Çamurdan heykeli, azıcık hocaya pot kırarak da olsa, kazasız belasız teslim etmiştim birinci dönem. Fine Art – 1 yazımdan ilk dönemki projeyi okuyabilirsiniz.
Geldik ikinci döneme ve ikici proje olan taştan heykel yapmaya.
Daha dikkatli, özenerek ve “İnşallah bu seferki sunumu rezil olmadan atlatırım,” dualarıyla girdim ikinci dönemki ilk derse.
Sınıftaki bir diğer Türk olan arkadaşımla, önümüzde her birini iki kişi taşıyarak sınıfa getirmeyi başardığımız taşlar, daha doğrusu koca kayalar ve gene düşünüyoruz; “Ne yapacağız?” diye.
Düşünürken bir yandan da öylesine çekiçle vuruyorum taşa. Ne kadar vurursam vurayım hiçbir şeye benzemiyor. Günler geçiyor, yurttaki odamda kafa patlatıyorum ama bir konu bulamıyorum. İlk projeden ağzım yandığı için diğer Türk arkadaşlara sormaya da çekiniyorum. Sorsam kesin; “Taştan hatun yapalım,” derler çünkü.
Anladım ki sanatta aklın işleyişi en önemli unsur.
Biri bir kayaya bakıyor ve onda şato veya muazzam bir ev görüyor, kimi de aynı kayada -bizim gibi ergenler- Nü kadından başka bir şey göremiyor 😂😂😂😂
En acısı da benim koca kaya günden güne eriyor ve benden bir shit çıkmıyor. Hoca diyor ki; “Cem bu sefer senden daha iyi bir sunum bekliyorum.” Sürekli hedef yükseltiyor. Oysa “Ne gerek var, mal belli,” diyeceğim ama İngilizcem yetmiyor 🤣🤣
Diğer Türk arkadaşım da ben de bir halt çıkartamıyoruz ve yeniden nüksediyor; “Fine Art’tan geçemeyen iki Türk diye tarihe geçeceğiz,” endişesi. Ah kredili sistem, ahh…
Büyük gaza geldim.
İnsanın kendi taşı kendine şato gibi geliyor 😝 Her çekiç darbesinde; “Ulan bu sefer oluyor galiba. Bak bak…” diyorum arkadaşıma.
Bir ara şöyle bir etrafıma baktım, ulan taştan neler yapıyor millet!!!
Her gördüğüm projeye; “Oha bunu nasıl yapmış lan?!” diye bakıyorum. Heykellerdeki detaylar inanılmaz. Bastı beni bir sıkıntı yine. Gittim fine art dergisi aldım kendime. İnanamıyorsunuz değil mi? Ama aldım işte. Bir şeyler görünce belki ilham gelir hesabı…
Diğer derslerin tasası bitti, fine art takıntım haline geldi. Sanki ressam olacağım 😉 Şimdi bir düşündüm de; “Ressam ben. Elde fırça.” 🙄 Yok yok düşünemiyorum bile. Siz de düşünmeyin, benden çıkmaz.
Aldığım kitapta vuruş teknikleri falan yazıyordu. Okuduklarımı taşta deniyor fakat tabi ki beklenen sonucu alamıyordum. Kim bilir nasıl bir teknikti, hâlâ çözebilmiş değilim 😝
Sınıf arkadaşlarım ise devamlı soruyor; “Ne yapıyorsun?” diye. Uydurup uydurup anlatacağım bir şeyler ama ağzımdan sadece; “It is going to be a very specific piece.” çıkıyor.
Sonunda geldik final haftasına.
Hoca dedi ki; “Artık projelerimizi toparlayalım. Son dokunuşlar yapılsın.”
Son dokunuş mu? Ulan bana iki dönem daha lazım ki o da belki…
Aldı mı beni bir heyecan. Taş da kalmış kuş kadar zaten. “Ya Allah bismillah,” dedim ve son bir vuruş indirdim.
Sizce ne olmuş olabilir?
Taş ortadan ikiye ayrıldı.
Vallahi ayrıldı.
Tabi ki hiç istifimi bozmadan, sanki amacıma ulaşmışım gibi, dedim ki; “Finally.”
İçimden ise nasıl saydırıyorum belli değil. Bahtsız bedevi gene ben…
Bu sefer hocaya ne anlatacağım acaba bak hiçbir fikrim yok. Taşlar bana, ben taşlara bakıyorum. Ortada iki küçücük taş ve taşlarda irili ufaklı delikler…
Projemi anlatma sıram geldi.
İki taş parçasıyla dikiliyorum sınıfın karşısında. Hoca dedi ki; “Geçen projende benden ilham aldığını söylediğin heykelin sakın göğüsleri bunlar deme bana.”
Aaaa şakacı bir tavır.
“Hiç de fena fikir değilmiş,” düşüncesiyle bir an şeytana uyacaktım ki son dakikada aklım başıma geldi ve muhteşem İngilizcemle hocaya; “Geçirin beni bu dersten, yemin ederim bir daha suratımı görmeyeceksiniz.”
Veee geçtim 🙃
Muhteşem Fine Art maceram da burada biter 😉
Amerika Maceramla İlgili Tüm Yazılarım
▻ Amerika – 1
▻ Amerika – 2
▻ Fine Art (Güzel Sanatlar) – 1
▻ Fine Art – 2
▻ Amerika | BCIS Dersi
Gırgırına,
Cem Albayrakoğlu
3 YORUMLAR
Cemciğim yine nüktedan dilini konuşturduğun harika bir yazıydı. Yine çok güldürdün beni. Bahtsız bedeviliğine gelince; onu yakın bir zaman önce üzerinden attın bence 🙂 🙂
Sevgili Demetçiğim;
Beğenmene sevindim. Evet “nüktedan” önemli, olmazsa olmazım 😂 Bahtsız konusuna gelince evet haklısın, çok ama çok katkın oldu, çok teşekkür ederim.
Canım benim, belki içinden bir heykeltraş çıkmamış ama yaşamdaki her olaya mizahla bakabilme yeteneği var sende de. Bence bu da en az bir kayayı sanat eserine çevirebilmek kadar hoş bir armağan 😉