Bazen kurduğun, bazen kuramadığın hayâllerin kırıklığı… Hani camları batar ayağına, canına, içine. Ne yapsan, nereye gitsen, ne söylesen olmayacak gibi hissettiğin bir vakit oldu mu? Olmuştur, olacak. Kendine sarıl ve kendine şefkat göster. Olur mu? Olmuştur. Charlie Mackesy’in kitabına denk geldim yakın zamanda. “Happy”…
Kişisel gelişim notları ve söylemleri bir yana insan ne istediğini dile getirince o istek dile geliyor. Nasıl dile geliyor, nasıl? Evet dile geliyor. Şunu olmak istiyorum, bunu yapmak istiyorum, şu şu olsun istiyorum. Bunu ifade etmenin sonsuz hareketi içinizde beliriyor ve siz kendinizi orada…
İzmir’den sevgiler. En sevdiğiniz meyve hangisi? Benim çilek. Ancak bazen sadece seviyoruz değil mi? Oysa çileğe dair bir çok bilgiye bu yazıyı yazana kadar sahip değildim. Belçika’da sadece çilek için kurulmuş bir müze var. İzmir Menemen Emiralem festivaline gittiğimiz bu festivalde çileğe dair çok…
Sakarya’da tek yaşadığım bir dönem edindiğim arkadaşlarım bize misafirliğe geldi. Annem de İzmir’den gelmişti. Önce oturduk sohbet muhabbet, sonra çay ve yanında ikramlar, sonra meyve, sonra kahve ve sonra ben yatıyorum kusura bakmayın deyip odaya geçip yattım. Bir süre de bunun gerçekten olabileceğine inandım.…
Bir an oldu durdum. Benden gayrı bir hayat olduğunu tam da o an anladım. Ben istemedim oldu, ben söylemedim çıktı, ben yapmadım geldim. 2,5 yıldır direndiğim Covid hastalığına ben de yakalandım ama ne yakalanmak. Beni yaka paça yere serdi, nakavt olmadım belki ama iyice…
Hayko Cepkin’in “Sen insan/san, ben insan/sam, sen de san/san ne olur ki!” şarkı sözleri şuracıkta dursun; anladım ki kendinden kaçamıyor insan. Kendinde inzivaya çekilip perdeyi çekebiliyor, gördüklerini içine bastırıp tozu dumana katabiliyor ama nereye giderse gitsin kendinden kaçamıyor. Neden kaçsın ki? Sürekli makyajlanan ve…
Varlık içerisinde yokluk çektiğimizi anladığım bir gündü. Sabahın körü. Aslında gerçek manâda geceydi ama biz onu çekiştirince gündüz olacağını sanıyorduk. Herkesin gece dediğine sabah saatleri diyecek halimiz yoktu. Kapkara oldu içim ve kalbimdeki bir kaç cümle dışında ışığım kalmadı, ruhum daraldı, nefes alamadım; maskeye…
Genişletilmiş bir şekilde yaşıyoruz 2022 yılının Ocak ayını. Günler soğuk, karanlık ve sessiz. Eskiden bas bas bağırdığımız şeylere şimdi sesimiz çıkmıyor. Sesimiz kısık, ruhumuz soğuk. Donduk kaldık. Aile dizimi çalışmasında travmanın donmuş haline denk geliyor bu hallerimiz. Bir gün bir yerde o buzlar kırıldığında…
Ay derken bu şekilden şekile girip bizim modumuzu etkileyen Ay’dan bahsetmiyorum. Bayağı böyle aaaaay diye bağırmak bahsettiğim. Şu sıralar çok gün oluyor, içimde yankılanan yarım ay. Hilâl olması isteğim, dolup dolup taştığını gördüğüm dolunay ise içimi çekiyor. Size de oluyor mu? Şöyle yapsam bu…
Tükenmemek için tüketiyoruz. "Bir şey olmaz" dediğimiz her gün bir adım daha geri gidiyoruz. Sabahın karanlığı akşamın karanlığı ile aynı mı? Peki ya kararan zihinlerimiz ne olacak? Hemen de normalleştirme başlıyor. Kimse böyle bir ortamda normal davranış beklemesin. Çok yağmurlu bir havada sığınacak yer…
Evlilik, yeni düzen, ev arkadaşı olmak, bir şeyleri beraber yapmaya çalışma meselesi, ortak alan. Konunun tam da ortasından girme isteğimin, diş macununu ortadan sıkma alışkanlığımla alâkalı olduğunu sanmıyorum. Bir akşam yemeğine koskoca konu olması bana bu satırları yazdırıyor. Sahi diş macununu siz nereden sıkıyorsunuz?…
Yolda gidiyorum. Tanımadığım milyonlarca insana dokunuyor gözlerim. Sonra bir tanış olma ihtimaline karşı hafızama kaydoluyor her bir bilgi. “Aklın ev sahibi beyin” diyor İzzet Memi. Çok seviyorum bu tabiri. Eğer beyin kirli, tozlanmış, havalandırılmamış, hiç misafir kabul etmemiş, süslenmemiş, yaşanmamış olursa zihin burada karışıyor.…
Bazen dağ olur, bağ olur bilemezsiniz. Ne zaman ki bir patika görsem “Aslan kaç, para para pum” naraları atarım içimden. Üstelik etrafta ne aslan vardır ne de eşrafı. Bazen tam da bu şekilde hissederken bulduğunuz oluyor mu kendinizi? Her şey yolunda giderken siz yolda…