Gırgırına

İskele Aşıkları

29 Temmuz 2020

Gırgırına | İskele Aşıkları | Cem Albayrakoğlu

Zaman ne hızlı akıyor, iki hafta göz açıp kapayana kadar geçti gitti ve ben yine sizlerle buluşmak üzere bilgisayarın başına oturdum. “Yazacak çok anı var, çok…” diye bitirmişim son yazımı. Öyle de gerçekten. Hemen aklıma gelen muzırca bir tanesini anlatayım o zaman 😉

Yaz tatili için Türkiye’ye gelmiştim, artık son günlerimdi, okul başlayacak ben de Amerika’ya dönecektim. Kim var kim yok, Allah razı olsun, İstanbul’dan yazlığa beni geçirmeye gelmiş.

Sahil acayip kalabalık, Mermerler’de toplanmışız.

Herkesin elinde biralar, çerezler. Eğleniyoruz ama ne eğlenme. Gece on ikiye doğru dedik; kimin evi boş, hadi orada devam edelim. Baş editörümüz ile aynı yazlığın çocukları olduğumuzu, arkadaşlığımızın altı-yedi yaşımıza dayandığını artık hepiniz biliyorsunuzdur. Neyse işte Didem’in ailesi de o gece yazlıkta değil; bak Allah’ın işine, tesadüf işte, onca insan toplaştık onların evinde.

(Editör Notu: Ahh sanki başka bir evde toplandığımız bakiymiş gibi, tesadüf diyor bir de. Annemin eve her dönüşünde evi gördüğünde yüzünde oluşan şok ifadesi geldi şimdi gözümün önüne. Annecim okuyorsun biliyorum tüm yazıları; hem o yıllarki yaramazlıklarımız için hem de birazdan okuyacağın klozet faciası için özür dilerim.)

Rahat 10-12 kişi var evin salonunda. Zaten yazlıklar ufacık. Benimle birlikte Amerika’ya dönecek arkadaşım Murat da orada. Kendisi kalabalık ortamları pek sevmez ama tabii alkolün etkisiyle o da kaynaştı o gece bizim grubla.

Bu arada evde toplananların yarısı editörümüzün İstanbul’dan kız arkadaşları, diğer yarısı yazlığın yiğit delikanlıları.

Sohbet muhabbet derken kaynaşmalar başladı tabi; eee daha daha nasılsınlar, eee ben iyiyim sen nasılsınlar… Ama bunlar da tabi bir yere kadar, değil mi?

Bak bu yazıları yazıyorum editörüm, başım yanacak sonra ama ben yazarken bile çok gülüyorum. Eee o zaman verelim çoşkuyu, değil mi ama? Bundan sonra yazılarımı yazarken ufaktan demlensem mi yahu, hem geçmişi yad etme hem de keyiflenme olur sanki. Neyse bunu bir ara düşüneyim.

Kısa bir ara verip sevgili editörümü aradım, konuyu çınlattım. “Ayıp olur, dergiyi takip ediyorsa” falan dedi ama kandırdım. Bu yüzden kaldığım yerden yazmaya devam ediyorum, isim de vermeyeceğim 😉 Ama bilenler olayı hatırlarsa onun için de yapabileceğim bir şey yok.

İki Yabancı

Kaynaşmalar sonucunda iki birbirini hiç tanımayan ama orada kaynaşan beyefendi ve hanımefendi salonda yapılan yoklama sonucunda bulunamayınca tuvalette birlikte mahsur kaldıkları ortaya çıktı. O da sanki tesadüf olmasa gerek. Evde tek tuvalet var, onca insan hacet görecek, göremiyorlar.

Eee sadete gel, dediğinizi duyar gibiyim. Bunlar orada konuşmaya devam etmek istemişler gözlerden uzakta, nazar değmesin hesabı. Ulan ne uydurma cümleler bunlar 😂

Uzun ısrarlar sonucu tuvaletten bir çıktılar ki klozet kapağı sen ortadan ikiye kırıl. Artık ne olduysa… Bunlar yarı tebessüm yarı mahcup çıktılar tuvaletten. Soruyoruz, ne oldu, diye. Yok şöyle, yok böyle… Ulan durduk yere kırılmadı ya bu, değil mi?

Bir ara bizim Murat, sen ortadan kaybol.

Gece kaç hatırlamıyorum bile. Dedim şuna bir bakayım sahile doğru. Aman Allah’ım, paşam Miami sahillerinde sanki gibi takılıyor. İskelenin ucuna gitmiş hanımefendi ile. Görünmüyorlar sanıyorlar fakat iskelenin ucundaki tek lambanın altında oturuyorlar 🤦🏻‍♂️ Sanki kimse görmüyormuş edasıyla takılıyorlar. Bir de sandalye almış paşam, beton zemin poposunu ağrıtıyormuş. Ama kibardır benim arkadaşım yani. Hanımefendi de rahatsız olmasın misali bunlar sen iskelenin ucunda ışığın altında ekinleri ekip, tarlaları biçiyorlar.

Yazlığın şimdi rahmetli olan balıkçısı da sen sabah o saatte balığa çıkarken bunları gör.

Biz her şeyden habersiz, sabah gecenin kritiğini yaparken sitede bu konu konuşuluyor. Herkes kim bu edepsizler, diye sorguluyor. Böylece bizim paşanın sitede trend topic olduğunu öğrenmiş oldum.

Allah’tan sabahına Amerika’ya gitti de yazlıktan bir efsane geçmiş oldu. İskelede takılan iki yabancı olarak konu kapandı.

Ben de döndüğümde Amerika’ya, paşa bana soruyor; var mı bir şey, diye? Dedim, bütün yazlık senden ve kızdan bahsetiyor iskele aşıkları diye.

Oğlum tamam yaptın bir hovardalık peki, dedim, klozet neden kırık ve iskelede ışığın altında ne alaka, kuytu bulamadın mı? Eldeki imkanları değerlendirdik, diyor pişkin pişkin.

Klozet ise bilinmezler arasında sabah tabi klozet için biz epey bir koşturmuştuk seferber olup. Hatırladığım kadarıyla aynısını bulmasak da yenisi ile değiştirmiştik.

Gırgırına,
Cem Albayrakoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

9 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Temmuz 2020 at 10:17

    Canımcım, Murat’ı deşifre etmişsin. Hanımefendiyi söylememeni de anlıyorum. Fakat tuvaletteki beyefendi kimdi 😉 Onu niye sakladın 😂
    .
    Hanımefendi ile benim de dostluğum yıllar içinde bitti. Dergiyi takip ettiğini de sanmıyorum. Fakat oldu da okuyorsa, akşama aranabilirsin 😱😂 Çok cesur gördüm seni 🙃
    .
    Ben çok eğlendim tabi okurken. Yazarken hafiften demlenme arzunu da bir o kadar anladım. İnsan anılarla oldukça keyifleniyor, bir kadehle taçlandırmak istiyor. Ki yazını düzenlemeyi bitirdiğimde yüzümde bir tebessüm, elimde bir kadeh, Tilkicik Koyu’na karşı o yılları kutsadım ben de 😉
    .
    Hep yaz. Geçmiş çok keyifli 🤗🤗

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 29 Temmuz 2020 at 10:30

    Çok sevgili editörüm;
     
    Ne mutlu bana ki seni o yıllara yüzünde tebessüm ile götürebildiysem, elindeki kadehle keyiflendirebildiysem. Evet eski anılar çok güzel.
     
    Tuvaletteki kişiye gelince, hakikaten kimdi acaba? Aklıma gelirse yazarım.

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 29 Temmuz 2020 at 11:51

    😂😂
    Klozetin Dramı ismi de olurmuş bu yazıya…
    Yine fena güldük sayende ve harbi cesaretin ilerliyor 😂
     
    Sansüre hayır!
    İskele sancak! 😂

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Temmuz 2020 at 13:17

      Yaa Mehmet 😂😂😂😂 Senin yorumuna da ayrıca güldüm 😂

    • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 29 Temmuz 2020 at 13:27

      Selam Mehmet;
       
      Yorumun için teşekkür ederim, elimden geldiğince kimseyi kırmadan, çok deşifre etmeden, yazmaya çalışıyorum. Ama tabi bazı yerlerde mecbur sansür oluyor. Azcık da olsa güldürebildiysem ne mutlu bana.
       
      Bence de iskele sancak.

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 29 Temmuz 2020 at 13:50

    Didem, Cem’den kapıyoruz bir şeyler okuya okuya 😂😂
     
    Cem biliyorum, farkındayım mevzular çoook daha detaylı, hissediliyor.
    Geçmiş geçmiştir, bugüne tebessüm bıraksın yeter.
    Kalemine sağlık 👏👏

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 29 Temmuz 2020 at 15:19

    Estafurullah ben sadece arkadaş anılarını yazıyorum yoksa ben bahsız bedeviyim 😂😂
    Çok şükür tebessüm edecek bir kaç anı kalmış geçmişten

  • Yanıtla Burak Süalp 29 Temmuz 2020 at 16:16

    Hahahahah. Çok güldüm. Kalemine sağlık. Dergiye böyle anılarımızı da yazabiliyoruz yani, onu da öğrenmiş oldum. Sevgiler…

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 29 Temmuz 2020 at 16:27

    Yorumun için teşekkür ederim. Güldürebildiysem ne mutlu.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan