İçimdeki Sesler

Psikolojim Ada | 3

8 Haziran 2022

Yazı: Psikolojim Ada | 3 | Yazan: Demet Uncu

 

İndeks

Psikolojim Ada | Bölüm 1
Psikolojim Ada | Bölüm 2
Psikolojim Ada | Bölüm 3
Psikolojim Ada | Bölüm 4
Psikolojim Ada | Bölüm 5

 
 
Bahçede kurulu masayı görünce şaşırmıştı. Beyaz renkli keten masa örtüsünün üzerinde özenle yerleştirilmiş çeşit çeşit mezeler vardı. Masaya biraz daha yaklaşınca elmalı semizotu, ada otları karışımdan yapılmış bir salata, borani ve vişneli yaprak sarmayı tanıdı.

“Bugün özel bir gün mü Kemal?” diye sordu. “Emel Hanım, döktürmüş bu akşam.”

Kemal gülümseyerek tam cevap verecekken eşi elinde kadehlerle mutfaktan bahçeye geldi.

“Evet, Kemal bana liseden bir arkadaşını akşam yemeğe davet edeceğini mesaj attıktan sonra ben de birkaç ilave yapmak istedim. Eski tanıdıklar, çok sık uğramıyor buralara ne de olsa. Tekrar hoşgeldiniz” diyerek tüm zerafetiyle masaya yönlendirdi onları.

Şuursuzca Çalışmak

Yağmur, bir süre hiç konuşamadı. Yemekler o kadar lezzetliydi ki her lokmanın keyfini sürmek istercesine itina ile yavaş yavaş tüm mezelerden tadıyordu. Sonra koyu bir sohbet başladı. Emel, şehir hayatını terk edip adaya yerleşme serüvenini anlatıyordu. Aralarda Kemal de bir iki cümle ile ilave ediyordu. Kurumsal hayata uzun süre devam eden herkesin varacağı noktaya işaret ediyorlardı aslında. O hayatın ne kadar yoğun, yorucu, baskıcı ve talepkâr olduğundan bahsediyorlardı. Uzun yıllar aynı tempoda çalıştıktan sonra kendiliğinden bu noktaya geldiklerini anlattılar.

“Yağmur, bir gece yine yorgun argın eve geldiğimde neden bunu kendime yaptığımı, hayatımın geri kalanını böyle geçirip geçirmek istemediğimi kendime sorarken buldum kendimi” dedi Emel ve devam etti. “İkimizde iyi kazanıyorduk. Haftanın sonunu getirebilmek ve o haftasonu tatiline kavuşabilmek için şuursuzca çalışıyorduk. Haftasonu geldiğinde de kalabalıktan, trafikten; yapmak istediklerimizi de yapamıyorduk aslında.”

Yutkunmak

“Yaklaşık 8 yıldır evliydik o zaman. Çocuk sahibi olabilme hayaline kavuşabilmek için sayısız doktor ve tedavi sonrası hüsranıyla birlikte çok çaresizdik.” Bu son cümleyi söyledikten sonra Emel şöyle bir yutkundu ve kadehinden bir yudum aldıktan sonra bir süre konuşmadı. Kemal, masanın altından ona destek vermek istercesine eşinin ellerini tuttu.

Tam da o noktada yaşanamamış bir şey vardı. Hayâl kırıklıklarını, yaşanan acıları sanki yutkunup boğazından aşağıya doğru ittirerek hiç yaşamamış olması mümkünmüş gibi karşısında oturan Emel’i çok iyi anlamıştı aslında.

Kemal, “Şimdi, seninle paylaşacağımız şey bizim için çok özel olsa da senin samimiyetine güvenerek söylemek istiyoruz” dedi. “Eşimin de söylediği gibi ikimizin de hayatlarımızın anlamsızlaşması, çocuk hayallerimizin yıkılmış olması bizi son derece mutsuz etmişti. Biz de evlat edinmeye karar verdik. Uzun uzun düşündük, çok araştırdık, yakın çevremize danıştık. Birçok bürokratik işlemin sonucunda kızımız Zeynep’e kavuştuk. Şimdi o 16 yaşında. O kadar büyüdü ki arkadaşları ile birlikte kampta şu anda.”

Yağmur, onunla bunu paylaştıkları için hem kendini değerli hissediyor hem de kendini adaya atma nedeni ile burun buruna gelmenin heyecanını ve tedirginliğini kalbinde hissediyordu. Yüzü kızarmıştı ve içinden sanki alevler çıkıyordu. Kekeleyerek, onlar adına çok mutlu olduğunu söyledikten sonra bu kararı birlikte verebildikleri için de onları tebrik etti.

Emel, kızlarını büyük şehirde büyütmek istemediklerini söyleyip annesinden kalan adadaki bu evi nasıl otele çevirdiklerini anlatmaya başlamıştı. Sohbet o kadar güzeldi ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlardı o akşam. Hafif de çakır keyif olduklarından Yağmur, bu güzel gece için çok teşekkür edip odasına çıktı.

Zelzele

Üzerini değiştirdikten sonra balkonda bir süre oturmak istedi. Adanın sessizliğini dinledi, kendini çiçeklerin kokusuna bıraktı. Gece boyunca yapılan sohbeti düşünmeye başladı. Nasıl bir tesadüftü bu? Ona bir mesaj mı verilmek istenmişti acaba? Anlamaya çalışıyordu. Onu adaya sürükleyen, bardağı taşıran son damlanın ağırlığı olan konu, gecenin sohbet konularından biri oluvermişti. Tekrar, arabada hüngür hüngür ağladığı güne geri döndü.

Doktorunun, ona bir daha asla anne olamayacağını söylediği o güne. Nasıl böyle bir haber bu kadar rahat, bu kadar kolay söylenebiliyordu? O gün doktoruna o kadar çok kızmıştı ki. Muayenesinde, ona durumu hakkında kötü bir şey söylemek üzere olduğunu hissettiğinde; “Doktor Bey, şu anda bana söyleyecekleriniz benim hayatımı değiştirecek ve beni derinden etkileyecek” derken belki de söyleyeceklerini biraz olsun yumuşatarak söylemesini istediği içindi. Ama o söylediklerini hiç umursamadan, doğrudan bu kara haberi ona vermişti. Geçen o birkaç saniye içinde neler hissettiğini kimse anlayamazdı. İçindeki pişmanlık ve derin üzüntü ile zamanı bir daha asla geri getiremeyeceğini bilmenin büyük kederini içinde yaşıyordu. Ayağa kalktığında, sanki zelzeleler oluyor, bedeni sarsıntılarla sallanıyordu. Doktoruna teşekkür edip aracına binerek işine döndüğünü hatırladı. Bir de o haldeyken, çalışmaya devam etmişti. Nasıl bir güçtü içinde tutunmaya çalıştığı? Bir daha asla o doktora gitmemişti.

Meğer

3 senedir evli olup yaptığı düşükten kısa bir süre sonra boşanmak isteyen eski eşi aklına geldi. Herşey çok farklı olabilirdi? İnsanların hayatları için aldıkları kararlar, gelecek için nasıl da önem taşıyordu. Tabii, onlar çoğu zaman bunun öneminin farkında olmuyorlardı, ta ki uzun vadede kararlarının sonucunu gördüklerini ana kadar. Gözyaşları yanaklarından aşağı süzülürken Candan Erçetin’in “Meğer” isimli şarkısını mırıldanarak kendini yatağa bırakıverdi.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Demet Uncu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan