Turizm

Unutulan Tarih: Villa Latomia

12 Haziran 2019

Unutulan tarih: Villa Latomia

Uzun bir süre yazmayı çok istediğim ve Girne’mize müze olarak yakışacak olan bir yeri, Villa Latomia’yı ihmal ettiğimi düşünerek bu yazıyı bilgisayarımın tuşlarına dökmeye karar verdim. Kuzey Kıbrıs Turizm ve Çevre Bakanlığı olarak hizmete aldığımız İskele Arkeoloji Müzesi, yine iki hafta önce hizmete giren Lefkoşa Lüzinyan Sarayı ve ayrıca Bedesten Lahitler müzelerinden sonra, Villa Latomia‘nın benim için özel bir yer tutmasından dolayı artık zamanı geldi diye düşündüm.

Bununla birlikte; Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin “Güzel Sanatlar Müzesi” adıyla ilk olarak 1975 yılında ziyarete açtığı Villa Latomia’nın tarihi geçmişini, böylesine tarih kokan bir mekanın ihmal edildiği kanaatine vardım açıkçası.

Araştırmalarım sonucunda; Rum yazar Costas Georghiou’nun 2013 yılında yayınladığı “British Colonial Architecture in Cyprus” adlı kitabında Kıbrıs’ın geçmiş mimari tasarım ve kültürel binaları ile ilgili önemli ipuçlarına ulaşma imkanına kavuştuk.

Girne’nin en önemli çekim alanlarından bir tanesi olacak olan çok özel bir yer.

Aslında bu bina 1974 yılında Kıbrıs’taki İngiliz Sömürge döneminin en seçkin sivil mimari örneği olarak görüldüğünden korunmasının sağlanması amacıyla çevresindeki sekiz dönüm araziyle birlikte Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin kullanımına verilmişti.

Buranın restorasyonu ile ilgili 2016 ve 2017 yıllarında önemli adımlar attığımızı hatırlıyorum. T.C Kalkınma ve Ekonomik İş Birliği Ofisi tarafından ayrılmış bir bütçe vardı ama maalesef artan girdi maliyetleri ve dövizin yükselmesi ile bu bütçe Latomia’nın restorasyonuna yetmemişti. 1975 yılına geri dönecek olursak; o sıralarda boş olan bu bina çok iyi bir durumdaydı. Bu nedenle Girne’nin antika tüccarı Fieros’un (Fierou’nun) Evi ile Dome Otel yanındaki dükkânından toplanan sanat eserleri bu eve taşınıp envanterleri kırmızı kaplı bir deftere yapılmış, 1975 yılında ise “Güzel Sanatlar Müzesi” adıyla ziyarete açılmıştı.

Girne’nin batısındaki Paşabahçe sokağında yer alan Villa Latomia, 1933 yılında inşa edilmiş ve 1975 yılında “Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü” tarafından müze olarak hizmete açılmıştır.

Müzede sergilenen eserler 3 grupta sunulmuşlardır.

Elde ettiğim bilgileri sırf yanlış bir şey yazmamak adına doğrudan alıntı yaparak yazıyorum.

1-) Birinci grupta çeşitli tarzda yapılmış yağlı boya tablolar yer almakta olup bunlardan bir kısmı orijinal, bir kısmı ise kopyadır.

2-) İkinci grup, müzenin en zengin kısmını oluşturmaktadır. Uzak doğuya ait olan bu eserler, ülkelerinin zarif ve büyüleyici sanatını bir nebze de olsa bize verebilmektedir. Lâke üzerine sedef ve fildişi kakmalar, ipek kumaşlar üzerine renklendirilmiş ipek ipliklerle işlenmiş el işleri, kumaş ile kâğıt üzerine yapılmış resimler ve metal ile porselen kaplar hayranlıkla izlenen eserlerdir.

3-) Avrupa porselen işçiliğini yansıtan üçüncü gruptaki en seçkin eserler arasında yer alan yemek takımları, sürahi, bardak, vazo ve çeşitli lambalar sergilenmektedir.

Latomia’nın Sahibi ve Tarihi Geçmişi

Girne’nin batısında denize uzanan bir burunda yer alan Latomia, Liverpool’daki Danimarka konsolosunun oğlu ve İngiltere’nin en ünlü mimarlarından biri olan William Douglas Carae’ye aittir. 1933 yılında “İngiliz Sanatı” ile İngiltere’deki “Zanaat Hareketi” stilinde kendisi tarafından tasarlanıp yapılmıştır. Çok yönlü bir kilise mimarı olmasının yanı sıra eski binalar ile tarihi kiliselerin konservasyon uzmanı olarak da bilinmekteydi. 1895-1938 yılları arasında İngiltere’deki 5 katedralin ve 1920-1930 yılları arasında ise Trodos’daki St. George Kilisesi’nin mimarlığını yapmıştır.

Bunlardan ayrı olarak taşra evleri, eğitim binaları, ofis yapıları, mobilya, nakış, anıt, abide, metal işleri ve daha nice işlerin tasarımcılığında ünlü olduğu da kaydedilmektedir. Carae, villanın yapımında kullanılan kum taşlarını “taş ocağı” anlamına gelen bu civardaki Latomia taş ocaklarından sağladığından, villaya da bu adı vermiştir.

Latomia’nın Mimari Yapısı

Villa Latomia’ya güzel bir taş işçiliği olan güneydoğudaki ana giriş kapısından girilmektedir. Planı üç kanattan oluşmaktadır. Batı kanadında ana giriş kapısı, giriş holü ve salon-salomanje (misafir odası ve misafir yemek odası) bulunmaktadır. Buradaki üst kat odaları, batı ile kuzeyde deniz ile dağ manzarası gören sütunlu uzun bir açık hava verandasına açılmaktadır. Batı kanadının şemsiye şeklindeki hacimli çatısı altında bulunan veranda, yaz aylarında batı meltemine açıktır. Villanın doğu kanadında bir koridor aracılığıyla ulaşılan dört yatak odası bulunmaktadır. Kuzey kanadında ise mutfak ile yardımcı odalar yer almaktadır.

Tek katlı olan doğu kanadının üzerini, batı kanadında olduğu gibi şemsiye şeklinde hacimli bir çatı örtmektedir. Çatıda çok sayıda ahşap kereste kullanılmış olup mimarın erken yapıları arasında bulunan Trodos’taki St. George kilisesi çatısının bir benzeridir. Derin bir yapıya sahip olan çatının saçakları ahşap kalaslardan yapılmış olup kalasların uçları yontularak yapılmış olan taş dirsekler üzerine oturmaktadır. Çatının içindeki havanın devridaimi için kuzey ile güney kanatlarındaki saçaklarda aralıklar bulunmaktadır.

Batıdaki yer katı verandasında düzgün yontulmuş başlıklı payandalar bulunmaktadır. Bu payandaların aralarında ise kiliselerdeki vaftiz kazanlarına benzeyen taştan yapılmış çiçeklikler bulunmaktadır. Gerek çiçeklikler gerekse villada kullanılan diğer bazı detaylar Caroe’nin kiliselerde kullandığı mimari elemanların bir benzeridir.

Villanın yapımında kullanılan kum taşları, “taş ocağı” anlamına gelen civardaki Latomia taş ocaklarından sağlandığından, Caroe villaya da bu adı vermiştir.

Evin dış duvarlarının büyük bir kısmı yaklaşık dikdörtgen şeklinde sarı renkli kum taşı bloklarla yapılmış olup, bunların aralarında kireç harcı ile fellik taşlar kullanılmıştır. Villanın ana giriş kapısında, pencere çerçevelerinde, saçaklık altı kornişlerinde, bacalarda, payandalarda ve evin iç kısımlarındaki ocak, kemer ve basamaklarda düzgün kesilip düzgün birleştirilen kaplama taşlar kullanılmıştır. Taşların detaylarının şekillendirilmesinde geleneksel el aletleri kullanan yerel taşçı ustalarından yararlanılmıştır.

Evin güneydoğusundaki ana giriş kapısı cephesinin zengin süslemeleri, “LATOMİA” yazısı ve evin yapılış tarihini yansıtan XCMXXXIII (1933) şeklindeki Romen rakamları rölyef olarak işlenmiştir.

Evin içinde kullanılan kemerlerde, payandalarda ve çeşitli şekillerde tasarlanmış olan ocakların yapımında düzgün kesilmiş kaplama taşar kullanılmıştır. Çatı katına ulaşımı sağlayan taştan yapılmış spiral şeklindeki basamaklar Caroe’nin dini binalarda kullandığı mimari elemanlar arasında yer almaktadır. Taşları zengin bir işçilikle şekillendirilen oturma odasındaki (Salon-Salomanje) büyük ocak ile ocağın içindeki şöminede oturma yerleri bulunmaktadır.

Çok eskiden İngiltere’deki büyük evlerde “Hearth” (ocak) adıyla bilinen bunun gibi büyük bir ocak, içinde ise daha küçük bir şömine bulunmaktaydı. Ev halkı soğuk günlerde bu ocağın içindeki sekilere oturup şöminedeki ateşte ısınırlardı. Saptayabildiğim kadarıyla villadaki altı ayrı şöminenin dördünün üst başında kabartma olarak yazılmış Latince ve Grekçe yazılar bulunmaktadır. Bu yazılar William Douglas Carae’nin mesleğiyle ilgili bilimsel kişiliğini, dini görüşlerini, duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır.

Güzel bir tarihi geçmiş ve buram buram Kıbrıs kokan bu tarihi bina, çok geçmeden kültürün, sanatın ve turizmin hizmetine kazandırılmalı.

Turizm dolu günler ülkemizin olsun.

Prof. İsmet Esenyel

📷: Yazıda kullanılan görseller Sen ve Ben editörlerinden Beril Erem‘in fotoğraf arşivinden alınmıştır.

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan