Satır Arası

Çocuklarımıza Neler Yapıyoruz?

2 Temmuz 2021

Yazı: Çocuklarımıza Neler Yapıyoruz? | Yazan: Nalan Erpolat

Bu hafta yine korkunç bir olayla kanımız dondu. Çocuk istismarı kavramı yine gündem oldu. Bir annenin bile işin içinde olduğu böylesine kötü, böylesine korkunç bir olayın yaşanmış olması hepimizi çok üzdü. Olayı yaşamış olan çocuklar için adeta içimiz yandı. Diğer taraftan sanıkların serbest bırakılmış olması hepimizi hem çok sinirlendirdi hem de çok korkuttu. Böylesine dehşete düşmüşken, herkes sosyal medyada tepkisini ortaya koydu. Tepkilerin hepsi iyi niyetliydi. Çocukların nasıl acı çektiğini ve bu acıları çektiren yakınlarının canavar ruhlarını ortaya koymak ve böyle insanların toplumun içinde serbest dolaşmasının başka çocuklar için de çok büyük tehlike olduğunu ifade etmekti herkesin niyeti. Ama bunu yaparken maalesef ne bu iğrençliğe maruz kalan çocukların nasıl etkileneceği düşünüldü ne de diğer çocukların duygu ve düşünceleri.

Sosyal medyada sürekli paylaşılan çocukların yaşadıklarını anlatmak için çizdiği resimler herkesin kafasına kazındı. Fakat bu çağda şunu kabul etmeliyiz ki sosyal medyayı bu çizimleri asla görmemesi gereken yaşta çocuklar da kullanıyor. Birçok çocuk anlam bile veremeyeceği bu çizimleri gördü, çocukların mahkemeye verdiği yazılı ve sözlü beyanları okudu. Çoğu iyi niyetle ama çok büyük bir öfkeyle çok da düşünülmeden paylaşılanlar acaba bunu gören çocukların zihinlerinde ne gibi bulanıklıklar oluşturdu! Zaten çok kötü şeyler yaşamış olan ve bunların etkisini her türlü terapiye rağmen ömür boyu yaşayacak olan o çocukların, bu paylaşımları ülkenin gündeminde görmesi onların yaralı gönüllerinde daha ne yaralar açtı!

Maalesef bunlar çok fazla düşünülmedi.

Çocuklar öyle narindir ve bu yaşta gördüklerinden, duyduklarından o kadar çok etkilenirler ki çocuk yaşta hissettikleri duyguları ömür boyu unutamazlar. Yaşamda aldığımız kararların, verdiğimiz tepkilerin çok anlık olmaması ve bunların çocuklarımızı nasıl etkileyeceğini düşünmek hepimiz için insanlık ödevi. Bu bir tek çocuk sahibi olan insanlar için geçerli değil. Teknolojinin, sosyal medyanın bu kadar yaygın ve çocuklar için bile erişilebilir olması sosyal tepkilerin çok dikkatli paylaşılmasını ve toplumun geleceği için her insanın bu konuda hassas olmasını gerektiriyor.

Toplumda Uç Noktalarda Çocuk Yetiştirmek

Çocukların etkilenmesi söz konusu olduğu zaman bazı uç noktalar da toplumda göze çarpmıyor değil. Bir taraftan bu hafta sadece bir örneğini gördüğümüz, duymadığımız, bilmediğimiz binlercesinin yaşandığı aşikar olan istismar ve şiddetle büyütülen çocuklar varken, diğer tarafta proje çocuk olarak yetiştirilmek istenen çocuklar var. Elbette bunların çocuklara etkisi birbiriyle kıyas kabul etmez. Bir tanesi çok büyük bir dehşet ve bir insanlık suçu. Ama proje çocuk olarak yetişmek de çocuk için hiç kolay değil.

Her çocuğun yapısında bazı yatkınlıklar vardır. Yetenekleri, ilgileri birbirlerinden farklıdır. Her konuda donanımlı çocuk yetiştirmeyi elbette her anne-baba ister ama çocuğu ilgisi, sevgisi ya da yeteneği çok olmayan bir konuya zorla yönlendirmek çocuğu hiçe saymaktır. Bir nevi psikolojik şiddettir. Çocuğa saygı çerçevesinde her şeyi öğretmek çok önemlidir ama dayatarak, azarlayarak, aşağılayarak değil, örnek olarak öğretmek gerekir. Örnek alan çocuk zaten yaşayarak her şeyi öğrenir. Ama sürekli her şeyi dayatmak, çocuğa hiç söz hakkı tanımadan “onu yapma, bunu yap”, “o öyle olmaz, böyle olur”, sebebini birlikte konuşmadan “oraya asla gidemezsin” gibi yaptırımlar, çocukları dışarıdan ideal çocuk gibi gösterirken, çocukların içinde fırtınalar koparır. Bunun da ötesinde, çocuklar donanımları çok iyi olsa da ileriki yaşamlarında tek başlarına girişimde bulunmaya çekinebilirler ve hep birilerinin kendilerine ne yapacağını söylemesine ihtiyaç duyabilirler.

Çocuklara şiddet ve istismarın hiçbir haklı gerekçesi olmaz olamaz ve çocukların bunların etkisini üstlerinden atmaları çok zordur. Bu yüzden de bunlar suçtur.
Öte yandan çocuklar tabii ki saygı sınırlarını öğrenerek, çocukluklarını yaşasınlar. Doya doya oynasınlar, gülsünler, mutlu olsunlar.

Doğan Cüceloğlu’nu tekrar anarak, şu sözüyle bitirmek istiyorum.
 

“Bir insanın anavatanı çocukluğudur.”

 
Çocuklarımızın elinden anavatanlarını almayalım.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 2 Temmuz 2021 at 07:10

    Yazdıklarınız çok doğru, çocukları görsel olarak etkileyecek her şeyden korumamız gerekiyor. Diğer yandan, bu insanların piskolojisini merak ediyorum; neler yaşıyor bu insanlar? Yani analizini yapmak, bunu yazmak isterdim.
     
    Kaleminize sağlık

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan