Ay Işığı Yolcusu

Kir

17 Ağustos 2021

Yazı: Kir | Yazan: Atakan Balcı

Kir içinde kalan dereler yanımızda mı akar, içimizde mi? Barajlar patlıyor, dereler taşıyor da hepsi doğal âfet mi? Ya içimizde taşan dereler? İçimizdeki duvarların iyesi kim, varlıkları ile varlığımızı tanımladığımız?

“İçinde ölecek hiçbir şeyi kalmayan kimseye Tanrı/Allah acısın” diyor ya Cioran, “Gözyaşları ve Azizler”de, içimizde bir biz kaldı mı soluk alan, ölecek veya yaşayacak biri?

İğde dalında güzeldir. Çam kozalağı fırlar ansızın dalından, yeni bir ağaç olma düșüyle göklerdedir. Toprakla kavuşmak üzereyken bir kimsenin eline düşer, parçalanır kötücül ve sorsan belki de yalnızca eğlence arayan ellerinde kimsenin. Çünkü nesneler șen kılıyordur kimseyi, çünkü Napolyon’un söylediği gibi;

“Para, para, para!…”

Cengiz Han neler ederdi, öylesi var ki, kafasının içini boşaltarak. Adı Cengiz olmakla engin bir deniz, sağlam irâdeli, ahlâk simgesi bir demir olmuyor kimseler. Adlar kazanılmıyor atalardaki gibi. Ad kazanamadığı için tarihe “Adsız/Atsız” olarak geçen kimse yok mu sanılır? Adını ”Cengiz” koyar doğuşta biri, böbürlenir büyür de şimdinin “çok büyümüş” Cengiz’i. Ancak atalar yaşar, atalar gözetir özgün ekinimizde/kültürümüzde. Cengiz Han tiniyle, kut’uyla gelir de, öyle bir doldurur ki kafanın içindeki boşluğu, “Ne oldum delisi” durumlarını anamazsın bile çektirdiğin acılarda, adalet vardır bir de özgün ekinimizde/kültürümüzde, töremizde bizim.

Töre nedir biliyor musun?

Töre yazısız hukuktur, tarihin başlangıcından beri aynı kurallarla işler. Ve bilin ki çoğunuz, ezici bir çoğunluğunuz yanlış biliyor töreyi.

Törede asla kadın canı yakılmaz. Törede ağaç yakılmaz. Denizler kir, çöp, salya içinde bırakılmaz. Toprağa, göğe, suya zarar verilmez. O kadar ki ateş su ile değil, toprak ile söndürülür.

Peki ya sözde nâmus cinâyetleri, arazi açmak için orman yakanlar, rastlantısal olarak tam da otel dikilecek kadar yerde yanıveren ormanlar, dere yataklarını türlü söylevlerle ve hâmaset dolu artıtöre atıflı kışkırtmalarla yapılaşmaya açanlar?

İşte onlar, özellikle son beş yüz yılda adım adım kandirmacalarla, Türk topluluklarının ve ülkedeki nice nice canın çektiği acılarla, iki ayaklı kötücül iblislerin cinsiyetçi, türcü, bencil kötülüklerini sıkıştırıvermesiyle ortaya çıktı. Ve Ulu Önder’den önce, Emevî ișgalinde okuma yazma bilen herkesin öldürülmesiyle bilgisiz bırakılan ulus ne kadar dirense de karanlığın erki sokușturdu tüm kötülükleri töreye. Sonra da hiç utanmadan, “Bunlar bizim millî ve manevî değerlerimize…” diye başlayan yargılarda bulundular kezlerce.

Ancak şu da var ki biz vardık, biz varız, var olacağız.

Sevi ve ışık ile!…
 
 
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Cem Aksakal 23 Ağustos 2021 at 07:39

    “Evet haklısın, Türklerin cahiliye devri bin yıl sürmüştür” demek isterdim lakin diyemeyeceğim. İsa’nın doğumunu milat kabul edip yılları ve dönemleri bu şekilde belirlemişler. Senin miladın ulu önder. Öncesi yok. Seni kandırmasına izin verme töre hikayelerinin.

    • Yanıtla Atakan Balcı 24 Ağustos 2021 at 11:42

      Yorum için teşekkür ederim. Yazıyı bir kez daha okumanızı önereceğim izin verirseniz. Işıkla kalın!

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 29 Ağustos 2021 at 21:27

    Oldukça hızlı bir akış olmuş. Tüm olanlar uzun sürecin eseriyse de kelimelere dökülünce kısalmış.
     
    Hakikati arayanlarla buluşmak dileğiyle sizi kutluyor, saygılar sunuyorum.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan