Duygusal Olmak

“Duygusal bir insanım ben.”

Ya da

“Biz duygusal bir milletiz.”

Belki de en çok duyduğumuz sözler arasında bunlar var. Bu cümleler çoğu zaman bir övünç kaynağı bazen de tam anlamı ile bir kalkan olarak kullanılıyor ve hepimizin karşısına çıkıyor.

Aslında duygusal olmak ne bir özür, ne de bir maharet. Hassaslık desek tam olarak o da değil.

Duygusal Olmak, Hassas Olmakla Aynı Şey Değildir

Duygusal olmak aslında, biraz da duygularının esiri olmak demektir. Olumlu duygular kadar, olumsuz duygular da hayatın içindedir. Yoğun yaşamın içerisinde, insani olarak ve doğal olarak beliren duyguların yönlendirilmesi ile oradan oraya savrulmak, bazen mızmızlanarak bazen de hayata söverek yaşamaktır. Böyle yaşayan bireyler, bu durumlarının yanlış olduğuna dair uyarı aldıkları zaman da “Ben çok duygusalım” diyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar genelde. Fakat unuttukları bir şey vardır ki her insanın duyguları vardır ve herkes zaman zaman duygusal olabilir.

Herkes her an “duygusalım” bahanesi altında, duygularının esiri olursa iletişim ve toplumsal düzen imkânsız olur. Çünkü duygularının esiri olmak demek hayatın çetinliğine karşı duramamak demektir. Hayatın gerçeği olan acılarla, üzüntülerle, hüzünlerle, özlemlerle başa çıkamamak demektir.

Acılar, üzüntüler belki çevre tarafından anlaşılabilir, kabul edilebilir duygulardır. Bireyin çevresi bir yere kadar bu duygusallığa tahammül eder fakat bir de daha itici duygular vardır. Mesela öfkeli insanlar da duygusaldır. Öfke de insana dair bir duygudur. Herkes öfkelenir. Ama duygusal olanlar bu öfkeyi de kontrol edemezler ve şiddet başgösterir. Ya da kıskançlık duygusu ile başa çıkamayanlar, ya kendilerine ya çevrelerine karşı şiddet göstermeye meyilli olabilirler. Yani topluma ya da kendilerine zarar verme potansiyelleri vardır.

Peki Ne Yapacağız? Duygusuz mu Olalım?

Duygusuz olmayalım. Zaten sağlıklı bir insan duygusuz olamaz. Duygulu olmalıyız.

Duygulu Olmak

Duygulu olmak demek, duygularını anlayabilmek demektir. Kendi duygularını anlayabilen insan, duygularının sebeplerini de anlayabilir. Hangi sebep ya da hangi olay o duyguyu kendine yaşatıyor iyi tahlil edebilir. Bu tespiti başarıyla yapan insan da olumsuz duyguları yaşamamak için elinden geleni yapar. Hayatı sürekli öfkelenerek ya da sürekli şikayet ederek yaşamak yerine olabileceği en mutlu şekilde yaşamaya çalışır.

Duygulu insanlar, duygularını yönetebildikleri için, duyguların yapıcı yönlerini kendi hayatları için kullanırlar. Bu yüzden davranışlarının sorumluluklarını alırlar ve hiçbir bahanenin arkasına sığınmak zorunda kalmazlar. Duygularından emin oldukları için, iletişim içinde karşı tarafa da kendilerini çok rahat anlatabilirler. Aynı şekilde empati kurabilme yetkinlikleri de çok gelişmiştir. Duyguları iyi tanıdıklarından, karşı tarafı da çok iyi anlayabilirler.

“Duygusalım” demek istediğimizde kendimize biraz daha derinden bakalım. Duygusal olmak yerine duygulu olmaya gayret ettiğimizde hayatımızda nelerin değişebileceğini göreceğiz.
 
 
Nalan Erpolat