Portakal Çiçeği

Kürkçü Dükkanı Misali

1 Aralık 2021

Yazı: Kürkçü Dükkanı Misali | Yazan: Sıla Malik

Son zamanlarda dikkatimi çeken bir şeyden bahsetmek istiyorum size.

Türkiye’de yaşayan ve yaşamış olan her gencin makus talihinde vardır siyaset, politika ve ekonomi gündemini konuşmak. Mayasında savaşla, kanla, canla alınmış toprak olunca kaçınılmazdır bu. Buna diyecek bir şeyim yok.

Her zaman üniversiteliler daha önde olmak üzere öğrenciler tepkilerini göstermişler olup bitene. Ancak bizim zamanımızda işler biraz daha derinleşti ve galiba –tamamen benim görüşüm- psikolojik olarak gençleri etkiler bir hal almaya başladı.

Ben doğduğumdan beri tek bir düşünce yapısının hizmetlerini ülke yönetimi adı altında görmekteyim. Şu an Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunu benim akranlarım yani genç kesim oluşturuyor.

Seçimler, darbe girişimi, rejim değişiklikleri, ekonomik krizler, terör olayları, toplumsal direnişler olmak üzere birçok olaya şahit olduk. Biz büyürken göz ardı edilemeyecek bu gerçekler evimizin salonunda, yemek masamızda, telefonlarımızda her yerde konuşuluyordu. Ancak bizler yine de çocuk kalabilmenin bir yolunu bulduk.

Elbette ki ekonomik anlamda yaşam mücadelesi içine doğmuş bir akranım için geçerli olmayacak bu sözler belki ama genellemeye vuracak olursak “çocuk” olmak kavramını yaşadık.

Bir şeyi gördüğümüzde fiyatını düşünmeden isteme lüksünü bir kere de olsa yaşayabildik. Arkadaşlarımıza gösterebileceğimiz yeni kıyafetlerimiz olduğunda heyecanla gittik okula. Abur cuburu fazla yediğimiz için azar işittik, akşam yemeğinde istediğimiz yemek yok diye nazlandık. Biz şımarabildik. Bir an olsun ailemizin ne kadar para kazandığını, evdeki diğer büyük ihtiyaçları unutarak hareket edebildik.

Ancak durum öyle bir değişti ki. Bizlerin gözü zaten çoktan açıldı. Ailemizin mutfağının ne zorluklarla döndüğünü, öğrenci arkadaşlarımızın yaşadıkları zorlukları, ülkenin halini biliyoruz. Bilmenin de ötesinde içimiz yana yana izliyor, bu gidişatta bize söz hakkının geleceği günü bekliyoruz. Zira değişimi kökten yapabilmemizin tek olanağı bu.

Şu sıralar popülerleşen röportajları görmüşsünüzdür. Cebimizdeki telefonun markasına takan dayılar; işsizlik, ekonomik zorluklar, eğitimde yetersizlik, gelecek kaygısı ile baş başa olan biz gençler; yorum yapmaktan bile çekinen bir kesim vatandaş ve her şeyi çatır çatır konuşabilen yürekli insanlar. İşte o röportajların olmazsa olmaz içerik listesi.

Geçtiğimiz günlerde bir tanesine denk geldim. Beş altı tane en fazla ortaokul son öğrencisi mikrofonun ucundalardı. Konuştukları şey liseye giriş sınavının stresi ya da oyun oynayamamak değildi. Arkadaşlarımızla gidecek güzel alanlarımız yok da demiyorlardı.

Karşılarında annelerinden de büyük olan kadına asgari maaşın şu an nasıl eriyip gittiğini, aylık ihtiyaçların nasıl karşılanamadığını anlatıyorlardı. Zorlasan ortaokul sona gidiyor diyebildiğimiz çocuklar.

Bir başka örnekte 11 yaşında ilkokul öğrencisi, melek gibi bir kız çocuğu. Babasının asgari ücretle çalıştığını, maaşının 4 kişilik ailelerine bu fiyatlarla yetmeyeceğini bildiğini ve annesi çalışırken küçük kardeşine kendisinin baktığını anlattı.

Evet, bu toprakların harcında var bu konuları konuşmak ama bu kadarı fazla değil mi? Her gencin muhabbet ortamında illa ki gelecek kaygısı tabağında ekonominin kötü gidişatı ve politika var. Sonunu göremediğimiz tünelde, enerjimiz, gençliğimiz ve neşemiz gitgide emilirken bizler kendi ışığımız olmaya çalışıyoruz. Yarattığımız ışıkla tünelin çıkışını bulmaya çabalıyor ve mümkünse çıkışın aydınlık olmasını istiyoruz.

Bir dönem bizim kuşak için bir şey bilmez diyorlardı, şimdi geleceği belirleyecek kuşak seçildik. Önemli olanın kuşak ismi olmadığını ne zaman anlayacaklar bilinmez ancak, insana, bir kerecik geldiği şu hayatta insanca yaşama olanağı sunamazsa bir sistem sadece belirli kuşaklardan değil her kesimden çekinmeli.

Bizler yaşla, doğduğun yılla belirlenen değil aksine yanlış tercihler ve onların doğurduğu sonuçlarla bilenen bir kuşağız.

O çocukların zihinleri bu dertlerle değil, umutlar ve güzel hayallerle dolduğunda rahatlarız.
 
 
Sıla Malik
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

5 YORUMLAR

  • Yanıtla Burak Süalp 1 Aralık 2021 at 09:30

    Sevgili Sıla, yazını okurken de yayına hazırlarken de hep ne kadar haklı olduğunu düşündüm. Hele Türkiye gibi bütün kaynakların bu kadar zengin olduğu bir ülkenin bu hâle gelmesi inanılmaz. Bizler bir zamanlar Dünya üzerinde her açıdan kendine yetebilen birkaç ülkeden biri olmakla övünürdük. Şimdi maalesef nüfusun büyük çoğunluğu geçim sıkıntısı çekiyor. Dolayısıyla gençler ve çocuklar da bu ortamda büyüyorlar. Çok acı.
     
    Çok güzel yazmışsın. Kalemine sağlık ve derslerinde başarılar. 🙋🏻‍♂️

    • Yanıtla Sıla Malik 1 Aralık 2021 at 15:04

      Desteğin için çok teşekkür ederim Burak Abicim 🙏
       
      Göz ardı etmenin çok zor olduğu bir gerçek maalesef durum. 7’den 70’e herkesin aklını kurcalıyor gelecek kaygısı. Dillendirmek istedim, bir şeylerin farkında olduğumuzu kanıtlama gereği hissiyatı ile yazdım yazımı.
       
      Umarım, tam tersini de kaleme alabilirim ve “Geride kaldı o günler!” diyebiliriz. 🍀

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 1 Aralık 2021 at 10:27

    Sevgili Sıla, söyleyecek söz yok bunun üstüne. Çok üzücü hatta korkunç, olan bu.
     
    Ben ve sanırım benim yaşlarımda olanlar, hatta tüm ana-babalar artık kendimizi değil, siz gençleri ve çocukları düşünüp kahroluyoruz.
    İnşallah yaşadığımız bu günler, hani o aydınlıktan önceki görülen en karanlık zamandır ve aydınlık yakındır.
     
    Dilerim çok güzel ve mutlu geleceğinizde, aklınıza geldiğinde sizi gülümsetecek kadar etkisi geçmiş olur bu günlerin.
     
    Aydınlık günlere.

    • Yanıtla Sıla Malik 1 Aralık 2021 at 15:08

      Bizler genç halimizle bile ilerideki çocuğumuzun geleceğini, kardeşlerimizin hayatını dert ediniyoruz. Çok erken ama “Kendimi geçtim, onlar güzellikleri yaşayabilsinler” düşüncesi içerisindeyiz.
       
      Umarım dediğiniz gibi gidilebilecek karanlık kalmamıştır ve aydınlığa çıkmak tek yoldur.
       
      Yorumunuz ve değerli vaktiniz için çok teşekkürler. 🍀🙏

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 1 Aralık 2021 at 11:41

    Sıla, eksik yazdığımı fark ettim ve ilave ediyorum.
     
    Benim için çok değerli olan canım eşimi 2015’de kaybettim, adeta kabullenemedim ve çok zor zamanlar geçirdim. Ama bu son zamanlardan sonra “İyi ki bu günleri görmedi” diye teselli bulacağımı düşünemezdim bile.
     
    Sevgiler 💖

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan