Kurgu Dışı

İktidar | Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası

2 Mart 2021

Kitap: İktidar | Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası | Yazarlar: Robert Greene – Joost Elffers | Yorumlayan: Hülya Erarslan


İktidar | Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası | Robert Greene – Joost Elffers

İtlik, serserilik, şerefsizlik, adilik öğütleyen bir kitap.

Bana öyle geldi.

Senin haricindeki insanlar enayi, av veya düşman. Sen güçlüsün, saray mensubusun. Buna uygun davran. Yoksa sen de enayi, av veya düşman olursun.

Bunu anlatıyor. Bunu anlatırken de tarihi karakterlerden örnekler veriyor.

İktidar

Kitapta anlatılanlar etkileyici aslında ama bir kere bunların hepsini aklında tutamazsın. Ayrıca madde başlıkları altında anlatılanların bir kısmı diğer bir kısmı ile çelişkili olabiliyor. Örneğin bir yerde düşmanına iyilik yaparak onu kazanabileceğini söylerken bir başka maddede sakın affetme, tamamen ortadan kaldır diyor. Bir yandan rol yapmayı öğütlüyor, öbür yandan içselleştiremezsen inandırıcı olmayacağını söylüyor.

Bu kadar hesaplayıcı düşünmeye gerek var mı, bilemiyorum.

Rol yapmakla ilgili bir sıkıntım yok gerçi. Hepimiz az veya çok ölçüde rol yapıyoruz. Beğenmediğimiz hediyeleri beğendiğimizi söylüyoruz, canımızı sıkan aile büyüklerinin kalbini kırmadan onları geçiştirmeye çalışıyoruz, hoşlanmadığımız patron veya iş arkadaşlarımızla geçinmek için bazen susuyoruz… Bunlar bence kötü değil. Zaten aksi durum patavatsızlık olur. Toplum dışında itilirsin. Canın istiyorsa itil tabii canım, bana ne?

Ancak kitaptakiler olağan insan ilişkilerinin ötesini isteyenler için. Güç sahibi olmak isteyenler işte. Olaya böyle güç-iktidar ekseninden bakınca işler değişiyor.

“Atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun. Ama öğreneceğim, kumarbazlığı, itliği, hergeleliği” diyenler, buyurun!

İktidar | Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası

48 yasayı da buraya yazacak değilim. Birkaç tanesinden bahsedeyim. Örneğin

Yasa 1: Efendinizi asla gölgede bırakmayın.

Başlık tatsız, biz köle miyiz, efendi ne? İşin gerçeğine bakalım, patron/işveren/maaş veren/müşteri… vb anlayın işte. Galileo örneği veriyor kitapta yazar. Galileo bilim yapmak istiyor, para lazım, ondan bundan yardım istiyor. Sonra Jüpiter ile ilgili bulgularını zengin Medici ailesi ile bağdaştırıp ve de ballandırıp anlatıyor ve Mediciler’in gözüne giriyor. Onlar da Galileo’yu maaşa bağlıyor. Galileo da para kaygısı olmadan bilimsel araştırmalarını yapıyor. Fena mı oldu?

Bu yasaya uyma örneği idi. Yasaya uymama örneği de şu: Fransa kralı bilmem kaçıncı Louis, başbakan olmayı bekleyen maliye bakanını hapse attırmış. Çünkü bakan, verdiği partilerle, sosyal ilişkileri ile kralın gözüne gireceğini umarken aslında kralı gölgede bırakıyormuş. Kral da bu durumdan rahatsız olduğu için onu hapse attırıp sinik bir bakanı başbakan yapmış. İyi mi oldu şimdi?

Burada kendin olup olmaman ile ilgili bir etik kaygı olabilir belki. Amacına ulaşana kadar insanlara gülümsemek, gönüllerini hoş tutmaktan bahsediyor. Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek yani. Sonra amacına ulaştığında zaten artık başka bir pozisyonda olacağın için o insanlarla eskisi gibi olman gerekmeyecek.

Yasa 2: Arkadaşlarınıza asla fazla güvenmeyin, düşmanlarınızı kullanmayı öğrenin.

Kitaba göre; arkadaşların kıskançlığa kapılır. Arkadaşını sandığın kadar iyi tanımazsın. Birbirinizin şakasına gülersiniz, tartışmamak için bazı şeyleri onaylayabilirsiniz. Bir arkadaşını işe alırsan sakladığı özellikler ortaya çıkar. İyilik görmek ezici olabilir. Hak ettiği için değil arkadaşın olduğu için seçildiğini düşünmesi öfkeye sebep olabilir. O yüzden çalışma ortamında mesafe olmalı.

Mesela Bizans imparatoru III. Michael, dostu at eğiticisi Basilius’u danışmanı olarak atamış. Onu eğitmiş, maaş vermiş, ordu komutanı yapmış. Ama sonra Basilius, Michael’i öldürmüş. Çünkü Michael geleceğini onun minnettarlığına bağlamıştı.

Yazar ayrıca düşmanın önemini anlatıyor. Düşmanın yoksa da yarat diyor, insanı dinç ve zeki tutarmış düşmanının olması. Mao örneği veriyor. Mao gerçekte Çin’in Sovyet Rusya ve ABD ile anlaşmazlığını teşvik ediyormuş. Çünkü açık bir düşman olmazsa Çin komünizmi anlam yitirirmiş. (Düşman yaratmak, dış mihraklar… hımmm çağrışım yaptı.)

Yasa 3: Niyetinizi gizleyin.

Kitap diyor ki; niyetini gizlersen savunma hazırlayamazlar. Dürüstlüktense insanlara duymak istediklerini söylemek daha akılcıdır. Kendini tamamen açarsan tanıdık hale gelirsin ve saygı görmezsin.

1850’de Prusya Vekili Otto von Bismarck aslında savaş istediği halde savaş karşıtı görünüyormuş. Savaş karşıtı olan kral onu başbakan yapmış. Bismark başbakan olduktan sonra ülkeyi istediği gibi savaşa sokmuş.

Tetikte Yaşamak

Kitapta böyle kimisi birbirinin aynı, kimisi birbiriyle çelişkili, kimisi makul, kimisi çirkin maddeler var. Bazısının örnekleri için yüzyıllar önceye gitmeye gerek yok, güncel örnekler de akla geliyor.

Soğukkanlı değerlendirebiliyorsanız ne ala ama bana sevimsiz ve sert geldi birçoğu. Burada anlatıldığı gibi de yaşanmaz ayol. Sürekli tetikte olarak mı yaşayalım? Kitaptaki örneklerde hadi krallar, kraliçeler var. Kelle koltukta insanlar, kimisi daha bebeyken öldürülüyor. Onlar düşünsün bunları. Biz bu kadar da sert olmalı mıyız?

Saygılar,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan