Yok artık deve! Peki ama? Nasıl? Yok artık! Şimdi tüm bunları bir oyun hamuru yap ve yoğur. Kolun ağrısın, ağır gelsin eline bileğine hamur. Aç önüne hamuru ve istediğin şekilleri çıkart. Bunlardan tarçınlı yılbaşı kurabiyesi de yapabilirsin, ağlayan (sanmam) kek de. Ağlayasın varsa illa ki tabii ki yaparsın.
Ah kalemim iyi ki var. Bak kızım sen ne olduğun söylendiğinden çok ne olduğu söylenmeyensin. NASIL NASIL? Nasıl mı? Ne olduğun söylenirse güç kaybederler, ki güç Gabor Mate’in dediği gibi bağımlılıkların en başında gelir. Senki “Peki ama ben kime güveneceğim?” diye sorduğunda “Kendine güveneceksin” cevabını aldın mı? Aldın. Artık senin kalen orası. Ser bakalım atını, matını oraya, dur bakalım orada bak bakalım neler oluyor izle. Bir şey olmadı mı; oh değmeyin keyfine. Bazen bir şey olsun diye tırmalarsın, bazen de olmasın diye. Çünkü huzur bazen eylemsizliktedir ve Oylum hacim demekse sen hacimce genişliyorsun her bir duygu damlasında.
Ak Oyluşçum gönlünce kanatlarında ak… Kim sana çelme çakacakmış gördün mü? Üzerinden atla. Hatta iki kere atla ki boyları kısa kalmasın.
Ah bilmez misiniz? Batıl inançlarda bir insanın üzerinden, herhangi bir uzuvunun, başının üzerinden bir kere atlarsanız o kişi kısa kalır. Aman diyeyim ne kısa kalsınlar ne de uzayıp bize dokunsunlar. Yerlerinde rahat etsinler yeter. Her anında ve olduğun halinle yeterli ve iyisin.
Biliyorum iç sesin iyi olduğunu düşünürsen ilerleyemezsin. Arka fonda sana çalıyor, dans et o müzikle ve gir koluna. De ki iyiyim ve ilerliyorum. Kim sana çelme takarsa sana nanik de ve ilerle. Doğum tam da burada gerçekleşecek. Doğan her güne yeni bir senle merhaba dediğin ve diyeceğin için çok şanslısın, şanslılar. Ah o şans herkese gülmez bilirsin. Senin bir soyadın da Güleryüz devam et gitsin, arka fonda ne mi fısıldıyor? Ne haliniz varsa gülün ve sevin önce kendinizi, sarılın benliğinize.
O zaman ona, bana bakmaz önünüzdeki çiçekleri ezmezsiniz. Sevgimle.
İlayda Oylum Güleryüz Çetinel
No Comments