Portakal Çiçeği

Özgürlük; Daima!

2 Kasım 2022

Yazı: Özgürlük, Daima! | Yazan: Sıla Malik

Son zamanlarda geçirdiğim en yoğun hafta sonundan selamlar. Şu sıkı günleri elbette yazıya döküp, kendi tarih günceme ebediyen bırakacağım ancak bugün bahsetmek istediğim başka bir konu var.

Hepimiz İran’da yaklaşık 1.5 ay önce çıkan olayları ve kadınların özgürlükleri için canlarını feda ettiklerini gördük. Nitekim tepkimizi ortaya koyduk, destek olmaya çalıştık.

Fakat itiraf etmeliyim ki bir noktada “Ya benim başıma gelseydi?” diye düşünmeden edemedim.

Yüzyıllardır kalabalıkları yönetmek, fikir kabul ettirmek, sempati kazanmak ve “içten” gözükmek için din kullanılıyor. Çünkü din insanların en hassas oldukları ihtiyacı karşılıyor:

“İnanç ve bu inanca bağlı olarak hayata devam edebilme gücü”

Kötülüklerin, adaletsizliklerin, iyiliklerin ve güzelliklerin… Her şeyin mükâfatlandırılacağına inanmak bize devam etmek için gerekli hareketi veriyor. Ancak her alanda olduğu gibi kutsal ve değişmez olması gereken din, birtakım zihniyetler tarafından rejimlere, yasaklara ve “dini hükümde kararlara” dönüştürülüyor. O zihniyet ki kadının varlığıyla derdi var. O zihniyet ki hayatla ilk teması bir kadının rahmi olduğu hâlde kendini ondan sorumlu tutuyor, sapkın düşüncelerini değiştirmek yerine kadına “Görünmez ol” diyor.

Günümüzde bu yapıdaki birçok zihniyet kadını silmeyi, tektipleştirmeyi, gölgeleştirmeyi hedefliyor. Oysaki kutsal bireyseldir, kimsenin ortaklığını ve onayını gerektirmez. Kutsal seçebilme özgürlüğünü verir. Baskın ve didaktik olan rejimlerdir. Saçı göründü diye kadınları canice katleden ve bunu “normal” görendir. Ahlâk Polisi kavramını ortaya çıkarandır.

Fakat her şeyin bir ömrü vardır bu dünyada. Günümüz dünyasında haberler çabuk yayılıp globalleşiyor. İnsanlar tepkilerinin gücünün farkında. Protestolarda dimdik duran kadınların, özgürlükleri için hayatlarından vazgeçtiklerini gördü tüm dünya. Saçlarını açarken yüzlerindeki gülümsemeyi fark ettiniz mi hiç? Özel Ahlâk Polis’lerini deliye çeviren, mollaları küplere bindiren o bakışları gördünüz mü? Ölümü kabullenmiş insandan daha korkusuzu yoktur hayatta. Ve maalesef canlarını feda ettiler bu uğurda.

Ancak son birkaç gündür medyaya düşen görüntülere bakıldığında “kazandılar”. Özgürlüklerini, birey haklarını, yaşamdaki eşitliklerini teker teker alıyorlar geri.

Çünkü konu “ahlâk” olmadı en başından beri. Kadın sadece var oldu ve var etti insanı bedeninde. Ardından başladı tüm bu kara döngü kadının hayatında. Farkında olmak yetmiyor bazen bazı şeylerin durması için. Bir tepki de gerekiyor, eylemlilik istiyor bazı sonuçlar ortaya çıkabilmek için. Direnç, kararlılık ve hayata bağlılık kazanıyor İran’da. İnsanlık kazanıyor.

Özel Ahlâk Polisleri değil bir ülkenin ihtiyacı. Daha çocukken gördüğü Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin kelimelerinde saklı olması gereken, çok basit.

Din, bir kültür değildir. Aksine bilgi sahibi olunulması gereken, bireysel bir olgudur. Gerçekleşme veya hayat bulma tarzı kollektiflik getirebilir. Ancak ahlâk bir kültürdür ve toplum olabilmek için gereken mihenk taşlarındandır. Ahlâk kültürü, yaşanılabilir bir ortam ve saygıyı barındırır. Bu iki ayrımı yapıp benimsediğimiz zaman, özümüze dönebildiğimiz zaman nefes alacağız rahatça.

O zaman yaşamak için mücadele olmayacak kısacık hayatlarımızda.
 
 
Sıla Malik
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan