Bi' Dolu Mola

Karışık Duygular

17 Haziran 2021

Öykü: Karışık Duygular | Yazan: Elif Bilici

Tavana takılı gözlerini yavaşca yatağın sol yanındaki saate kaydırdı. Çalmasına sadece iki dakika vardı. Zaten bütün gece uyumamıştı. Elini saatin yanındaki telefonuna uzattı. Günün hatırlatması ekranda görünüyordu:

“Ayşe & Umut Düğün!”

Hayatında duygularını bu kadar karmaşık yaşadığı başka bir zaman oldu mu bilemiyordu.

“Kalk kızım, yatakta yatarak kaç kişi kafasındakileri çözmüş de sen çözeceksin” dedi kendisine. Atik bir hareketle yatağından kalktı, perdeyi açtı. Parlayan güneş pencereden içeri girdi. “Tam bir düğün havası” diye geçirdi içinden. Hızlıca dolabına doğru yürüdü, spor kıyafetlerini giydi. Banyoya girmeden önce mutfağa yönelip, kahve makinasını çalıştırdı. Enerjiye ihtiyacı olacaktı, ne kadar koşması gerekiyordu kafasındaki düşünceleri durdurmak için şu an kestiremiyordu. Banyoda saçını topladı, mutfağa geçip kahvesini içti, kulaklıklarını takıp koşuya çıktı.

Eve geri döndüğünde iki saat boyunca koştuğunu farketti. Kafasındaki düşüncelerden kaçmak istedikçe koşmuş, koştukça kafası rahatlamıştı. Öyle bir durumdaydı ki kimseye anlatamıyordu. Hem ne diyecekti “Umut evleniyor diye çok mutluyum ama Ayşe’nin yerinde ben olabilirdim” mi? Hadi bu cümleyi sesli kurdu diyelim, arkasından gelecek olan soru gayet açıktı, “Umut’la aranızda bir şey mi vardı?” ve karşısındakinin beleren gözlerine bakarak “Yoktu” diyecekti.

Belki de vardı, Duygu bundan asla emin olamadı. Umut’u o kadar uzun süredir tanıyordu ki yaşadıkları dostluğun boyutunu, sınırlarını anlamakta zorlandığı anlar önceden de oluyordu, bugün daha da belirgindi. Bu konuları hiçbir zaman konuşmamışlardı, Duygu bazen kendi yarattığı düşünceler olduğunu düşünüyor ve o zaman aldatılmışlık duygusundan uzaklaşabiliyordu.

Umut ile orta okulda tanışmışlardı.

Dile kolay, yirmi iki senelik bir dostluktu aralarındaki, hiç kopmadan geçen tam yirmi iki sene. İlk muhabbetlerini kantinde simit sırasında yapmışlardı. Sonra da her okul günü ikinci teneffüste simir almaya beraber gitmişlerdi. Üç yıl süren bu arkadaşlık daha sonra aynı liseyi kazanmaları ile devam etmişti. Üstelik yine aynı sınıfta dört sene geçirmişlerdi. Üniversiteye gelince yedi senelik arkadaşlıklarında ilk defa hem okulları hem de yaşadıkları şehirler değişmişti. Bu durumu başta yadırgasalarda sonrasında çok daha keyifli olduğunu farkettiler, birbirileri hayatına giren çıkanları konuşurken daha tarafsız yorum yapabildiklerini gördükçe daha da keyif aldılar. Yıllarca süren bu arkadaşlıkta, birbirlerine hayatlarındaki her detayı gün geçirmeden anlatmışlardı.

Duygu, mutfak masasına oturmuş elindeki su bardağını incelerken herbir anı kafasından geçiyordu; sorgusuz, sualsiz sadece geçen anları izliyordu. Birden Duygu şu an yaşadığı aldatılmışlık hissini daha önce ne zaman yaşadığını anımsadı. Üniversitedelerken bir gün Umut, Duygu’ya Ayşe ile fotoğraflarını atmış ve ilk büyük kavgalarını etmiş, bir süre de konuşmamışlardı. Umut ilk defa bir kızla tanıştığını, onunla sevgili olmayı düşündüğünü anlatmadan direk sonuç mahiyetinde bir resim atmıştı. Duygu onayı alınmadığı için kendisini önemsiz hissetmiş, aralarında artık bir şeylerin kopmaya başladığını hissetmişti.

Şimdi düşündüğünde bunun çok da masum bir duygu olmadığını anlıyordu. Yıllarca yanında kendini güvende hissettiği Umut’u sadece arkadaşı olarak görmemiş, elbet bir gün beraber olacağız gözüyle bakmıştı. Birbirleri ile tüm sevgililerini tanıştırsalar da içten içe aralarında özel bir bağ olduğunu ve zamanı geldiğinde ortaya çıkacağını düşünmüştü. Sonra bir gün pat diye aralarına Ayşe girmişti. Umut ile Duygu’nun tam ortasına hem de.

Duygu, Ayşe’yi ne kadar sevdiğini düşündü.

İçten, samimi, bıcır bıcır, neşe dolu bir kızdı. İlk tanıştıkları an içtenlikle Umut’a “Daha iyisi olamazdı” demişti. Hâlâ öyle düşünüyordu. Bardakta kalan suyun son yudumunu içti, masadan kalkarken gülümsüyordu. Tüm kafasından geçen bu düşüncelere inat onlar için seviniyordu.

Hazırlanması gerekiyordu, ilk defa şahitlik yapacağı bu nikaha gecikemezdi.

Yaklaşık bir saat süren hazırlanma sürecinden sonra aynada kendisine baktı. Topuklu ayakkabılarını giydi, apartmanın önüne indiğinde çağırdığı taksi gelmişti. Yol boyunca Instagram’dan dün akşama dair fotoğraflara baktı. Ayşe’nin bekarlığa vedasında o kadar eğlenmişti ki resimlere baktıkça gülümsedi, neşesi yerine geldi.

Birden yeni bir fotoğrafta etiketlendiğine dair bildirim geldi, Ayşe bir fotoğraf paylaşmıştı. Duygu hemen sayfasına baktı, ikisinin dün geceden fotoğrafını gördü. Altına da not olarak, “Ben bir görümce beklerken, kız kardeş buldum” yazmıştı. Yüzündeki gülümseme bir anda hissettiği suçluluk duygusu ile dondu. Duygu bu duygusal geçişleri kaldırmakta çok zorlanıyordu, hem çok mutlu olmuştu hem de düşüncelerinden dolayı utanıyordu. Kafasında bir sakinliğe erişemeden düğünün olacağı mekana geldi.

Daha taksiden inmeden yanına birisi geldi.

Başta tanıyamadı ama sonrasında bakışlarından onun orta okul arkadaşları Kaan olduğunu farketti. Senelerdir görüşmemişlerdi, konuşarak masalarına doğru ilerlediler. Aynı masada oturuyorlardı. Duygu masadaki yüzlere baktı, hepsi tanıdık, hepsi eski yüzlerdi. Tanıdık bakışlar, tanıdık gülüşler sadece biraz yaşlanmıştı. İçi sıcacık olmuş, nikah anının yaklaştığını fark etmemişti bile. Ayşe ve Umut’un giriş yapacağını duyduğu anonsla zamanın geldiğini fark etti. Onlar masalarına doğru yürüken gözyaşlarını tutamıyordu. “Ne kadar güzeller” diye geçirdi içinden. Arkalarından o da şahitlik yapacağı nikah masasına doğru ilerledi. Masada herkesin gözleri parlıyordu. Umut gülümseyerek Duygu’ya baktı. Bu bakışı biliyordu Duygu, kafasıyla onay verdi. Umut derin bir nefes verip önüne döndü. Gereken onayı almış olmanın rahatlığı ile seremoniye devam edebilirdi.

Duygu düğünden sonra eve döndüğünde yüzüne hâlâ o gülümseme vardı. Umut ile ilgili konularda kafası hiç bu kadar net olmamıştı. Umut’a karşı hissettiklerinin aşk ya da sevgi olmadığını o kalabalık masada anlamıştı bu gece. Umut onun çocukluğu ile şimdiki hali arasındaki köprüydü, en yakın şahidiydi. Duygu bunları kaybetmekten korkuyordu. Ancak bugün o da Umut’un hayatındaki bir dönüm noktasına şahitlik etmişti. Şimdi aralarındaki bağ daha güçlü ve anlamlıydı.
 
 
Elif Bilici
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan