İçimdeki Deniz

Kuşların Felsefesi

4 Ağustos 2021

Kitap: Kuşların Felsefesi | Yazarlar: P. J. Dubois - E. Roussea | Yorumlayan: Demet Uncu


Kuşların Felsefesi | P. J. Dubois – E. Roussea

Kuş Sevgisi

Bu aralar kuşlarla biraz fazla ilgiliyim. Hatırlarsanız, daha önceki yazılarımdan birinde, açık kalan kafesinin kapısından kaçan kuşun dünyamızla ile ilgili gözlemlerini paylaşmıştım sizlerle. Uzun zamandır da balkonda otururken ya da camdan dışarıyı izlerken kuşların göz alabildiğince özgürce uçuşlarını, bir ağacın rüzgarın esintisiyle sallanan dallarının üzerinde durmaya çalışan serçeleri, kumruları, keskin bakışlarıyla uçan kuzguni renkteki kargaları ve güvercinleri görüyorum. Hatta evimin arka odasındaki pencereye konan bir çift kumruyu fark ettiğimden beri, camın dış pervazına her sabah kuş yemi bırakıyorum. Onlar sabahın erken saatlerinde, arka bahçedeki çınar ağacının dalına konup, bekliyorlar beni. İşe gitmeden evvel evdeki son işim onlara yem vermek oluyor. Bu kuş sevgisi bana nereden geldi, bilmiyorum ama iyi ki de geldi. İnsana insanlığını hatırlatıyor, merhamet ve sevgi duygularını ve karşılıksız vermenin mutluluğunu hissettiriyor.

Bu yaşananların etkisinden midir nedir bilmem; bir kitapçının rafında duran P. J. Dubois ve E. Roussea’nun birlikte kaleme aldıkları “Kuşların Felsefesi” isimli kitabı görünce kendime yakın hissediyorum ve satın alıyorum. Eve varır varmaz başlıyorum okumaya.

Kuşların Felsefesi

Anlatımı o kadar güzel, o kadar yalın, hatta yer yer o kadar esprili ki çok hoşuma gitti ve 2 günde de okumayı bitirdim. Birçok farklı kuşun özelliği, insanların özellikleri ile birlikte karşılaştırılarak anlatılmış. Okumaya devam ederken, çoğu yerde gülümsediğimi, bazı yerlerde de kuşlara imrendiğimi hatırlıyorum.

İlginç değil mi, insanoğlunun kuşlara özenmesi? Bu özenme de sadece özgürce uçmalarından kaynaklanmıyor inanın.

“Kuşlar aşkı nasıl tasavvur eder? Sadıklar mıdırlar, yoksa çok eşli mi? Neden bazıları iflah olmaz gezginlerken, diğerleri tam birer ev kuşudur?” gibi birçok sorunun cevabı da veriliyor kitapta.

Ben, kitabı bitirdikten sonra kimseye “kuş beyinli” dememeyi öğrendim. Teknolojinin esiri olan bizler, en kısa mesafeyi bile navigasyonu kurmadan bulamıyoruz, yön duygumuzu kaybetmiş durumdayız. Oysa bir guguk kuşu, hiç ayak basmadığı, doğduğu bölgeye dönmeden önce 6 ay kalacağı uçsuz bucaksız bir Afrika Ekvator ormanına ulaşabiliyor. Ne muazzam bir beceri, değil mi?

Beşik Yuvalar

Kuşların sanattan anlamadığını söylemek de bu kitabı bitirdikten sonra anlamını yitiriyor. Avustralya’da yaşayan çardak kuşlarının, yuva dekore etme konusunda oldukça usta olduklarını öğreniyorum. Bu kuşlar, ufak dallardan ve otlardan bir tür beşiğe benzeyen öyle güzel yuvalar inşa ediyorlar ki sizler de en az benim kadar şaşırırdınız görseniz. Hatta dişilerinin ilgisini çekmek için küçük küçük taşlar taşıyorlar yuvalarının önüne. İşte bu güzel kitapta, bizlerin de içinde saklı, bir yerden çıkacak olan sanatsal becerilerimizden, sadece henüz ifade edilemeyen yaratıcılığımız olduğundan bahsediliyor.

Seyyahlar

Deniz kırlangıçlarının yılda yaklaşık doksan bin kilometre seyahat edebildiğini de bu kitaptan öğrendim. Neden tüm canlıların seyahat etme ihtiyacı olduğu konusunun sorgulanması da çok ilginç geldi bana.

Gündelik rutinden kaçma arzusu mu?
İkamet ettiğimizde yerin dışında, başka yerler keşfetme isteği mi?

Bizleri tüm yıl boyunca çalıştırıp, 1-2 hafta tatile çıkaran duygular. Kuşlar da, insanlar da iflah olmaz seyyahlara benzetiliyor. Yolun her zaman öğretici olduğu, canlıların kendilerinin gerçekte nasıl varlıklar olduklarını anlamalarını sağlayan şeyin, bu yolculuklar olduğu anlatılmış. Sizce de öyle değil mi gerçekten ?

Korkular

İnsanlarda olduğu gibi kuşlarda da en temel duygunun korku olduğu söyleniyor. Onlar içgüdüleri ile tehlikeleri hissedip, kaçabiliyorlar. Kitapta iyi ve kötü korkuların varlığından bahsediliyor.

Örneğin, bir insanla takılmanın bize iyi gelmediğini hissettiğimiz halde, düşünme ve geri çekilip mesafe alma kapasitemizi kullanmadığımız, içimizdeki sesi nasıl güzelce susturduğumuz anlatılıyor.

“Hayvansal içgüdülerinizi hatırlayın, beyin bize oyunlar oynar ve kalbin sesini susturur” diye ekliyor yazar. 🙂

Sizlere tam olarak aktarabildin mi bu kitabın güzelliğini bilemiyorum? Ben okurken, hem düşündüm hem de çok keyif aldım. Daha fazla ipucu vermemek için beni etkileyen bazı bölümlerden alıntılar yapmak istiyorum sizlere. Doğayı gözlemlemeye zaman ayırarak, kendinizi keşfetmenizi diliyorum.

“Kuşlarda tüy değiştirme dönemi kırılgan bir dönemdir. Kimi zaman bir süreliğine uçmazlar. Dökülen asli tüylerin yeniden çıkmasını beklerler, sabrederler. Oysa biz durmadan, hiç gevşemeden başarı göstermeye iten bir toplumda, hayatımızın kırılgan dönemlerinde ‘şarj olmak’, gücümüzü toplamak için kendimize gereken zamanı ayırmayı artık bilmiyoruz.”

“Aşk konusunda acaba kuşlardan mı ilham almalıyız? Bazı kişiler, buz kesen kış aylarında uyumak için kalbini durdurabilen orman kurbağasına benzer. Hüsrana uğrayan bir aşkın ardından sevmeyi bırakır, yeniden acı çekme korkusuyla artık bağlanmak istemez. Oysa kuşların kalbi, asla atmaktan vazgeçmez. Belki de sevginin gerçek tanımı, kumrulardaki gibi sadece birbirini sevmektir. Sevgiliyle burada olmak ve başka yerde olmayı istememektir.“
 
 
Demet Uncu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Şen Erişen 4 Ağustos 2021 at 18:30

    Ne güzel, akıcı ve yalın anlatmışsınız! Yeni yazılarınızı bekleyeceğim.
     
    Bir süredir yeni yerleştiğim şehir Çanakkale’deki evimin terasında -çok sevdiğim bir dostumdan ilham alarak- kuşları beslemeye, su vermeye başladım. Sanıyorum kuşları tanımak için gözlem yapmak, yaşamı yavaşlatmak gerekiyor. Merak duyuyorsanız bu bir süreç ve yaşamınıza katacağınız muhteşem bir zenginlik. Birçok hikayeye de katkı oluyor. Hepsinden önemlisi doğayı tanımak sizi kendinize getiriyor! Ne kadar uzaklaşmışım “doğama” dedirtiyor insana!

    • Yanıtla Demet Uncu 4 Ağustos 2021 at 20:23

      Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Gerçekten dediğiniz gibi oluyor. Yavaşlamayı, kuşların doğasını anlamaya başlıyorsunuz.
       
      Doğanın bize anlatacağı daha cok şey olduguna inanıyorum, hak ettiği değeri verdiğimiz sürece. Özellikle de bu günlerde…
       
      Tekrar teşekkür ederim.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan