldukça iyi bilen Prometheus, kardeşini, tanrılardan herhangi bir şey kabul etmeme konusunda uyarmış olmasına rağmen Epimetheus Pandora’nın güzelliği karşısında büyülenir. Pandora’ya bir kez bakmak, Epimetheus’un ona çılgınca aşık olmasına yetmiştir.

Hermes, Pandora’nın Zeus’tan bir hediye olduğunu, tanrıların şefi ile Prometheus arasında artık kötü duyguların kalmadığını belirten bir barış teklifi olduğunu söylediğinde Epimetheus kuşku dahi duymaz bu sözlerden. Pandora’nın yaldızlı kutusunun ise Olimpos Kralı’nın düğün hediyesi olduğunu söyler Hermes.

Düğün gerçekleşir. Günler hızla geçer. Pirra (Pyrrha) adında bir kızları olur.

Yazı: Yunan Mitolojisi | Pandora | Yazan: Didem Çelebi Özkan

 
Pirra ile Deukalion Tufanı’nı bölümünde yeniden karşılacağız.

Bir önceki bölümünde Prometheus’un oğlu Deukalion’dan ve İbrâhîmî dinlerdeki Nuh ile benzer hikâyesinden kısaca bahsetmiştim. Pirra, Deukalion’ın eşi olarak tufan bölümünde yeniden karşımıza çıkacak.

Hemen aile ağacında yerlerini belirleyelim. Biri Epimetheus’un diğeri Prometheus’un çocuğu olduğundan kuzenler 😉)


Pandora ve Epimetheus mutlu bir yaşam sürmektedir lâkin Pandora’nın aklında hep aynı rahatsız edici düşünce vardır. Zeus’un ona verdiği kutunun içinde ne olduğu aklını yiyip bitirmektedir.

Para, güzel kıyafetler, hatta mücevherler olabileceğini düşünür. Gün içinde hiçbir sebep yokken kutunun yanından geçerken ve istemsizce açmak için ona uzanırken bulur kendini. Her seferinde kutuyu asla açmayacağına dair yemin ettiğini kendine hatırlatır ve zorlukla da olsa kutunun başından uzaklaşır.

Ne var ki bir gün Hera’nın ruhuna serptiği merak duygusu galip gelir ve kutuya şöyle bir anlığına da olsa göz atmaya karar verir. Etrafta kimsenin olmadığı bir an, kutunun boynuna astığı altın anahtarını kilide takar. Anahtarı yavaşça çevirerek kilidi açar ve kapağı yalnızca bir süreliğine kaldırır. Daha farkına bile varmadan, bir tıslama sesi duyulur ve etrafındaki havaya korkunç bir koku yayılır.

Dehşete kapılarak kapağı kapatır ama artık çok geçtir.

Dünyaya birçok kötülük salınmıştır. Bu korkunç şeyler arasında hastalık, savaş, ahlâksızlık ve geçim için çalışma zorunluluğu vardır. Pandora kutuyu kapattığı esnada içeride tek bir şey kalmıştır; umut.

“Umut” Yunancadan gelen geleneksel çeviridir ancak aslında hem iyi hem de kötü olaylara ilişkin beklentiyi içeren “beklenti” ile daha iyi temsil edilebilir.

Bu cezayla Zeus, ateş hırsızlığını telafi etmiş ve tanrılar ile insanlar arasındaki ebedi ayrılığı yeniden tesis etmiştir.


“İyi”olarak düşündüğümüz “umut”un kötülükler kutusunda ne işi olduğu, umudun iyi mi, kötü mü olduğu başlı başına bir tartışma konusu olduğundan soruları buraya bırakmakla yetineceğim. İsterseniz yorum bölümünde derinlemesine konuşuruz üzerine.

Yine de Nietzsche’nin bu konudaki fikrini şuraya iliştirmekten kendimi alamıyorum. Şöyle diyor Nietzsche umut için: “Doğrusu şerlerin en kötüsüdür çünkü insanın azabını uzatır.


Pandora & Havva

Adem ve HavvaHesiodos’un anlatısında da İbrâhîmî dinlerdeki bahiste de ilk yaratılan kadın, kendinden önceki bolluk ve rahatlık durumundan acı ve ölüm durumuna geçişte ilâhî kanunu ihlâl ettiklerinden sorumludur.

Hesiodos’un Pandora mitindeki kadın düşmanlığının, Batı Asya’nın Helenleştirilmesinin bir sonucu olarak İbrâhîmî dinleri açıkça etkilediği ortadır. Kadınlara karşı bu şekilde başlatılan doktrinsel önyargı, ne yazık ki Rönesans’a kadar devam edecektir. Kapsama alanı azaldıysa da mizojini ile ne yazık ki hâlâ savaşmak zorunda kadınlar.

Erkekler, kendileri yazıp kendileri çizmeye devam ettiği sürece de bu böyle devam edecek.

 

Didem Çelebi Özkan

 

Açıklamalar:

  1. Hesiodos: Yunan didaktik şiirinin babası olarak bilinen, bilim insanlarınca MÖ 750-650’li yıllarda aktif olduğu düşünülen ünlü ozan. Theogonia‘da Hesiodos, Yunan inanışını bir anlamda standart bir hale getirmiştir. Konusu genel olarak evrenin, dünyanın ve tanrıların kökeni, varoluşları olan eser, Yunan tanrıları hakkında çok fazla bilgi vermekte ve bugün bile bir başvuru eseri niteliği taşımaktadır. – Vikipedi    ⇡⇡⇡
  2.  

     
  3. Anemoi: Antik Yunan mitolojisinde rüzgâr tanrıları olarak bilinirler. Bu tanrılar, doğanın güçlerini kontrol eden ve yöneten büyük bir grup olan Titanlar soyundan gelirler. Anemoi, yeryüzünün farklı bölgelerinde, farklı rüzgarları yaratan dört ana tanrıdan oluşur: Boreas, Zephyros, Notos ve Eurus. – Mitolojiler    ⇡⇡⇡
  4.  

     
  5. Harites: Üç Güzeller, Yunan mitolojisinde Zeus ile Eurynome’un kızlarıdır. Adları Thalia (çiçeklenme), Euphrosyne (neşe, sevinç) ve Aglaie (parlak)’dir. Harites’in en genci Aglaie, zanaatkarlık tanrısı Hephaistos ile evlenmiştir. Harites, tanrılar ve insanlara neşe ve sevinç verir. Afrodit ve Athena’nın yanında görülürler. Harmonia’nın elbisesini onlar dokuyup işlemiştir.- Wikipedia    ⇡⇡⇡
  6.  

     
  7. Horalar: Mevsimlerin ve saatlerin kişileştirilmiş hali ve tanrıçalarıydı ve daha sonra Yunan mitolojisinde düzen ve adalet tanrıçaları olarak kabul edildi. Zeus ve Titan Themis’in kızlarıydılar ve sayıları genellikle üçtü. Ancak isimleri ve sayıları kaynağa göre farklılık göstermektedir.
     
    Onlar Güzeller, Kaderler ve tanrıça Afrodit ile yakından ilişkiliydi ve Olympus’un kapılarını koruyorlardı. Yardımsever ve nazik oldukları düşünülürdü, genellikle tanrılara ve insanlığa iyi şeyler getirirlerdi ve doğadaki iyi ve güzel olan her şeyle bağlantılıydılar. Sanatta, genellikle farklı mevsimlerin ürünlerini taşıyan üçlü güzel bakireler olarak tasvir edilmiştir. İngilizce “saat” kelimesi Yunanca ve Latince “hora” kelimesinden türetilmiştir.- World History Encyclopedia    ⇡⇡⇡
  8.  

     
  9. Kyliks: Antik Yunan’da, yatay çift kulplu, geniş karınlı, geniş ağızlı, ayaklı veya ayaksız olmak üzere iki tipi olan içki kabı. – Arkeolojik Haber    ⇡⇡⇡
  10.  

     

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

6 YORUMLAR

  • Yanıtla Metin Çoban 27 Şubat 2024 at 13:51

    Özlemişiz Didemciğim.
     
    Mitolojide anlatılan her hikâye bir önceki mitten alıntılar zaten. Bu anlattıkların, Sümerlerin, Hititlerin, Luvilerin, Mısır ve Hint mitolojilerinde de benzer şeyler. Ama tabii bunları böyle güzel yazıp anlatmak da var. Ellerine kalemine sağlık.
     
    Kendi öykümde de anlatmıştım. On bin yıl önce erkekler, kadınların kendi kendilerine çocuk doğurduğunu düşünmüşler, kendilerinin etkisi olduğunun farkına bile varmamışlar. Bu yüzden de kadından hep korkmuşlar, hep onu sindirmeye, kapatmaya çalışmışlar. Belki de bu kadın düşmanlığı erkek genlerine o zamanlardan geçmiş. Oysa kadın olmazsa erkek olmaz.
     
    Erkek tanrıların yanında güzel tanrıçaların olmasını seviyorum. Hatta erkek tanrılara da gerek yok, tüm tanrılar kadın olsa keşke 😍
     
    Sevgiler ❤️

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 27 Şubat 2024 at 14:46

      Canım, canıııımm 😁
       
      Yine muazzam bir yorumla desteklemişsin yazımı, sen bi’ tanesin 🙏🏻
       
      Yunan mitlerini bitirince seninle bir Sümer mitolojisine mi dalsak acaba 😉 Karar verdim, daha ciddi çalışacağım bundan sonra. Tüm emeğimi dergiye aktarırken kendi adıma hiç üretemediğimi fark ettim. Böyle olmasını istemiyorum bundan sonra.
       
      Kucak dolusu sevgiler yolluyorum 🤗❤️

  • Yanıtla Yasin Âşık 27 Şubat 2024 at 15:52

    Benzerlikler mevcut hocam haklısınız. Bence her şey bakış açısıyla ilgilidir. Nietzsche buna bir eziyet olarak bakar, haklıdır da. Ben de yaşamak için bana ilham olan şey olarak bakarım. Ve bu durumda ben de haklıyımdır.
     
    Kadın, doğumu simgeler. Aslında bu sayede yeniden yeniden var olmayı öğretiyordu bence bu durum herkes için. Çünkü umut da böyledir. Tam bittiğimiz yerden bizi yeniden doğurur. Kadın bence umuttur. Umuda zincir vuranlar aslında kendisinin de yaşayan bir zombi olmasından kaynaklıdır. Çünkü o zamanki erkekler de yeni bir şey için ne heyecanları ne de arzuları vardı. Belki de kadının tüm bunlara rağmen her defasında yeniden doğmasına hayran kaldıkları için ve bunun erkeklerde olmadığından kadına bu kadar zulmetmeleri bundandır. Çünkü ne olursa olsun insan, kendinde olanı verirdi her zaman. Onların içinde doğma inancı kaybolmuş. Yerine öldürme inancı dolmuş. Kadının içinde bu bitmez tükenmez doğurganlığını hazmedememişler.
     
    Beyin fırtınası için teşekkür ederim hocam. Yazınız çok güzel olmuş.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 27 Şubat 2024 at 15:59

      Yasinciğim, çok mutlu oldum yorumunu görünce. Çok teşekkür ediyorum zaman ayırıp düşüncelerini yazdığın için. Yazının altında farklı bakış açıları olmasını seviyorum. Katkın çok değerli benim için.
       
      Sevgiler canım.

  • Yanıtla Josef Kılçıksız 28 Şubat 2024 at 06:34

    Herkes içinde bir kahramanla dolaşır. Bu kahraman bazen Herakles gibi cesur ve fedakârdır, bazen de bir Hydra.
     
    Hiçbir mit insan denen türün varlık yükünü sırtlayacak kadar dayanaklı değildir ama…
     
    Didem’in yazı dizisi insanın, kahramanlar ve kurtarıcılara olan kadim gereksinimi açığa çıkarıyor.
     
    Zihnine sağlık Didem.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 28 Şubat 2024 at 22:40

      Josef, çok teşekkür ediyorum yorum için. Nazik sözlerin mutlu etti.
       
      Sevgiler

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan