Ay Işığı Yolcusu

“Çok Okursan…”

23 Kasım 2021

Yazı: Çok Okursan... | Yazan: Atakan Balcı

“Çok okursan kafayı yersin!” dedi yığın kimse kimse. Asıl sorunu da bu işte ülkenin, türün, yaşamın ağu/zehr ile dolmasının. Okuyor ve çok biliyor(!) yığın kimse kimse. Keşke hiç okumasalar, belki sınırlarını bilirler. Bu bilmişlik yaşamı ağuluyor, yeryüzü ağlıyor artık, çığlıklar atıyor.

O kadar çok bilirler(!) ve o kadar can sıkıcıdırlar ki haklı olmak noktasındaki yoğun istekleriyle, iç evrenine yansır o kimselerin çevresinde olmaya mahkûm kalan bireyin, havanın ağırlığı ve fakat o kimseler çok hafiftir, atmosferleri de hafiftir, başlar sanki göğe uzanacak gibi diktir. Kişi türü başak değil, her dolu baş eğik değildir her koşulda ancak her çok bilmiş bilgisiz kimsenin başı dikten daha diktir, dikenli taçlar takar bilgelik yolundaki bireylerin başlarına.

Tartışmasızlık yaşamın tadını, tuzunu kaçırır, yaşamın her alanında tartışma temeli vardır ama kişi türünün yaşamında tartışma, doğanın, evrenin, yaşamın bize sunduğu oranda var mı? Sunulan oran bir yana, gözle görünür oranda var mı? Tartışma olmadan, kişi türünün tek tek üyeleri kişi midir, birey midir gerçekten? Yaşama matematiksel bir kesinlik penceresinden bakanlar, yaşam matematik midir düşündüğünüz gibi?

“İki iki dört”, “Aklın yolu bir” midir kimse ve bireyler? Yaşam felsefedir, hesap cetveline vurulamaz. Aklın yolu, yaşamdaki birey sayısından kat kat fazladır çoğu anda ve kalan anlarda da daha az değil. Yaşam tartışarak genişler, hava varsıllaşır, baylanır tüm yaşam her yönüyle.

“Tartışmak” sözcüğü “tartmak” kökünden gelir ve kişilerin birbirini anlamaya çalışmasıdır temelinde.

“Tartışmak” sözcüğünün “sözlü çatışma” anlamı, yaşamın temelinde matematik olduğunu varsayan ve o matematik evrenini kendi yaratmışçasına devinen kimseler nedeniyledir. “Tartışma kültürü” olmayan bir topluluktan toplum, ulus benzeri bir oluşum beklenebilir mi? Tartışma kültürü olmayan bir topluluk, sürü de değil, yığındır ancak ve o yığının bir sürüye evrilmesi, onun açısından ileri doğru bir adımdır.

“Aklın yolu bir” anlayışı çok yaygın ne yazık ki ve en karanlıktan sözde aydınlıkta olan noktalara değin ulaşıyor. Ondan değil midir gerçek bir aydınlanma yoluna uzak veya en azından bunca debelenme içinde sürüklenişimiz?

Sevi ve ışık ile!…
 
 
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

6 YORUMLAR

  • Yanıtla Muhammet Mehmetoğlu 25 Kasım 2021 at 10:20

    Okuma, tartışma/gerçeğin ortaya çıkması için fikir teatisinde bulunma bir yaşam tarzı ve içselleştirme meselesi, cümlede durduğu kadar kolay olmayan bir durum.
     
    Yığın veya sürü olmama hâli bunun için o kültürün oluşması hiç de kolay değil. Peygamberler de bununla mücadele etmedi mi? Onlara “Allah’ın indirdiklerine uyun!” (Bakara 170) denildiği zaman, “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz geleneğe uyarız!” derler. Ya ataları hiç akıllarını kullanmamış ve doğru yolu bulamamışlarsa?

    • Yanıtla Atakan Balcı 25 Kasım 2021 at 15:32

      Kimselerin yığın yığın aynı anlayışı sürdürdüğü düşüncesindeyim. En iyi, en doğru sistemi, dini, inancı, ideolojiyi bile zaman içerisinde, kaynak en doğru biçimde korunsa bile, tanınmaz kılıyorlar uygulamada. Her zaman iyilikle, iyi niyetle yaşamı aydınlatmaya çalışanlar çıkıyor, peygamberlerin çıktığı gibi geçmişte ve bu nedenledir ki tüm geri çekmelere karşın ilerlemeler de yaşanıyor. Umarım, aydınlık kazanacak.
       
      Çok teşekkür ederim, çok değerli bir yorum bana göre.

  • Yanıtla Burak Süalp 25 Kasım 2021 at 10:22

    Sevgili Atakan, haklısın, maalesef toplumumuz okumuyor. Dolayısıyla araştırmıyor, sorgulamıyor, tartmıyor, tartışmıyor. İnsanları bu konuda teşvik etmek için benim aklıma; her yerde elimizde kitapla gezmek, toplu taşım araçlarında kitap okumak, sosyal medyada kitaplı paylaşımlar yapmak, sevdiklerimize özel günlerinde kitap hediye etmek geliyor. Becerebildiğim kadar yapıyorum da.
     
    Aslında, insanlar, okumanın ne kadar özel, yazarla okur arasında ne kadar mahrem bir iletişim olduğunu anlasalar ve bunun zevkine varsalar, okumayı bu kadar pas geçmezlerdi. Düşünsene, örneğin, senden yüzyıllar önce yaşamış bir insanın romanını okuduğunda, onun zihniyle karışıyor seninki. Bence çok özel ve keyifli.
     
    Yine düşündüren, sorgulatan, harika bir yazı olmuş. Kalemine sağlık arkadaşım!

    • Yanıtla Atakan Balcı 26 Kasım 2021 at 17:35

      Yalnızca okuma alışkanlığı edinse türümüz, bir nesil içinde yeryüzü çok değişir, iyileşir, güzelleşir. Tadına varan biliyor ne kadar büyük bir değer olduğunu. Giderek artıyor olsa da birçok eksik, yanlış ve yoksunluk da birlikte bu artışta. Umut var, umut hep var.
       
      Teşekkür ederim bu güzel yorum için!

  • Yanıtla Cengiz 27 Kasım 2021 at 11:52

    Çok okumak güzeldir. Ama her fikirden kitabı okumak da önemli. Okuyan insanın kafası sürekli çalışır ve o insanla her konuda tartışamazsınız o kitapların bilgisi altında ezilirsiniz.

    • Yanıtla Atakan Balcı 29 Kasım 2021 at 13:51

      Tek yönlü okumak yarım okumaktır, deyim yerindeyse ve kesinlikle çok tehlikeli, haklısınız. Sevdiğini de sevmediğini de ön yargısız biçimde okuyup değerlendiremeyen kimseler yaşam için tehlikelidir ve kesinlikle susmazlar.
       
      Yorumunuz önemli ve değerli, çok teşekkür ederim!

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan