Üçüncü Göz

İn/san

21 Mart 2022

Yazı: İn/san | Yazan: İlayda Oylum Güleryüz

Hayko Cepkin’in “Sen insan/san, ben insan/sam, sen de san/san ne olur ki!” şarkı sözleri şuracıkta dursun; anladım ki kendinden kaçamıyor insan. Kendinde inzivaya çekilip perdeyi çekebiliyor, gördüklerini içine bastırıp tozu dumana katabiliyor ama nereye giderse gitsin kendinden kaçamıyor. Neden kaçsın ki? Sürekli makyajlanan ve “mış gibi” görünen ilişkilerin altında neler söylenmiyor dersiniz? Kim ne düşünüyor? Nasıl davranıyor? Samimi/yet/siz insanlara ne zaman dönüştük? Ya da hep öyle miydik?

Bunlara savunma mekanizması da diyoruz. Bunca soru kişinin beyninde dönüp dururken insanın bir an olsun dinlenmiş olması nasıl mümkün olacak? İnsana insan lazım oluyor ve bir dost size o perdeli odada kendini gösteriyor. İnsanlardan kaçarken bir dostun güzel cümleleriyle nasıl da sizi içine çektiği o anları hatırlayın. Bulutların üzerinde hissettiğiniz o büyülü an…

Dolayısıyla siz siz olun, “SİZ” olun.

Tam da bu noktada insanın “Kendi” olmasına dek üst üste giydiği kıyafetlerden bahsediyor Jung. Ne zaman bir şeyler yolunda gitmezse iyi bir şeyler halinde duruyor ya kitaplar, kıyıda köşede, tam da orada. Elinizin gittiği kitap ise sizin söyleyemediklerinizi size çatır çatır söylüyor.

Hiç oldu mu? Düşündüğünüz konuları rafa kaldırırken raftan aldığınız kitabın size neleri gösterdiğinize şaşırıp kaldınız mı? Ben kaldım. Son olarak Jung ile Hesse’nin anılarını konu alan İki Dostun Anıları adlı kitapta tam da böyle oldum. Bir tür Konstelasyon/Aile Dizimi meselesi. Bizim aklımıza getirmediğimiz şeylerin hayatın tepsiyle önümüze sunması gibi bir şey…

Aile Dizimi/Konstelasyon bizim kendi travmalarımızdan çözülmemiz adına hayatımızı kolaylaştıran bir psikodrama yöntemidir. Hiç deneyimlediniz mi bilinmez. Burada da hiç tanımadığınız insanlar sizin raftan aldığınız kitaplardan biri oluyor ve sizin hayatınıza dair bilinen ama unutulanları size tek tek gösteriyor. Nasıl mı? Çoğu zaman bedeniyle ve bazen de sözcüklerle.

70’li yıllarda Bert Hellinger tarafından sistematik hale getirilen sistem bugün ve yarın yine kendi kütüphanesini insanlığa sunuyor olacak. Peki sizlerin kaçtığınız, görmezden geldiğiniz dönüp dolaşıp aynı yere nasıl geldim ben ya dediğiniz konularınız var mı? Bu döngüden kurtulmak için öncelikle başka yöntemler olabileceğini de farketmeniz gerekiyor.
 
 
İlayda Oylum Güleryüz Çetinel
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Selma Şahin 22 Mart 2022 at 09:15

    Bazen çok isimli insanların hayatı da ismi gibi coklaşıyor. ÇOKLANIYOR.
     
    Sevgiler

  • Yanıtla Burak Süalp 22 Mart 2022 at 13:58

    İnsana insan lazım. Her zaman. Kalemine sağlık!

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 30 Mart 2022 at 07:27

    İlginç bir şekilde kitaplığımızda duran “aşk” üzerine yazılmış Eric Fromm kitabını aşık olana kadar görmemiştim. Hangi alanın içine gireceğimi önceden biliyormuşum da bildiğimi bilmiyormuşum. Kitabı aldığıma göre…
     
    Yazınızı buradan okudum ben de. Çok boyutlu bir yazı olmuş devamını bekliyorum. 🙂

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan