Cadı Sanatı

Lilith | İlk Feminist

29 Nisan 2019

Yazı: İlk Feminist Lilith | Yazan: Didem Çelebi ÖzkanSon dönemlerde birkaç arkadaşım, feminist yazılar yazdığımdan ve devamlı isyan bayrağı açık gezdiğimden bana “Lilith” diye hitap etmeye başlayınca bugünkü yazımda size biraz Lilith’ten bahsetmek istedim.

Çok fazla bilinmeyen bir mit Lilith. Dünyayı açıklama modellerinden “dinin” bize Âdem’le Havva’dan geldiğimizi söylediğini duyarız sıklıkla. Oysa dini mitlere, özellikle ilk tek Tanrılı Semavi din olan Yahudiliğe, ardından da Katolik Hristiyanlığa biraz daha yakından baktığımızda Havva’dan önce Lilith’in yaratıldığı mitine ulaşıyoruz.

Lilith

Âdem’in kaburgasından yaratılan Havva’nın tersine Lilith, Âdem‘le aynı anda, aynı topraktan yaratılmıştır. Mutlu mesut yaşayacakları düşünülmüşken, Âdem’in Lilith’in kendisine itaat etmesini talep etmesinden dolayı bir türlü o saadet dolu yaşam hüküm sürmez.

İlk kavgalarını sebebi ise bomba 😉 Kim üstte olacak 😂😂 Yok valla şaka yapmıyorum. Birçok dini metinde konuşma aşağı yukarı şu şekilde geçiyor:

Âdem: Altıma yat!
Lilith: Hayır olmaz. Ben üstte olacağım.
Âdem: Ben üstün varlık olduğumdan üstte ben olmalıyım.
Lilith: Sen benden üstün falan değilsin. İkimiz de aynı topraktan yaratıldık!

Kavgaların sonu gelmeyince Lilith Adem’e itaati topyekûn reddederek Cennet Bahçesi’ni terk eder. Oldukça da kızgındır.

Tanrı, Lilith’in peşinden üç melek yollar.

“Lilith’i geri getirmek için yanına gidin. Gelmek isterse alın gelin, istemezse iradesi dışında getirmeyin fakat gelmezse her gün doğuracağı 100 çocuğun öleceğini bildirin” buyurur Kâinatın Yaratıcısı.

Üç melek, tarihin ilerleyen dönemlerinde Mısırlıların boğulacağı denizde onu bulurlar. Uslu uslu onlarla gelmesini aksi halde her gün doğuracağı yüz çocuğunu öldüreceklerini söylerler.

Lilith, uğradığı haksızlığın verdiği öfkeyle, Âdem’in soyundan gelecek bütün hamile ve doğum yapmış kadınlarla bebeklerin baş düşmanı olmaya yemin eder. Erkek çocukların doğduktan sonra ilk sekiz gün, kız çocukların ise ilk yirmi gün içinde canını alacaktır.

Böylece Şeytan’ın yanına gider ve iki isyankâr kendi soylarını oluşturur.

O çağlarda yeni doğan ölümlerini açıklama çabası olarak görebiliriz Lilith’e biçilen intikam modelini. Kötü ve intikamcı tasvir edilen Lilith hamile kadınların bir numaralı korkusu haline gelir.

Erkek egemen düşüncenin başarısını burada da kutlamak lazım; bugün nasıl ki bazı kadınlara feminizme burun kıvırttırmayı başarıyorlarsa, o yıllarda da aslında tüm kadınlar adına ilk isyanı başlatan Lilith’i bizzat kadınlara kötü ve korkutucu diye benimsetmekte gayet muvaffak olurlar 😉

Lucifer ile birleşen Lilith’in aksine Âdem yalnız kalmıştır.

Tanrı bu durumu değiştirmek için yeni bir kadın yaratır fakat bu sefer daha temkinlidir. Adem’i yarattığı toprağı kullanmak yerine bu sefer Adem’in kaburgasından yaratır ikinci kadını.

Eşitlik iddiaları söz konusu olamayınca Âdem istediği itaatkâr eşine kavuşur. Oysa, altta olmayı da, Adem’in her sözüne boyun eğmeyi de kabul eden Havva’yı bile kötü göstermeyi başarır elbette mitin devamı.

Bütün kötülüklerin kaynağı hep kadın! Biz olmasak kimi suçlayacaklardı acaba çok merak ediyorum.

Elma hikayesinden bahsediyorum elbette. Hani yasak elmayı yeme konusunda yılan kılığına girmiş şeytan Havva’yı kandırır ya. Havva kendi yediğini Âdem’e sununca da hoop onlar da Cennet Bahçesi’nden olurlar ya…

Böylece “İlk Günah”ın faturası da gene kadına kesilir 😉 Kimse de çıkıp “Oğlum senin kendi aklın yok mu, yemeyeydin” diye sorgulamaz. Buradan şu sonuç da çıkabilir tabii. Havva, Âdem’i kandırabildiğine göre ondan daha zeki 🙃

Kötülüğün Timsali Lilith

Çağlar boyunca gittikçe daha da kötü tasvir edilir Lilith. Örneğin Orta Çağ’da, Kabala’da erkekleri baştan çıkaran ve uğursuzluk getiren dişi şeytan olarak aktarılır:

“Her türlü süs malzemesiyle süslenip cilveli bir kadına dönüşüyor. Onun süsü, gül gibi kırmızı saçları. Sözleri yağ gibi yumuşak, dudakları dünyadaki her şeyden daha tatlı. Ona yönelen ve (afrodizyak olarak yılan zehriyle karıştırılmış) şaraptan içen aptallar onunla zina yaparlar.”

Lilith’in daha sonra bu adamları öldürdüğü, onun asıl amacının birçok çocuk yapmak olduğu anlatılır Kabala’da.

Katolik inanç Lilith’le karşılaşınca, her zeki kadını, -ottan, çiçekten ilaç yapmayı başarabilen- cadı olarak yaftalayan batı dünyası elbette Lilith’i de cadılıkla ilişkilendirir. Artık o Şeytan’ın en büyük yardımcısıdır. Ölümüne korkulur Lilith’ten fakat büyüleyici güzelliğine de karşı konulamaz.

19 yy’a gelindiğinde ise edebiyat ve resim dünyasının objesi hâline gelir. Yavaş yavaş korkutucu olmaktan çıkıp sempatik bir hâle dönüşümü başlar.

İade-i İtibar | Feminizmin Sembollerinden Biri Hâline Gelmesi

1976’da New York’ta Lilith Magazine piyasaya sürülür. Dergi kendisini “Bağımsız, Yahudi ve Açıkçası Feminist” olarak gururla tanıtır. İlk sayısında, Yahudi feminist ve aktivist Aviva Cantor Zuckoff, modern bir derginin neden eski bir şeytandan sonra kendisini isimlendirdiğini şu sözlerle açıklar:

“Lilith güçlü bir kadın… Lilith’in isyanından ve intikamcı faaliyetlerinden bahsederken bile, efsaneyi anlatanlar, onun gücünü kabul etmişlerdir. Lilith’in intikamcı faaliyetlerini kabul etsek bile, onları, erkek egemenliğine karşı kendini savunmanın kaynağı olarak ve bağımsızlığı için yüzyıllar boyunca yalnız başına savaşmak zorunda kalmasının bir sonucu olarak görüyoruz.”

Feminist hareket popülerlik kazandıkça Lilith de daha olumlu anlamlar kazanır. 1997’de feministler, kadınların müzik festivali Lilith Fair‘i düzenlerler. Lilith o yıllardan günümüze birçok feminist hareketin sembolü haline gelir.

“Bizler; kudretli erkek Tanrı(lar) ya da güçlü eril figürlerin hikayeleriyle bombalanıyoruz, ancak nadiren güçlü kadınlar görüyoruz. Görürsek de hikayeleri eninde sonunda ya şeytanlaştırılıyor ya da güçlerinin karşılığı erkeğe ya da erkeksi bir güce veriliyor.”

Diyor The Nephilim Rising blogunu yöneten Jaclyn Cherie. Ona göre, Lilith bugün kadınlar için güçlü bir figür. Sözlerine şöyle devam ediyor:

“Kendi egemenliği için, kendi seçimlerini yapma hakkı için savaştı. Vücuduna sahip olma hakkı, hazzı ve kaderi için savaştı. Bundan daha övgüye değer ne var bilmiyorum.”

Bu yüzden bana “Lilith” diye hitap edilmesi elbette beni hiç yaralamıyor. Zaten soy olarak Havva’yı mı, Lilith’i mi seçersin diye sorsalar…

Bu soruya cevap bile vermiyorum. Neyi seçeceğimi siz zaten biliyorsunuz 😉
 
 
Didem Çelebi Özkan
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

34 YORUMLAR

  • Yanıtla Demet Uncu 29 Nisan 2019 at 15:13

    Yine marjinal dilinle döktürmüşsün sevgili editörüm. Detaylı yorumumu buradan yapmayayım istersen 🙂 Kalemine sağlık ….

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Nisan 2019 at 21:00

      Canııııımmm alırım telefonda detayları 😉 Beğenmene sevindim, öperim kocaman 😘😘😘

  • Yanıtla Atakan Balcı 29 Nisan 2019 at 17:59

    Türk Mitolojisinde “Al Karısı” olarak geçer Lilith. Umay Ana’dan yardım dilenir hamile ve bebekleri Al Karısı’ndan korumak için. Günümüze kadar ulaşan, ilk kırk günden başlayıp türlü gelenekler, inançlar vardır bu konuda.
     
    Bir yandan da, Adem Babamız kızacak belki ama, dişil genlerin eril genlerden daha eski olduğu biliniyor artık. Bir ilk insan varsa bu erkek mi, dişi mi sorusuna bilim farklı yanıt veriyor doğrusu. 🙂

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Nisan 2019 at 21:09

      Aslında birçok ülke mitolojisinde rastlıyoruz Lilith’e. Marilith veya Lilitu gibi birçok farklı isimle karşımıza çıkıyor, ancak hepsinde ortak bir tema var: Genellikle erkekleri ve bazen çocukları öldüren, kanatlı iblis bir kadın: Succubus
       
      Türk mitolojisinde de yer bulmasına açıkcası şaşırmadım. Fakat bilmiyordum “Al Karısı”nı. Yazman harika oldu. Çok teşekkür ederim.

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 29 Nisan 2019 at 18:23

    Her dönemin kendine göre derdi var tabii ne yapacaksın işte ama o dönemden bu döneme hâlâ alt üst kavgası devam etmekte 😂😂

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Nisan 2019 at 21:11

      Ahahahahahhaaha yaaa Cem sesli güldüm yorumunu okuyunca. Koca yazıda nedense erkeklerin en çok aklında kalan o bölüm olmuş. Facebook’ta da Gökhan komik bir yorum yapmış alt üst olayıyla ilgili. (Eklerim alta onun yorumunu da.)
       
      Öperim canım 😘

    • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 29 Nisan 2019 at 22:13

      Yaa Cem ben de Didem gibi sesli güldüm 😂

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Nisan 2019 at 21:20

    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 1

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 29 Nisan 2019 at 22:20

    Ah biz Kadınlar di mi 🙃 Çok önemli bir mesaj vermişsin ama anlayanaaa

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Nisan 2019 at 22:29

      Konuşuyorum konuşuyorum kimsenin anladığı yok 🤦🏻‍♀️🙄🙃
       
      Öperim güzellik 😘

  • Yanıtla İrem Savaş 1 Mayıs 2019 at 22:32

    Didem Ablacım öncelikle kalemine sağlık. Yazılarını okurken hep farklı bir bakış açısı daha kazanıyor olmak beni çok mutlu ediyor. Keyifle, bir çırpıda okudum bu yazını da 🙏🏼
     
    Hayat renkli, günler şeker 🍭

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 2 Mayıs 2019 at 09:12

      Güzelliğim çok mutlu oldum beğenmene. Son iki gündür yaşadığım saldırılardan sonra çok da iyi geldi yorumun.
       
      Çoook teşekkür ederim. Seni kocaman öpüyorum 😘😘😘

  • Yanıtla Ahmet Yonca 1 Mayıs 2019 at 23:34

    Efsane yazı olmuş. Bence bunlarla devam etmelisin. Kalemine de yakışıyor. Yukarıdaki yelloz ablamız yüce allah celle ve cenebe diye saydırmış ama Zeus varken, Celle kim 🤪😁😁

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 2 Mayıs 2019 at 09:10

      Tükettiler Ahmet beni üç gündür. Cehaletin yarattığı o yersiz özgüvenle düşünmeden, bilmeden yazıyor, hakaret ediyorlar. Artık tamamını ekleyemiyorum. Yukardaki minvalde devam ediyor söylemleri. En acısı da kendilerini çoğunluk sanıyor olmaları. Yazı binlerce kişi tarafından okundu ve devamlı paylaşılıyor, ne kadar sevdiklerine dair telefonlar alıyorum, bu üç beş cahil, hoşgörüsüz, nefret söylemleri yayan insan da kimse onlara bulaşmamak için cevap vermediğinden kendilerini çoğunluk sanıyor.
       
      Zaten her yazımdan sonra aşağı yukarı bu tarz saldırılar yaşıyorum. Elbette cevap vermeyebilirim, yorumlarını silebilirim hatta sayfada engelleyebilirim de ama birilerinin de çıkıp bu insanlara terbiyesizliklerini, cahilliklerini anlatması gerekiyor. Bizler susunca, bunlar meydan kendilerinin sanıyor 😔
       
      Yorum ve destek için çok teşekkürler canım. İyi geldi seninle dertleşmek 🤗🤗🤗

      • Yanıtla Ahmet Yonca 2 Mayıs 2019 at 21:15

        Bence bu saldırılar yaptığın işin nasıl iyi ve tam isabetli olduğunu gösteriyor. Dünyada en çok eleştiri alan kişiler, işini en iyi yapanlardır. Ben bu dindar aptalların içinde yetiştiğim için nasıl bir kafa yapısına sahip olduklarını biliyorum. Çocukken dayak yemiş, korkutulmuş, zorla kapatılmış hanfendiler… Köleliği insanlık sanıyorlar. İsteyerek yapmıyorlar yoksa onlar da isterdi sahil kenarında bir rakı açıp, kafa güzel yüzmeyi. Velakin haşemeyi bile zor giydikleri bu hayatta seni kıskanacak ve seni eleştireceklerdir. Her zaman destekçinim 😘😘

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 2 Mayıs 2019 at 21:20

          Yaa nasıl iyi bi’ dostsun sen, çok teşekkür ederim 🤗
           
          Kucak Dolusu Sevgiler ❤️

  • Yanıtla Seda Çağlayan 2 Mayıs 2019 at 15:11

    Didemcim, böyle bir konuyu hiç bilmeyen birinin bile kolayca anlayabileceği kadar akıcı işlediğin için sana teşekkür edelim. Ellerine sağlık.
     
    Yapılan eleştirileri hem Facebook sayfası üzerinden hem de buradan takip ettim. İnsanların aktarılan bilgiye neden bu kadar tepkili olduklarını anlamak mümkün değil. Seni İslam dinine karşı bir misyoner ilan edecekler neredeyse. Çok üzülüyorum bu bakış açısına. Anlatılmak istenen ne, anlaşılan ne… Hem de kadınlar hararetli hararetli yazıyorlar ya bir de 🙁
     
    Bizim bu insanlara, madem bizleri okuyorlar, başka türlü anlatmamız lazım demek ki. Belli ki arada büyük bir yanlış anlama var.
     
    Ben okudum, kendime düşeni aldım. Ellerine sağlık tekrardan.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 2 Mayıs 2019 at 15:23

      Bi’ tanecim öncelikle çok teşekkür ederim. Gerçekten -tıpkı bugünkü yazın gibi- huzur verdin bana. Üç gündür oldukça hırpaladılar doğrusu beni.
       
      Sorun aslında insanların, ekranın arkasından yazdıklarının sanki boşluğa gidiyormuş gibi davranmaları. Etten, kemikten, bu yorumlar karşısında üzülen insanlar olduğunu anlamıyorlar. Çünkü yazdıklarına cevap verilmiyor. Alışmışlar her yere, her fikre saldırmaya ve karşılığında bedel ödememeye. Beni bu daha fazla kızdırıyor. Bu yüzden cevap veriyorum, başkalarına saçtıkları zehri kendileri de tadarlarsa belki bir dahaki sefere bu yorumları yazmadan önce iki kere düşünürler. Gene de sinirlerim çok bozuluyor; cahile laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan cidden zor.
       
      Yeniden çok çok teşekkür ederim güzel yorumun için 🤗❤️

  • Yanıtla Fatma Çizmeli 3 Mayıs 2019 at 09:00

    Şahane bir yazı. Çok teşekkür ederim. Keşke daha çok kişi okuyabilse.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 3 Mayıs 2019 at 09:01

      Çok teşekkür ederim. Günlerdir Facebook’un irticacı kesimi tarafından linç edilirken hiç tanımadığım birinden gelen bu yorum çok çok değerli.
       
      Kucak dolusu sevgiler 🤗💕

  • Yanıtla Didem Elif 3 Mayıs 2019 at 09:05

    Ne yalan söyleyeyim Lilith hakkında çok bilgi sahibi değildim canım. Bilgilendiğim bir yazı oldu. Öncelikle bunun için teşekküler. Emeğine sağlık. Yorumlar için de şunu söylemek istiyorum. Dilerim bir gün okuduğunu anlayacak bir topluma kavuşabiliriz.
     
    Sevgilerimle…

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 3 Mayıs 2019 at 10:47

    Canıııım arkadaşım [ Beril Erem ] desteğin için sonsuz teşekkürler 🙏🏻🤗😘❤️
     
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 26
     
    Beril Erem’i Facebook’ta takip etmek için → Uykusuz Klavye
     
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 27
     

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 3 Mayıs 2019 at 10:48

    Sitemiz yazarlarından güzel arkadaşım Seda Çağlayan‘dan da bir facebook desteği geldi. O kadar tatlılar ki, baktılar beni linç ediyorlar Facebook’ta hepsi koruma kalkanlarını açıyor tek tek. Sizi çok seviyorum.
     
    Seda’nın yazılarını Facebook’tan takip etmek için → İnce Mevzu Official
     
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 28

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 3 Mayıs 2019 at 10:50

    Didem Çelebi Özkan – Yazılar Facebook sayfasına okurlardan gelen yorumlar:
     
    Gelen iyi-kötü hiçbir yorumu silmediğimi biliyorsunuz. Silmiyorum fakat bu söylenenleri sineye çekip susacağım anlamına da gelmiyor. Onlar nasıl ki yazımın altında istedikleri yorumu yazabiliyorlar, benim de aynı şekilde cevap vermek hakkım.
     
    Buyrun ekliyorum gelen yorumları tek tek.
     
    Niyetim hepsini buraya eklemekti ama bir noktadan sonra devamlı aynı şeyler tekrarlandığından b u kadarı yeterli olacaktır sizlere fikir vermesi açısından.
     
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 2
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 3
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 4
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 5
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 5-1
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 5-2
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 15
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 16
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 19
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 20
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 21
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 22
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 23
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 24
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 25

    • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 12 Aralık 2020 at 19:16

      Cnm çok güzel bir yazı olmuş. Mitoloji seven biri olarak Lilith mitini nasıl bilmiyormusum diye şaşırdım. Sen kesinlikle Lilith’sin bu arada 😂 Oldum olası Havva’nın mitolojide yaratılış ve konumlandırılış şekline hep sinir olmuşumdur. Hep bir muhtaç, hep bir kendine yetemez. Lillith efsanesini öğrendiğim iyi oldu. Bundan sonra kahramanım belli 🙈
       
      Kalemine sağlık.

      • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 12 Aralık 2020 at 19:18

        Nasıl güzel bir yorum ve nasıl keyiflendirdi beni. Eee zaten ikimizin aklının işleyişi o kadar paralel ki benim çok sevdiğim bu miti senin sevmemene imkan yoktu 😉
         
        Yorum için de çok teşekkür ederim fıstığım. Kocaman öperim ❤️😘

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 3 Mayıs 2019 at 10:55

    Elbette gelen yorumların hepsi de kötü değil. Destek veren herkese çok teşekkür ederim.
     
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 7
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 8
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 9
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 10
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 11
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 12
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 13
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 14
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 17
    İlk Feminist Lilith | Facebook Yorumları | 18

  • Yanıtla Burak Süalp 8 Aralık 2020 at 23:25

    Didemcim ne güzel anlatmışsın hikayeyi, keyifle okudum. Dediğin gibi mitoloji bu, her toplumda farklı yansımaları var.
     
    Açıkçası ben, cennetten kovulma ve yeryüzünde yaşama mitinin, insanların özgür olarak doğada yaşadıkları avcı-toplayıcı dönemden, toprağa bağlanıp yerleşik hayata geçtikleri döneme işaret ettiğini düşünenlerdenim. Herhalde bir avuç toprağa esir olanların da çocuklarını, torunlarını cennetten kovulduklarına, cennete, yani doğaya bir daha ancak öldükten sonra dönebileceklerine bir şekilde inandırmaları gerekiyordu. Lilith belki de toprağa bağlanmayı değil, doğada özgür kalmayı tercih edenleri temsil ediyordu, kim bilir.
     
    Farklı inançlara sahip ya da inançsız, kadın, erkek her insanın eşit haklara sahip olarak yaşayacağı günlere özlemle, kalemine sağlık diyorum.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 8 Aralık 2020 at 23:38

      Canım benim çok mutlu oldum hem okumana hem de beğenmene 🤗
       
      Cenneten kovulma mitini ne kadar farklı yorumlamışsın. Bayıldım 👌🏻 Biz bunun üzerine de bir konuşalım seninle 😉 Bak ne kadar çok konu birikti konuşmak istediğimiz. En yakın zamanda görüşüle please 😝

      • Yanıtla Burak Süalp 8 Aralık 2020 at 23:51

        Cevapsız bırakıp bu yorumun üzerine yatmayayım dedim. Zekasına senin de hayran olduğunu bildiğim sevgili Harari’den aslında bu yorum. En azından ben ondan okudum.
         
        Çok da güzel anlatıyor. Diyor ki; doğadaki insanın, en zor coğrafyalarda bile karnını doyurmak için günde iki saat çalışması yetiyordu. Onun dışında keyif içinde bir arada yaşıyorlardı. Belki de müzik yapıp, dans edip, oyunlar oynuyorlardı. Toprağa bağlanınca ne oldu? O toprağı ekmek ayrı dert, korumak ayrı dert, hasat ayrı dert, depolamak ayrı dert. Hepsi için işin başında durup bir yere gitmemen gerekiyor. Hadi ana baba duruyor ama çocukların da gitmemesi gerekiyor. Zaten ne kadar çok çocuk o kadar çok işgücü ve asker. Tabii ki önceki hayat biçimi cennet gibi geliyordur onlara.
         
        Neyse konu uzadı, haklısın, en kısa sürede bir araya gelip birikmiş konuları halletmemiz gerekiyor👍

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 8 Aralık 2020 at 23:55

          Sen Harari’ye her atıfta bulunduğunda ben kendime çok kızıyorum. Üç kitabını da okudum ama senin bahsettiğin çoğu konuyu hatırlamıyorum. Benim hafıza kartım sanırım devamlı üstüne yazıyor 🙈😝
           
          Ve sen gene harika özetlemişsin 😁 Çok teşekkür ederim. İyi geceler 🤗

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 9 Aralık 2020 at 01:01

    Didem ablacım yazını çok keyifle okudum fakat yorumlara inince oldukça şaşırdığımı söylemeliyim. Bilmiyorum, yazıyı okurken hiç aklımın ucundan bile geçmemişti bu kadar kaos oluşturacağı. Eleştiri yaptıklarını zannedip kendilerini küçük düşüren o kadınlara da gerçekten çok üzüldüm. Bu kişilerin İslam’ı hiç araştırmadan kabul ettiklerini tahmin etmek evet hiç zor değil. Ayrıca “İnanç aklen ispat gerektirmez” diyen hanımefendiye çok takıldım. İnsan bilmediği, tanımadığı bir şeye nasıl inanabilir? Sorun da bu zaten, inanmıyorlar yalnızca kabul ediyorlar ve dolayısıyla da bu dini doğru bir şekilde yaşayamıyorlar ve yanlış tanıtmış oluyorlar. İslam dini, “Kadın, çocuğunu emzirmek zorunda bile değil. Dilerse emzirir, dilemezse bu sorumluluğu bir çözüm bulmak üzere baba alır” diyen bir din.
     
    Beril abla çok haklı, Kuran’ı okumak asla yeterli değil. Çok araştırmak gerek. Ben araştırdıkça, kadına bu kadar değer veren bir dinin, nasıl böyle kadına değer vermiyormuş gibi gösterildiğine hayret ettim cidden. Kimseye bulaşmasalar hadi neyse ama ön yargıya sebebiyet veriyorlar. Yakın zamanda tanıdığım birisi, on beş dakika kadar konuştuktan sonra “Sen şu kapıdan girerken bir sürü ön yargı sıralandı kafamda. Halbuki ne kadar zeki, akıllı, kültürlü ve kibar birisiymişsin” dedi. Adamın şaşkınlığı beni gerçekten üzdü.
     
    Her neyse konudan biraz sapmış olabilirim ancak yazmasaydım içimde kalırdı. Bu konuda ben de çok dertliyim (: Farklı bir bakış açısından dinlemek isteyen olursa zevkle konuşurum. Uyarayım çok konuşurum ama (:
     
    Ayrıca Sevgili Ahmet Yonca’ya da üzüldüm, yorumunda eleştirdiği şeyin aynısını yapmış olması da güldürdü beni. Keşke İslam’ı araştırdıktan sonra doğru yaşamaya çalışan birileriyle tanışmış olsaydı dedim. Mesela benimle ehehe :)) Sevgiler ona da.
     
    Neyse içim rahatlayana kadar yazdığıma ve yine oraya buraya sevgi yolladığıma göre yorumu sonlandırabilirim. (:

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 9 Aralık 2020 at 09:31

      Canım benim ne güzel ifade etmişsin kendini. Önyargılarla karşılaşmana ise çok üzüldüm fakat seninle beş dakika konuşma fırsatı yakalayan herkes o yargılardan anında uzaklaşacaktır.
       
      Ahmet konusunda gelince 🙂 Bildiğim kadarıyla Ahmet’in oldukça ağır bir dini eğitimi var. Birçok insan gibi körü körüne, bilmeden bir reddediş değil kendisininki. Fakat yaşadıklarının üzerinde bıraktıklarından dolayı genelde bu şekilde şakaya vurmayı tercih ediyor.
       
      İnanç zor konu 🤔 En güzeli herkesi inancı ya da inançsızlığı konusunda rahat bırakmak. Huzuru; inançta da bulan olabilir, inanmamakta da. Kendi doğrularımızı anlatalım elbette fakat başkalarının da bu doğrultuda yaşamasını beklemek sanırım sorun burada başlıyor. Yukarda paylaştıklarım sadece bir kısmıydı gelen mesajların. O dönem oldukça da üzülmüştüm. Eğlenerek, büyük bir keyifle yazdığım bir yazı kıyamete döndürmüştü birkaç gün boyunca yaşamımı. Fakat bir noktada bunu da kabul ediyorum. Yazılarımızı sosyal medyada paylaştığımızda kime ulaşacağını çok da kontrol edemiyoruz. Ve sosyal medya ne yazık ki linç etme odaklı çalışıyor. Benim bünyem sağlamdır kolay kolay o linçe izin vermem 😉
       
      Akıllı, duyarlı, güzel, hassas Sudem; karakterini her gün daha da sağlam temeller üzerine kurmanı üç yıldır yakından izliyorum. Seninle gurur duyuyorum.
       
      Farklı seçimlerimiz olabilir, olacaktır da. Önemli olan bizden farklı olana saygı duyabilmek.
       
      Seni çok seviyorum ❤️

      • Yanıtla Pınar Sude Genç 9 Aralık 2020 at 11:03

        “Farklı seçimlerimiz olabilir, olacaktır da. Önemli olan bizden farklı olana saygı duyabilmek.” Evet kesinlikle katılıyorum. Ben de seni çok seviyorum! <3

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan